ZEKİ DAĞ

Gitmek İsteyenler...

ZEKİ DAĞ

Gitmek isteyene kapıyı sonuna kadar açınız. Biz dedik kapılar açıktır gidebilirsiniz. Sevilmeyi bilmeyene değer vermeyiniz. Bizde kapıları sonuna kadar açtık ve kendilerine yol verdik. Hak etmeyene derman olmayınız. Biz ve bizler çoğuna derman olduk ne yazık ki onlar ve onları gibi bazı insanlar nankör,  dedikodu, yalancı olduklarını gördük ve üzüldük. Hayırlısı olsun dedik yolumuza devam ettik. Anlamayana dil dökmeyiniz. Biz onları adam sandık hep ondan dolayı zarar gördük.

“Cânı kim cânânı içün sevse cânânın sever. Cânı için kim ki cânânın sever cânın sever.”  
Bu anlayışla meseleye yaklaşamıyorsak o iş bir nevi ticaret ve bencilliktir. Hz. Osman (r.a.) “Dostlar arasında muhabbetin azalması, dünya menfaatleri yüzündendir.” buyuruyor. Dostlukta eğer menfaat söz konusuysa bu kendini üç yerde ele verir: komşuluk, ticaret ve yolculuk. Bu üç elekten geçmeyen dostluk, henüz sağlam temellere oturmamış demektir.

Eskiden söylemişler: Bin tane dost azdır ve bir düşman çok.
Dost; insanın yalnızlıklarının arkadaşı, gamların ve sevinçlerin ortağı, ihtiyaç vakitlerinde yardımcı pazı, insanın problem ve sıkıntılarda dayanağı, tereddüt ve karar­sızlık zamanlarında da hayır isteyen mü­şavirdir.

İnsanlardan bazıları; bencillik, aşırı beklentiler, kıt düşünceldik, sertlik ya da bunlar gibi çeşitli has­letlerden dolayı kendileri için bir dost seçememekte­ ve yalnızlıkta çıkamamaktadırlar. Bu, Hz. Ali (a.s)’ın tabi­riyle; bir çeşit acizlik, elsizlik ve ayaksızlıktır.

Hem dost bulmak, hem dostu korumak, hem de tatil olmuş ve bozulmuş dostlukları yeniden canlandırmak ve kurmak hünerdir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor:

“İnsanların en âcizi, dost kazanmada aciz olan kimsedir; ondan daha aciz olan kimse ise, bulduğu dostunu kaybedendir. İnsanın dostunu kaybetmesine ve yalnız kalmasına ya da baştan beri kendileri için bir dost bulmayı becerememesine sebep olan davranış, yapı ve has­letlerin neler olduğu üzerinde düşünmek gerekir.

İmam Hasan-ı Mücteba (a.s), şahadetine sebep olan bir zehirle zehirlenmiş ve hasta yatağına düş­müştü. İmam (a.s) bu sırada, sahabelerinden olan Cünade’ye şöyle tavsiyede bulundular:
“Öyle insanlarla dostluk ve arkadaşlık kur ki:
1- Onunla olduğunda, seni süslesin.
2- Ona hizmet ettiğinde, seni korusun.
3- Yardım istediğinde, yardımda bulunsun.
4- Bir söz söylediğinde, sözünü tasdik etsin.
5- Düşmana saldırdığında, kudretini artırsın.
6- Elini bir iyiliğe uzattığında, o da elini öne getirsin.
7- Sende (veya yaşamında) bir sorun mey­dana gelirse, onu bertaraf etsin.
8- Sende bir iyilik görürse, onu saysın.
9- Ondan bir şey istediğinde, bağışta bulunsun.
10- Şükür ettiğinde (ve bir şey istemediğinde) o başlasın (ve senin ihtiyacını gidersin)

Bak bir derler şu doğanın güzelliğine hele. Çok baktım her şeyi gördüm ama geç oldu. Seni menfaati için kullanan insanları sakın unutma. Biz ve bizler onlarında gördük ve öğrendik ne yazı ki geç oldu, ben onları Allah ’ya havale etim ve her zaman derim ki hayırlısı olsun. Yarın bunların işi bitiğinden zaten seni ve sizleri tanımazlar, bu tür insanlar zaten yüzsüzlerdir. Mademki dünya menfaat üzerine kurulmuş, varsın benimde menfaat dostlarım olsun.

Ben zaman zaman bu konuda yazılar yazdım. Arkadaşlık başka, kadim dostluk başkadır derim. İnsanlar elbette bu dünyada yaşıyorsa tek başına yaşayamaz. Mutlaka birbirimizle tanışıyor, konuşuyor, alışveriş yapıyoruz, bir kurumda aynı yerde çalışıyoruz ve aynı apartmanda yaşıyoruz. Bunların tamamı dost değil, sadece tanıdığın ve arkadaşın. İş yerindeki arkadaşların hepsi dost değildir. İşten ayrılırsın arkadaşlık biter, sokakta görürsen sadece selamlaşırsın ve hal hatır sorarsın. Ama kadim dostluk her şeyini paylaştığın bir dostluktur.

Benimde zaman zaman arkasında durduğum eski ve yeni siyasi dostlarım var. Bunlar benim gerçek dostlarım, siyaset sonrası da dostlarım. Dost iyi ve kötü gününde yanında olandır. Yoksa iyi iken yanında, kötü durumda olunca seni satan dost olamaz.  Beni sevdiğini ama şimdi sevmediğini söyleyen kişi acaba bana ne kadar dost ona bakmak lazım. İşin düştüğünde benim arkamda dur demek dostluk değil. İnsanın birisinden bir beklentisi varsa, önce kendisinin ona karşı ne kadar samimi olduğuna bakmak lazım. Sen önce kendine bakacaksın, işin düştüğünde değil, karşındakinin de işi düştüğünde sen ne yaklaşım gösterdin önce bunu irdeleyeceksin. Sonrada ondan bir şey bekleme hakkın olsun. Yoksa kuru kuruya beklenti içinde olmak ahmaklıktır. Bazen her şey para pul değil, dostluk ve insani ilişkiler insana dost kazandırır.

Yazarın Diğer Yazıları