Hayata En Büyük Pişmanlık
MUSTAFA ERTAN
Hayatta en büyük pişmanlığın ne diye sorsalar, emeğimin zerresine layık olmayan insanlara verdiğim değer derim. Bizler bazı insanları kendimiz gibi bildik. Kanı beş kuruş etmeyenlere destek ve dost olduk. Nerde bileyim’ ki menfaatleri bitince seni satacaklar, ne bileyim’ ki hep gözettiğin insanlar arkanda iftira edip yalan söylerler. Bir insandan omurgasız ise, Allah korkusu yoksa ondan her şey beklenir.
Ne olursanız olun, ama insanların sevgisini nefrete dönüştürecek kadar karaktersiz olmayın. Bazı insancıklar kendileri gibileri arar bulurlar nedenmi ?, niçinmi ?. Hep söyledikleri yalanları, atmış oldukları iftiraları doğruymuş gibi tasdik edecek kendileri gibi karakter fukaralarını bulurlar. İşte bu tür insanlara destek olursan tabi ki seni kendi gibilere seni satarlar. İşte bunları yapanlar cahil, küçük, zayıf ve sümsük kişilerin işidir. Yalan söyleyenden ne beklersin’ ki. Her tarafları zaten yalandır.
Her yürek naif olmazsa zaten adı yürek olmazdı. Her insan yürekli olsaydı saygı sevgi bu kadar basit olmazdı. Basit insanlar ne anlarlar ki. İnsanlık, akrabalık, arkadaşlık ve dostluk ayrı bir güzelliktir, tabi ki kıymetini bilenlere. Sen güzel ve dürüst dostuna güvenmesen her zaman dışarda kalırsın. Eğer güzel büyük bir aile olacaksanız akraba, arkadaş ile birlikte bir yol yürüyecekseniz, dostlarınızı başkalarına satmayınız. Yarında o güvendiğin insanlarda sizi ve sizleri silerler ve satarlar.
İnsanoğlu böyledir işte. İyilik edene darılır ya da düşman olur, kötülük edenin yada yıllar sonra bir defa selam verene seni satarlar. Bu nasıl insanlık hala anlamış değilim. Biz ve bizler dost dedik yakın gördük insanlara güvendik destek olduk ve dar günlerinde desteğimizi esirgemedik. Onlar kendileri gibi iblislerle iftiraları yalanları bile bile onaylayıp hak verdiler doğruları konuşma cüretini göstermediler, haydi hayırlısı diyelim ve tabi ki kendileri bilir. Deme ki doğru yol bunlara yaramıyor, onlara yanlış yararmış.
Ekmeğimizin tuzsuz olduğunu anladık da peki Çayımız mı acıdı, dilimiz mi sivriydi, gönlümüz mü haindi bilemedik. Aynı kaderi paylaştığımız olmuştur aynı sofradan yemek yediğimiz olmuştur karnı doyan düşman oldu. Ne hikmetse hep böyle olur. Bazı insanlara doğru yolu söylersin ne yazı ki onlar hep yanlış yolu tercih ederler. Bizler her zaman dostlarımıza doğru yolu gösteririz gerisi onlara kalmıştır. Hani bir türkü vardı, neydi bu güzel türkü, kendim etim kendim buldum demişti. Bu daha sizin iyi gününüzdür.
Huzur istiyorsan dürüst olacaksın. Çünkü herkes heybesinde olanı satar her kesi kendisi görürler ancak; yalanlar, iftiralar ve nankörlük seni daima diken üstünde yaşamaya mahkûm eder. Ne hikmetse bazı doğrular bazı insanlara yaramıyor. Deme ki onlarında bildiği bir şey var ama bildikleri yanlış ve yanlış yoldalar. Bazı insanlar öyle bir yol seçiyorlar ki, hiç kimsenin bile aklına gelmiyor. Bir bakıyoruz kendilerini dev aynasında görüyorlar, haberleri yok kendilerinden Her şeyin bir zamanı var.
Yüzsüzlük, arsızlık, ırsız’ lık bazı insanlar için yaşam şekli olmuş. Gün gelecek hiçbir yerde yüzleri kalmayacak farkında değiller. Zaten nankör, yüzsüz insan ve insanlar iftirada ederler, yalanda söylerler, dedikoduda yaparlar. Bazı insanlar paraya bakarlar, bazı insanlar lüks araçlara bakarlar, bazı insanlar başka insanlara bakarlar. Bazı insanlar nerede iftiracı, dedikoducu, yalancı varsa birbirlerilerini bulurlar hep onun bunun arkasında yalan söylerler söyledikleri yalanlara’ da kendilerinde
inanır ve iftiralarına devam ederler. Senide gördüklerinde arkanda söyledikleri, onayladıkları yalan yanlış iftiralarından utanmazlar ve hiçbir şey yokmuş gibi davranırlar.
İşte kısaca buna karaktersizlik denir.