Emanet - ESRA AKSOY

Emanet


İslam dininde emanet mevzusuyla ilgili “itinayla üzerinde durularak” ne kadar ehemmiyetli bir durum olduğu ve bizlerin de bu şekilde emanete sahip çıkmamız gerektiğini anlatan ayetler, hadisler ve kısaslar vardır. Birçoğumuz bunları birden fazla okumuş veya duymuşuzdur. Ve dahi Hz. Muhammed’in (s.a.s)  de emanete ne kadar özen gösterdiğini hadisleriyle beraber kendi yaşamı boyunca gösterdiği itinayla da hepimiz biliyoruz. Peki, bizler şimdiki zamanda emanete ne kadar değer veriyoruz. Ya da birilerine bir malımızı emanet edecek kadar ne derecede güvenebiliyoruz. Hepimiz bunun cevabını “sıfır” olarak dile getirebiliriz. Neden mi çünkü artık bizlerin birbirimize ve çevremizdeki yakın, uzak insanlara ve dahi kendimize bile bu konuda güvenimiz yoktur. Evet, bizler birçok değer gibi üzerinde itinayla durmamız gereken bu durumu da yitirdik. Menfaat için sever, yaşar, iş yapar olduk ve bu bizim için normal bir yaşam tarzı olarak benimsendi. Etrafımızda emanete ihanet eden o kadar çok insan varken bizler bu durumu artık normalmiş gibi görmeye başladık. Hâlbuki eski zamanlar durum böyle miydi?

“ Hacı Bayram-ı Velî’nin doğduğu Zülfadl (Sol-Fasol) köyünden bir genç askere çağrılmıştı. Yetim olan bu temiz genç, babasından kalma birkaç altınını, annesinden kalan hâtıra bilezik ve küpleri emanet edecek bir kimse bulamadı.

Hepsini küçük bir çekmeceye koyup, Hacı Bayram-ı Velî’nin türbesine getirdi. Türbeyi ziyaret edip;

“Ya Hazret-i Hacı Bayram-ı Velî! Beni vatanî vazifemi yapmak için çağırdılar. Annemden ve babamdan kalma şu hatıraları emanet edecek bir kimse bulamadım. Bu küçük çekmeceyi zatı âlinize emanet bırakıyorum. Eğer askerden dönersem, gelir alırım.

Şayet dönemezsem, istediğiniz bir kimseye verebilirsiniz!” diye müracaat etti.

Sonra çekmeceyi sandukanın kenarına koyarak ayrıldı.

Aradan yıllar geçti. Gencin askerliği bitti ve emanetini almak üzere Hacı Bayram-ı Velî’ye geldi. Ziyaretini yapıktan sonra, çekmeceyi koyduğu yerde buldu. Hiç dokunulmamıştı.

Orada türbeyi bekleyen türbedara;

“Bu çekmece benimdir. Askere gitmeden önce emanet bırakmıştım. Şimdi alıyorum.” dedi.

Türbedar;

“Tabi, alabilirsen al. Çünkü ben, bir defasında bu çekmecenin yerini değiştirmek istedim. Fakat bütün uğraşmalarıma rağmen yerinden bile oynatamadım. Bunda da bir hikmet olduğunu düşünerek, bir daha elimi bile sürmedim.”

Genç, çekmecenin yanına gelip, Hacı Bayram-ı Velî’ye teşekkür etti ve emanetini alarak köyüne döndü.”

Şimdiki zamanda aşikâr olarak bileceğimiz böyle veliler olmadığı için bu durumu yine yaşayabilir miyiz bilemem. Ama şu zamanda bir kutu emaneti bıraktığımız gibi bir yerde bulabilir miyiz? İşte bu kesinlikle “evet” diyebileceğimiz bir soru değildir. Buda içinde bulunduğumuz vahim durumlarının bir sebebidir bence, bizler sahip çıkmamız gereken bu değerleri yitirdiğimiz için üzerimizden bu kara bulutlar ne yazık ki daimi olarak kalmaya devam ediyor. Nitekim bizler hala olanlara rağmen değerlerimiz korumak yerine onların yitip gitmesine göz yummaya devam ediyoruz. Sonumuz hayır olur inşallah temennisiyle hepimiz Allah’a emanet olalım.

 

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • Bayram Hoca | 02 Eylül 2021 13:38

    Çok şükür yine emaneti teslim edebileceğimiz güzel insanlar var...

YAZARIN SON 5 YAZISI
01Nis

Hayırlı Olsun

25Mar

Ya Onlar Olsaydı !

18Mar
06Mar

Kirlenmemek İçin...

23Şub

Minnettarız...