İBRAHİM YILDIZ

Sanki Bir Şeyler Yanlış Gidiyor…

İBRAHİM YILDIZ

Sevgili dostlar,

Öncelikle tüm sevenleri, sevgilisinden ayrılanları, sevip de aldatılanları en kalbi duygularımla selamlıyorum. Son on yılda en çok kadınların öldürüldüğünü biliyor muydunuz? Peki, ürkütücü ama gerçek, son on yılda iki bin beş yüzden fazla kadın cinayeti işlendiğinden haberdar mısınız? Dahası, güzelim ülkemiz Türkiye’de en fazla kadın cinayetinin işlendiği ilimizin İzmir olduğunu söylersem ne dersiniz? 

Bazı verilere göre, 2013 yılında 237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303, 2016 yılında 328, 2017 yılında 409, 2018 yılında 440, 2019 yılında ise 474 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Rakamları net olarak çoğunuz bilmese de pek çoğunuzun durumdan bilgisi olduğuna inanıyorum. Doğrusu öldürülen kadınların sayısını ben de ezbere bilemem. Bazı istatistiki verilerden öğrenerek sizlere aktarmaya çalışıyorum. Kadınların çoğu ekonomik sıkıntıdan, boşanmak istediğinden veya boşanma isteğini reddettiğinden dolayı öldürüldü. Cinsel şiddet ve çocuk istismarı ise artarak devam eden bir sorun.

Kadınların bazıları ateşli silahlarla, bazıları kesici aletlerle, bazıları boğularak, bazıları kimyasal ilaçlarla, bazıları darp edilerek, bazıları yakılarak, bazıları da yüksekten atılarak öldürüldü. Birçok kadının öldürüldüğü anlarda yanlarında çocukları vardı. İçler acısı ama bazıları öldürüldüğünde bir de hamileydi. Öldürülen kadınların çoğu kayıtlara şüpheli ölüm olarak kaydedildi. Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri olan kadınların öldürülmesinin artarak devam ettiği gözlenmiştir. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe, adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça ve önleyici tedbirler uygulanmadıkça kadın ölümleri devam edecektir.

Kadınların bazıları eşi, eski eşi, erkek arkadaşı, eskiden birlikte olduğu erkek arkadaşı, amcası, eniştesi, komşusu ve öğrenci velisi, bazıları ise babası, kardeşi, oğlu veya kızı tarafından öldürüldü. Kadınların birçoğu evinde öldürülürken, bazıları sokak ortasında, arabada, markette, işyerinde, kafede, okulda, otelde, parkta ve eğlence yerlerinde öldürüldü. Bazılarının ise göl, gölet, sulama kanalı, nehir, dere kenarı, deniz kenarı, sahil gibi su ve su kenarı alanlarda cansız bedenleri bulundu. Bazı zamanlarda yangın veya intihar süsü verilmiş kadın cinayetlerine de rastlanıldı. Ne enteresan ki, son beş yılda 94 kadın devlet korumasındayken öldürüldü. İslamiyet öncesi cahiliye dönemlerinde yeni doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülmekteydi.

Bazı hamile kadınlar hamileliklerini son ana kadar gizlerlerdi. Şayet kız çocuğu doğururlarsa, çocuğunu saklamaya çalışırlardı. İslam’ın doğuşuyla kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmeleri son bulmuştur. “Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi ile kadına yeni bir statü kazandırılmıştır.   Yaklaşık bir ay kadar önce izlediğim bir televizyon kanalında hepinizin tanıdığı Prof. Dr. Canan KARATAY konuşmacıydı. Müsaadenizle hatırımda kalan bazı cümleleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Depresyon ve antidepresan ilaçlarının kullanımının had safhada olduğunu anlatıyor, ülkemizde bu ilaçları kullanım yaşının on ikiye kadar indiğinden bahsediyordu. Depresyon ve antidepresan ilaçlarının kullanımının önce titreme ile başladığı, vücutta bir organı düzeltmeye çalışırken diğer organlara faydalı mı, zararlı mı olduğunun araştırılmadığından söz ediyordu. Genç yaşta ölümlerde ve intihar gibi olaylarda kullandığı ilaçlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda hiçbir araştırma yapılmadığından bahsediyordu. Burada şunu anlatmak istiyorum. Bir insan bu kadar cani olamaz. Şahsım adına ben bir tavuk bile kesemem. Keseni de görsem tüylerim ürperir. Yanımda bir kuş öldürecek olsalar ona kıyamam, ciddi manada üzülürüm. Etrafımızda annesini, annesinin arkadaşı komşu kadını, kardeşini, eşini, kızını, eski eşini, nişanlısını, eski sevgilisini vb. vahşice öldüren şizofrenler türedi. Dikkatli olmak lazım. Sanki bir şeyler yanlış gidiyor. Oysa, kadınların öldürülmediği bir Türkiye mümkün. Kadın öldüren birinin mahkemedeki iyi halinden ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine ağırlaştırılmış kelimesinin kaldırılarak müebbet hapis cezası ile cezalandırılması Yüce Türk Milletinin vicdanlarını yaralamaktadır. Kadın öldüren birinin iyi hali olamaz. Yeri gelmişken Konfüçyüs’ün kadınlarla ilgi güzel bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: “Kadın her şeyi affeder, fakat asla unutmaz”.

Hepinize selam, sevgi ve saygılarımla...

Yazarın Diğer Yazıları