Hatırladığım kadarıyla Milliyet Gazetesinde Kore savaşında görev almış bir Türk subayı söyleşide bulunuyordu.
Bu söyleşide koreden dönen Türk subayı gazeteciye Liliançu, yu anlatıyordu. Kısacası bu genç kızın babası Kore savaşında cepheye gidiyordu.
Cephe’ye gidişinde kızına bir silah vererek bununla kendini koru deyip, Dönersem kapıyı çalarım eyer sesimi duyamasan bilki düşmandır, O zaman ateş etder.
Sonunda Liliançu,nun babası yaralı döner, kapıyı çalar kızı sesine cevap veremez, yaralıdır, Liliançu, düşman olduğunu sanarak babasının tembihine uyarak ateş eder, N e yazı ki kapıyı açınca yanlışlıkla babasını öldurdüğünü görür ve aklını yitirir.
Bu olaya vakıf olduktan sonra bende aynı isimi kullanarak şiirimi Liliançu, adıyla yazdım.
Liliançu
Korkunç sesler
İnsanlığının sonu
Birde babam sana
Üzülme korkma dedi.
Liliançu, kan kokuyordu
Kore yanıyordu
Yarınınıda bilemezdin
Belki Sevdanda soldu
Liliançu, için sızlıyordu.
Liliançu, Senin
Korumak için gitmişti baban
Yaralı döneceğini bilemezdi
Bilmezdi Liliançu, baban.
Belki çok az insan duydu
Babanı vurduğunu, aklını yitirip Liliançu,
Pirinç tarlarına düşdüğünü
Liliançu, Geri getire bilsek seni babanı gücümüz yetmez
Yırtamayız karanlığı.
Yazık oldu Liliançu
On yedisinde sen yetim ve öksüz kaldın
Bir diyeceğim var
Yuh olsun hepsine Liliançu.