MUSTAFA ERTAN

HER ZAMAN RAMAZAN'MI OLSA!

MUSTAFA ERTAN

"Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız ( bilirseniz ) sizin için daha hayırlıdır." (Bakara: 2/183-184)

Ramazan ayının güzelliklerinden ve hayatımıza getirdiklerinden birisi de Maddi ve sosyal yardımlaşma ve dayanışma boyutudur. Bu ayda asıl verilmesi gereken, aslı FITIR sadakası olan fitredir. Fitre, ramazan ayında bayram namazı vaktine kadar, fakirlere verilmesi gereken bir sadakadır. Çok basit ve az olarak görülse de fitre dul, yetim, kimsesiz yaşlı, hasta ve yoksulların, bayramı diğer insanlarla aynı coşku ve minvalde olmasa bile, önemli ölçüde onların huzur ve moral dünyalarını yükseltmekte ve bayram coşkusu yaşamalarını sağlamaktadır. Verilen fitreler, kimsesiz yaşlı, hasta, fakir, yoksul, öksüz ve yetimlerin o küçücük dünyalarında bir canlılık ve neşe meydana getirmektedir. Böylece onlar da toplumla beraber aynı bayramın getirdiği güzel atmosferde huzur ortamına hep beraber olduğumuzu hissettirmektir.

Bizler Kederde, Kıvançta,  iyi günde kötü günde toplumsal birlik, beraberlik ve bütünlüğün sağlanmasında böyle manevi milli güzel ayların olmasından daha anlamlı ne olabilir.

Ayrıca ramazan ayı, zekâtların ve sadakaların ve infakların verildiği bir aydır. İnsanlar genelde bu ayda daha fazla hayır ve hasenat işlemeye, fakir ve fukarayı düşünmeye çalışırlar. Zaten insan açısından duygu boyutu önemli bir zihin halidir. Gün boyu oruç tutan insan, komşularını, akrabalarını, fakirleri ve yoksulları en çok böyle zamanlarda hatırlar. O nedenle ramazan ayı bir anlamda hayır ayı olarak da düşünülebiliyor. Bir başka ifadeyle ramazan ayı, en çok hayır ve yardımların yapıldığı aydır. Yılın 11 ayında 990 ve Ramazan ayında 60 toplam 1050 öğün var. Oysa gönül arzu ediyor ki yardımın ve yardımlaşmanın bu aylarda’ da yaygın olmasıdır.

Bu ay öyle güzel bir aydır’ ki sonu Bayram olan ay “ RAMAZAN ” ayıdır.

Ramazan ayı bayramla son bulmaktadır. Başlangıcından sonuna kadar güzelliklerin yaşandığı ve her türlü ibadet ve taatın hayata geçirildiği, hayır hasenat Hayırlı ve güzel işler, sevap kazandırıcı fiiller ve sosyal yardımların yapıldığı ayın sonunda insanları huzur, mutluluk ve sevinç hâli beklemektedir. Ay boyunca sahurlara kalkılmış, oruçlar tutulmuş, iftarlar yapılmış, teravihler kılınmış, hatimler ve duaları yapılmış, zekat, sadaka, infaklar ve fitreler verilmiş, evler, bahçeler temizlenmiş, her şeyden önce ruhlar ve gönüller arındırılmış, nahoş alışkanlıklar terk edilmiş, iyi ve güzel davranışlar hayat tarzı haline getirilmiş ve fıtrata uygun yaşama bir ideal olarak zihin ve gönüllere kodlanmış bir ruh haliyle huzurlu olarak bayram namazlarına gidilmesidir.

Bayram namazı kılındıktan sonra, herkesle bayramlaşılmış, dargınlar barışmış, toplumsal kardeşlik atmosferi oluşmuş bir ortamda bayram havası yaşanmaktadır. Ramazan Bayramı’nda, camiden çıkıldıktan sonra insanlar ailelerinin yanlarına giderek onlarla bayramlaşırlar ve birlikte yemekler yenilir. Mezarlıklara gidilir dualar edilir Daha sonra komşular, akrabalar ve tanıdık tanımadık hemen herkesle bayramlaşma süreci başlar. Bu süreç birey ve toplum açısından coşkunun ve mutluluğun tavan yaptığı anlardır. Aynı zamanda toplumsal barış ve huzurun en yoğun yaşandığı bu anlar için üstat Necip Fazıl Kısakürek şöyle bir mısra ile ifade ediyor.

Allah, Resul aşkıyla yandım, bittim, kül oldum! Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum.”

Selam saygılarımla esen kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları