Dünya Üzerinde Yaşayan Canlılar - AYSUN AVCU

Dünya Üzerinde Yaşayan Canlılar


Dünya üzerinde yaşayan canlıların %60’ını besi hayvanları, %36’sını insanLar ve %4’ünü vahşi hayvanlardan oluşuyor. Oysa sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya için bu oranların tam tersi olması gerekir. Ancak maalesef nüfus ve ihtiyaç patlaması böyle bir tablonun ortaya çıkmasına neden oldu.

Besi hayvanları, insanların et tüketimini karşılamak için çeşitli alanlarda yetiştirilen büyük ve küçük baş hayvanlardır. İlginçtir, bu grup yeryüzündeki canlı popülasyonunda yüzde 60 gibi yüksek bir orana sahip olsa da maalesef insanların büyük çoğunluğu etten sağlanan proteine kolay ulaşamıyor. Bu veriler genel anlamda başarılı bir hayvancılık yapılıp yapılmadığı sorusunu akıllara getiriyor.

Besi hayvanları, tükettikleri kaynaklar bakımından, zirai üretimi de doğrudan etkiler. Dünyada üretilen tarımsal ürünlerin yüzde 70’i besi hayvanlarının beslenmesi için ayrılır. Bu açıdan, tarım ve hayvancılığın aslında iç içe geçmiş sektörler olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla, verimli hayvansal üretimler için verimli tarımsal ürünlerin üretilmesi gerekir.

Avrupa ve Kuzey Amerika: Başarılı Hayvancılık ÖrnekleriAvrupa ve Kuzey Amerika’da hayvancılık artık kurumsallaşmış endüstriyel çiftliklerde yapıldığı için bu bölgelerde hayvan sayısı gibi verimlilik de yüksektir. Özellikle kırmızı et konusunda en az sorun yaşayan ülkelerin Avrupa ve Kuzey Amerika’da olması bir tesadüf değildir. Büyük ölçekli işletmelerde yapılan üretim ve yem maliyetinin düşük olması bu başarının altında yatan etmenlerdendir.

Avrupa Sonuncusu Türkiye

Türkiye’de hayvancılık sektörü maalesef başarılı örnekler olarak gösterdiğimiz Avrupa ve Kuzey Amerika’dan çok daha geridedir. Bunu özellikle tüketim verileri üzerinden izlemek mümkün. BM verilerine göre dünyada kişi başına düşen ortalama yıllık et tüketimi 1961’den bu yana yaklaşık 20 kilogram artarak, 2014 yılında 43 kilograma yükselmiş durumda. Yani geçtiğimiz asra kıyasla iki kattan fazla et tüketiyoruz. Ancak et tüketimiher ülkede aynı miktarda olmuyor. 2013’te Avrupa ve Kuzey Amerika’da kişi başı et tüketimi (beyaz et ve deniz ürünleri dahil) yılda ortalama 80 kilogram düzeyindeydi. Avrupa kıtasında en çok et tüketen ülkelerin başında 94 kg ile İspanya ve 90 kg ile Avusturya geliyordu. En düşük ortalamaya sahip ülke ise yaklaşık 28.1 kg ile Türkiye idi. 2017’de bu rakam 32.3 kg’a yükselse de Türkiye hala Avrupa’da en az et tüketilen ülkeler arasında.

Türkiye Hayvancılıkta Neden Başarısız?

Yem ve girdi maliyetlerinin astronomik düzeyde oluşu Türkiye’de et maliyetlerini keskin bir şekilde yükseltiyor. Tarımda planlı üretimler yapılmaması yem girdi fiyatlarını artırırken üretimin düşük verimli olmasına da sebep oluyor. Tüm bunlar, ülkemizin önümüzdeki yıllarda hayvancılık sektöründe çok daha kötü bir tabloyla karşılaşabileceğini gösteriyor.

Besi materyallerinin çoğu süt üretim çiftliklerinde elde edildiğinden süt fiyatlarının düşük olması süt sığırlarının sayısını azalttı. Bu da besi çiftliklerine materyal sağlayan çiftliklerinin kapanmasına neden oldu. Belli dönemlerde yaşanan ciddi krizler neticesinde süt inekleri henüz verimden düşmemişken kesime yollanıyor Bu da, hiçbir mantıklı gerekçe olmadığı halde, ülkedeki hayvan sayısının azalmasına neden oluyor. Bir taraftan süt ineklerini kesime yollarken diğer taraftan yurt dışından genetiği geliştirilmiş süt inekleri ithalatının kontrolsüz devam etmesi hayvancılıkta yıkımı hızlandırıyor.

Türk Hayvancılığı İçin Çıkış Yolu

Hayvancılık, tarımla birlikte, ülkemizin en değerli sektörleri arasındadır. Ayrıca gıda güvenliği bağlamında stratejik bir role sahiptir. Hayvancılık sektöründeki bunalım yalnızca bu sektördeki üreticileri değil bütünüyle Türk ekonomisi için ciddi bir tehdittir. Bu yüzden, bir an önce sektörün içinde bulunduğu ağır bunalıma acil çözüm getirilmelidir.

30 yıla ulaşan memuriyet hayatımda köylerde çiftçilerle ve hayvancılarla iç içeydim. Üreticiler, kooperatifler ve diğer sektör bileşenleriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonrasında Türk hayvancılığı için çıkış yolu olabilecek bir takım öneriler ortaya çıkardık:

  • Acilen süt – yem fiyat paritesi oluşturulmalıdır.
  • Acilen yem – et fiyat paritesi oluşturulmalıdır.
  • Dişi hayvan kesimi en az 5 yıllığına ülke genelinde yasaklanmalıdır.
  • İthal hayvan izni kaldırılmalıdır
  • Hayvan yem ithalatı asgariye indirilip yerli üretim yapılmalıdır.
  • Yerli sığır ve koyun ırklarımızın üretimine ağırlık verilmelidir.
  • Uzun zaman gerektirse de yerli süt ırkı ve et ırkı hayvanların üretimi için eyleme geçilmelidir.
  • Tedarik zincirlerinin ağır hasar aldığı bu zorlu dönemde üreticilere yem desteği artırılmalı, mevcut desteklerde prosedürler sadeleştirilmelidir.

Özet halinde sıraladığımız maddeler ülke ekonomisi için kısa zamanda ciddi girdiler sağlayacak, uzun vadede ise Türk hayvancılığının hak ettiği yere ulaşmasına katkı sunacaktır. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın sorumlu olduğu bu alanlarda  köklü bir reform yapma zamanı gelmiştir. Üreticiler artan yem maliyetlerine ulaşmakta büyük zorluk çekmektedir. Planlı ve kararlı politikalar neticesinde Türk hayvancılığının bunalımı atlatması ve 5 yıllık bir sürede ihracat yapabilecek seviyeye gelmesi hayal değildir.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
14Şub

Sevgi nedir sahi..

11Eyl

Yeni Eğitim

29Ağs
27Ağs
18Ağs

Kritik Kavşakta Türkiye