Sen neymişsin be abi... - İSMAİL HAKKI DALAK

Sen neymişsin be abi...


Menfaat, menfaat, menfaat! Sen neymişsin be abi…

Matematik, fizik, kimya! Kısmen okudum, okumaktan geçtim birazda araştırdım, ama sana dair bir formül, sana ait bir deney bulamadım. Gerçekte var mısın, yok musun, anlayamadım. Sana çıkan yolu bir türlü bulamadım. Sakın yanlış anlama seninle bir işim yok, sadece sende ne var, onu çok merak ettim. Uğruna savaşlar verilen, dostlukları arkadaşlıkları bitiren, akraba (yakın veya uzak fark etmez) kavramını yerle yeksan eden sen var ya sen, sormadan edemiyorum, sen neymişsin be abi?

Menfaat, anladığım kadarıyla doğru olanın sana ulaşması mümkün değil. Dik duranların sana komşu olması, olasılıklarda bile karşımıza çıkmıyor. Senin peşinde koşanların yamuk ve daire biçimde olması gerekiyor sanırım. Çünkü bu yaşa kadar edindiğim tecrübe, inanç değerlerini yıkmadan sana ulaşılmayı imkânsız kılıyor. Şeref ve haysiyetten fakir olanlarında bir şekilde sana ulaşması mümkün. Yok, ‘Ben doğruyum’ diyorsa bir insan, bende diyorum ki, seninle işi olmaz, olamaz.

Menfaat, hani sen çokta kötü değilsin de, aşırıya kaçmadan, illaki demeden bir giderin var. Herkes seni bir parça sever. Herkesin içinde kırıntı da olsan varsın bir parça. Ama inanan insan seni fazla düşünmez. Çünkü senin efendinin güç merkezi olduğunu bilir. Efendin zaman ve mekâna göre değişir. Ama inanan insanın yalnız Allah’ı vardır. O, her şeyi O’ndan bekler, O’ndan ister. Çünkü bilir ki bu dünya geçicidir. Asıl olan ahirettir. Burada bir miktar kalınacak, (zamanını Yüce Allah bilir) sonra ebedi yurda göç gerçekleşecektir.

Dünyada kalınan sürede gerçek inananlar için sıkıntı yoktur. Çünkü rızık, yaratan mutlak güç sahibi Allah’a mahsustur. Aciz olan insan rızkına kavuşmak için mücadele eder. Ama eğilmeden, bükülmeden. Doğrular rızkına helal yoldan ulaşırken, seni sevenler ise sana ulaşmak için helal haram demeden topaç misali dönüp fırıldak olurlar. Hakkı olmadan kazandıklarını kendilerine hak görürler. Bir düşünseler ya, bulundukları noktaya hangi meziyetlerine binaen geldiklerini. Yandaşlıkla, yoldaşlıkla elde edilenler, adamını bularak bir yerlere gelenlere sormak isterim, ‘kazancınız helal midir?’ diye. Cevapları evet ise zaten diyecek bir şeyim yok. Zaten cevapları hayır olanlar bu soruma asla muhatap olamazlar. Çünkü onlar hak etmedikleri bir yerde asla bulunmazlar. Evet diyenler var ya evet diyenler, yıllarca birilerine yandaşlık etmişlerdir, şekilden şekle girmişlerdir. Örneğin yamuk gibi, tabi çoğaltabiliriz.

Yüce Allah, Kuranı Kerimde Hud suresi 112 ayette mealen, “Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir” buyurmaktadır. Tırmızi’den nakledilen bir hadisi şerifte, "İhtiyarladın ey Allah'ın Peygamberi!" diyen Hz. Ebu Bekir'e, Hz. Peygamber (SAV), "Beni, Hud, Vâkıa, Mürselât, Amme yetesâelûn ve İzeş-şemsu kuvviret sûreleri ihtiyarlattı" cevabını vermiştir.

Evet Menfaat, demek ki inanan için, Yüce kitabımız Hazreti Kuran, Yol göstericimiz Hazreti Peygamber (SAV) Efendimiz ve elbette tek güç sahibi olan Yüce Allah, hepimize yeter. Yeter ki biz menfaatten uzak, helali haramı bilen, inançlarıyla birlikte yürüyen bir toplum olalım. Yoksa inançlar bir yerde, gönüller başka bir yerde olmaz. Gönlümüzdeki ile yürümek lazım. Yüce Allah, bizim ve sizin gönlünüze doğrulukları ve güzellikleri yerleştirsin. Doğrular varken yamukla ne bizim ne de sizin işiniz olmaz. Ben buna inanıyorum. Ya siz?

Selam, Saygı ve En Kalbi Dualarımla…

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Mar

Muhsin Başkan…

29Şub

Ramazan...

26Oca

DEVLET Dersi...

06Kas

Adam Gibi Adam Celal Adan…

26Ekm

Ortadoğu’da Soykırım…