Anne olmak - EDA GÖZÜKARA

Anne olmak


Ben iyi bir anne iyi bir ebeveyn olmak istiyorum diyen annelerin kaygısını nasıl ortadan kaldırabilriz?

‘’Ben iyi bir anne olmak istiyorum’’ cümlesi başlangıçta basit bir cümle gibi görünse dahi aslında oldukça  zor ve farklı etmenlerin etkisi altında şekillenen bir konudur. Anne olmak karmaşık, çelişkili yani paradoksaldır. Öyle ki toplumda “anne olmak”, kadının “gerçek bir kadın” olduğunu göstermenin en önemli etmenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani kadın anne olarak doğmamakta fakat anne haline gelmektedir. Toplumunda yüklediği sorumluluk duygusu anne olmayı büyük oranda etkilemektedir, sonuç itibariyle anne çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ve anneliği’nin hakkını vermek adına çocuğunu bir cam fanus içine hapsederek, çocuğun istediği her şeyi yaparak onu cam fanus içerisinde büyütmeye çalışır. Bunu yaparken cam fanus içerisindeki çocuğunu çevreden gelecek herhangi bir olumsuzluğa karşı korumaktır. Fakat anneler çocuklarına iyilik yaptıklarını zannederken aslında çocuklarının duygusal bağışıklık sisteminin zedelenmesine sebep olabilirler. Aslında tam da bu noktada anne olmaya, çocuk yetiştirmeye yönelik kaygılar ortaya çıkmaktadır.

İngiliz psikanalist Donald Winnicott’un en önemli kavramlarından biri “yeterince iyi anne” kavramıdır. Winnicott, çocuğun tüm istediklerini karşılayan anne yerine sadece çocuğun ihtiyaçlarını karşılayan anneyi “yeterince iyi anne” olarak tanımlar ve çocuğun sağlıklı bir şekilde olgunlaşabilmesi için tıpkı anne karnında olduğu gibi, her arzusunun karşılanmamasını ve tutarlı yoksunluklara maruz bırakılması gerektiğini vurgular. Çocuk makul bir seviyede yoksunluk yaşadıkça daha yaratıcı olur, kişiliğin ve zekâsını geliştirecek, beklemeyi, ertelemeyi öğrenecek ve hayatta karşılaşabileceği herhangi sorunlara karşı baş etme stratejilerini keşfedecektir. Yine makul bir düzeyde yalnız kaldıkça, çocuğun “tek başına kalabilme kapasitesi” gelişecektir. Bu sayede çocuk kendine duygusal anlamda dokunup, kendi kendine yeterli bir birey şekline bürünecektir. Çocuğun yalnız başına kalabilme kapasitesi arttıkça, tek başınalık beraberinde çocuğun bireyselleşme sürecini daha sağlıklı hale getirecektir. Çocuğun hayatın getirdiği ayrılık, ölüm gibi problemler karşısında daha güçlü kalabilmeyi öğrenecektir. İşte tam da bu noktada toplumun anneden beklentileri ve yeterince iyi anne olmak birbiriyle ters düşmektedir.

Bir çocuğu iyi yetiştirmenin altın kuralı yeterince iyi ebeveyn olmak, mükemmel bir ebeveyn olmaya çalışmamak ve çocuğunun da mükemmel bir birey olmasını beklememektir. Unutulmamalıdır ki yeterince iyi ebeveynler çocuklarının sadece ihtiyaç duyduğu ve istediği yardımı onlara sunarlar, ihtiyaç duyduklarından ya da istediğinden daha fazlasını değil. Yeterince iyi ebeveynler çocukların doğasında, kendileri için yapabilecekleri kadar çok şey yapmak olduğunu bilerek çocuklara yaklaşır ve çocuklarına risk alma ve kendileri için yapabileceklerini yapma özgürlüğünü tanıyarak çocuklarının hatalar yapmasına ve başarısız olmasına fırsat verirler. Çocuklarına daha sakin ve sabırlı davranan ebeveynler daha az kaygılı olurlar.

Bu kaygı nelere yol açar?
Yetersizlik hissi, değersizlik hissi kaygıya sebep olur bu ise beraberinde yanlış anne baba tutumu (otoriter,baskıcı) sergilenmesine yol açar ve çocuğun gelişmini olumsuz yönde etkiler. Bizim önerdiğimiz anne baba tutumu demokratik anne baba olma yönündedir. Ayrıca mükemmelliği arayan ebeveynlerde oluşan kaygı, bir şeyler doğru gitmediğinde kendilerini ya da eşlerini ya da çocuklarını suçlamaya yol açar, aile içindeki suçlama bir tür zehirdir ve hiçbir zaman işe yaramaz.

Anne olabilmek için doğurmak yeterli mi?
Anne ve annelik farklı boyutta olup, ayrı olarak tanımlanması yerinde olacaktır. Anne olmak  bambaşka bir kavramdır. Bebeği fiziksel olarak doğurmak anne olmak iken, annelik bebeğe sahip çıkmak, onu büyüme ve gelişmesi ile etik ve duygusal açıdan doyuma ulaştırmak, anlamındadır. Doğurmak için kadın olmak ve genetik olarak anası olmak gerekirken, annelik kavramı farklı boyuttadır.

Toplumun yapı taş olan aile kavramında annenin yeri nedir?

Anne bizim toplumumuzda kutsal bir varlık olarak nitelendirilmekte ve annelik: kim olduğunu, kim olacağını bilmeden “Başkası” için yaşamak olarak görülmektedir. Kapalı bir kutu için çabalamak, yorulmak, direnmek, kendini yaşamaktan fedakârlık etmektir. Kapalı kutu içerisinde tıpkı bir misafir gibi geleni en güzel şartlarda ağırlamaya yani yaşatmaya çalışmaktır. Annelik, içinden gelen “hedefleri”, aklından geçen “gelecekleri yutkunarak, kalbine gömerek, dışa vurmayarak, seyrederek, izleyerek takip ederek ve sadece keşfetmeye çalışarak yaşamaktır. Kendine emanet edilen misafirine karşı sabırla, bıkmadan, yorulmadan, kırılmadan, hiç bir karşılık beklemeden genellikle kendi adına yaşayabileceği tüm güzelliklerden, ödün vererek yapar anneliği. Emanet olarak gelen kutu içerisindekine saf sevgi, şefkat, ilgi ve koruma duygusuyla doldurur. Öyle ki tüm bu bahsettiklerim sonucu ortaya çıkan gücün toplamı ise ancak bir “annede” ya da ‘‘annelikte’’ bulunabilir.

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
20Haz

Yeni Yetiştirici Baba Anlayışı

09May

Anne olmak

12Eyl
10Şub

Helikopter Ebeveyn Nasıl Olur?

09Şub

Nelere Dikkat Edilmeliyiz