EĞİTİM ANNENİN HAMİLELİK DÖNEMİNDE BAŞLAR  - İBRAHİM YILDIZ

EĞİTİM ANNENİN HAMİLELİK DÖNEMİNDE BAŞLAR 


Sevgili dostlar, 

Hep duymuşuzdur, hatta okumuş yazmışızdır: ‘’eğitim şart’’ diye. Eğitim elbette şart. Ancak eğitim deyince, ilk önce aklımıza okul gelmektedir. Çocuklarımıza okullarımızın kazandırdıklarının tartışılmaz olduğu bilinen bir gerçektir. Şu anda çoğunuzun ‘’eğitim ailede başlar, okulda devam eder’’ dediğinizi duyar gibi oluyorum. Çünkü ben de öyle sanıyordum. Oysa durum hiç de öyle sandığımız gibi değilmiş. Down’lu kızım Hilal’in doktoru, Hacettepe Üniversitesi Genetik Bölümü Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergül TUNÇBİLEK’in: ‘’Eğitim, anne karnında yani annenin hamilelik döneminde başlar.’’ dediği hala hafızalarımda saklıdır. Adam olacak bebeğin tekme atışlarının bile bir başka olduğu söylenmektedir. Bu dönemde annenin güzel bir ninnisi dahi bebeği bir şeylere yönlendirebilmektedir. Güzel bir ritim yapmak, şarkı türkü söylemek yetenek kazanımında çoğu şeyin başlangıcıdır.

Anne karnındaki bebek de olsa ilgi ve sevgi istemektedir. Sevgi her şeyin ilacıdır. Buna en güzel örnek, kendi kız çocuklarımdır. Kendim memuriyetin yanı sıra müzikle de ilgilendiğim için çocuklarım müziğe annelerinin daha hamilelik dönemlerinde başlamaları bir tesadüf değildir. İyi bir hamilelik dönemi bile bebeğe çok şey kazandırabilmektedir. En güzeli de nedir derseniz. Çocuklarımın her ikisi de müzik öğretmeni olup, müzisyen yetiştirmektedirler. Eşimi ve çocuklarımı huzurlarınızda tebrik ediyorum. Buna bir başka örnek de, 27/Ocak/1756 tarihinde Avusturya’nın Salzburg şehrinde doğan, klasik batı müziğinin en üretken ve en etkili bestecilerinden olan Wolfgang Amadeus Mozar’dır. Hem avukat, hem de müzisyen bir babanın çocuğu olan Mozart, üç yaşında kendiliğinden piyano (klavsen) çalmasını öğrenen, beş yaşına geldiğinde güzel müzikler besteleyen, sekiz yaşında ise iki müzik aleti daha keman ve org çalabilen, artık üç enstrüman çalmasını öğrenen bir çocuktur. Otuz beş yıllık ömrüne altı yüz yirmi altı eser bestelemeyi sığdırmıştır. Tabi ki bu da bir tesadüf değildir. Bu çocuğa emek veren müzisyen babayı, ayrıca müzisyen çocuğu doğuran anneyi çalışmalarıyla bu başarıyı elde eden Mozart’ı da tebrik etmeden geçemeyeceğim. Hamilelik döneminde ya da bebeğin doğumundan sonra ailede şiddet içerikli davranışlar varsa, bunun bebeğe yansımaları mutlaka olacaktır. Bu tür davranışlarda yeni doğan bebekler agresif hareketler sergileyebilmektedir. Televizyon kanallarının pek çoğunda silahlar ve şiddet içerikli görüntüler mevcut olup, bu bile çocuklarımızın davranışlarını derinden etkilemektedir. Bunlara daha fazla örnek gösterilebilir. Demek ki; eğitim annenin hamilelik döneminde başlıyor, aileyle devam ediyor. Okul ile pekiştiriliyor. O halde; insanın yetiştirilmesinin her aşamasında eğitimin şart olduğu kesinlikle tartışılamaz. Doğumundan itibaren bakımı, beslenmesi, büyütülmesi ve eğitimi en zor olan canlı insandır. Müsaadenizle bir Türk atasözünü sizlerle paylaşmak istiyorum: ‘’Kadın vardır yiğit doğurur. Oymağı devlet eder. Kadın vardır it doğurur. Memlekete dert eder!...’’ Terörist bir annenin yiğit doğurması nasıl beklenemez ise vatanını, milletini, bayrağını, devletini seven bir annenin de it doğurması beklenemez. Aslında yeni doğan çocuk doğumda saf ve temiz olarak doğar. Ailenin zihniyetinde sevgi yok ise çocukta yanlışlıklar başlar.  Bir başka atasözünde de: ‘’Ağaç yaş iken eğilir.’’ denilmektedir. Vermeden almak asla olmaz. Onun için çocuklarımıza annenin daha hamilelik döneminde başlayan eğitimini, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde de sıkı bir takiple ilmek örer gibi işlemeliyiz. Eğitim ve öğretimin pek çoğu doğumdan sonra anne ile devam eder. Annelerimiz ilk öğretmenlerimizdir. Beslenme, temizlik, terbiye, ahlak bilgisi, dürüstlük, İslami bilgiler (Allah C.C., Peygamber  S.A.V., Kur’an ve Ezan sevgisi), insan ve hayvan sevgisi, büyüklere saygı ve küçüklere sevgi gibi bilgilerin öğretilmesi, annenin ilk derslerindendir. Bunların yanı sıra dersler vatan sevgisi, bayrak sevgisi, Atatürk sevgisi ile devam eder gider. Ailede temizlik alışkanlığı kazanmamış bir çocuğa okulda temizlik alışkanlığı kazandırmak mümkün değildir. Ailede dürüstlük öğretilmemiş ya da öğretilememiş bir çocuğa da okulda dürüst olmasını sağlamak mümkün değildir. Hele çocuğun hayatına yalan girmişse inanın temizlemesi çok güç olur. Ağacı yaş iken eğmeli, çocuklarımıza çoğu bilgiyi yaş iken çok küçük yaşlarda vermeliyiz. Rabbim C.C. hepimize sağlıklı başarılı ve mutlu, dürüst ve saygılı içinde kin ve nefret olmayan, sevgi ile yoğrulmuş hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin. 

Ayrıca 19 Eylül Gaziler Günü olması münasebetiyle Gaziler Gününü en kalbi duygularımla kutluyorum. Türk Milleti’nin çok zorlu koşullara rağmen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK  ve silah arkadaşlarının başlattığı kurtuluş mücadelesinde vatanın bölünmez bütünlüğüne yönelen tüm tehditleri bertaraf eden gazilerimiz vatan size minnettardır. Sizlere şükranlarımı sunuyorum. ‘’Gazilik ömür boyu taşınacak bir şereftir.’’ diyen ATATÜRK’e sevgi, rahmet, minnet ve özlemle!... 

Hepinize selam, sevgi ve saygılarımla!...

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
01Ağs

AĞRIYI ÇEKEN BİLİR...

17Eyl

Bu da Benim Han'ım...

03Mar

BEN ANAMA DA VERİRİM

01Şub
04Oca

SEVGİ PAYLAŞTIKÇA GÜZEL