Mutluluğa Giden Yol
PERİHAN SEVER DİRİCAN
Bir hastane koğuşunda aynı dertten mustarip iki yatalak hastadan birinin yatağı pencere önündeymiş ve her gün dışarı bakıp havanın, doğanın, insanların güzelliğinden bahsedermiş. Duvardan başka bir şey göremeyen diğer hasta ise arkadaşının bu durumunu kıskanırmış. Ancak arkadaşını kaybettikten sonra görmüş ki; o pencerenin karşısında kocaman, simsiyah bir duvardan başka bir şey yokmuş.
Kısacası bu hikâye bize, “Hayatı nasıl geçireceğimiz, ona nasıl baktığımızla alakalı.” Diyor.
Ülkenin içinde bulunduğu sosyal, siyasal, ekonomik çöküntü bizim yaşama alanımızı küçülttü, dar bir alanda sıkışıp kaldık. Ne doyası rahat alışveriş yapabiliyoruz ne seyahat edebiliyoruz ne eğlenebiliyoruz. Temel ihtiyaçlarımızı bile minimal seviyede tutuyoruz. Sanal alemin yaptığı dedikodulara bakılırsa daha da sıkışacağız.
Bu durumda kimimiz için hayata bakmak, o simsiyah duvara bakmak gibi iç karartıcı olacak. Şimdiden huzursuzluk, kavga, buluttan nem kapma… en belirgin davranışlarımız oldu. Oysa pencere kenarında oturan hasta gibi duvarlarda umutlarımızı yeşertmek, cesaretle umudun peşinden gitmek, giderken sevdiklerimizin elinden tutmaktır bizi mutlu edecek olan.
Muzaffer İzgü’nün “Zıkkımın Kökü” adlı romanını okuyanlar bilir; Adana'nın gecekondu mahallelerinde zorlu bir hayatın içinde ailesiyle birlikte yaşayan “Muzo” nun hayatıdır kitapta bahsedilen. Dibe vurmuş bir açlık, boşa giden emekler, hayal kırıklıkları içinde mutluluğu yakalamanın formülü verilir elimize. Sevginin, inadına direnmenin, yılmadan karşı koymanın, yardımlaşma ve dayanışmanın, hep yeniden başlamanın, azla yetinmenin, cesaretin önemi vurgulanır. “Muzo” lara göre mutluluk: tencerede yemeğin, çıkında ekmeğin, lambada gazın, ocakta çayın olmasıdır. Yani imkanlarımız ne kadar kısıtlı olursa olsun, bizde var olan akıl, kudret, yaratıcı gücümüzü açığa çıkarmak, "cehennem" addettiğimiz hayatı cennete çevirmenin yoludur. Endişeler, korkular bizi çözüm üretmekten ziyade daha da gerer ve etrafımıza zarar verecek hale getirir.
“Mutlu olmak için mutsuzluğu bilmek gerekir” Şimdi mutsuzluk zamanı demek ki çok yakında mutluluk gelecektir.
Gülmeyi unutanlar zoraki de olsa gerdirin dudaklarınızı, bugünün küçük bir tebessümü belki yarınların kahkahasına gebedir.
Güzel günlere ulaşmak temennisiyle.