Ön Yargı...
MÜNÜP BARİN
Önyargı, kişi ya da olayla ilgili bilgi ve kanıt olmadan peşin bir karara varmış olma durumudur. Önyargı, insanların düşüncesizliğine bir kılıftır. Önyargı, haklı gerekçesi olmadan taraf tutma biçimidir.
Başka söze ne hacet türünden güzel örneklerle konumuzu netleştirelim:
Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış. Çocuklarına önyargılı olmamalarını öğretmek için bir uygulama arzulamış. Her birini ayrı zamanlarda uzak bir yerde bulunan ağacın yanına göndermiş. Dönüşlerinde kendisini bilgilendirmelerini istemiş. İlk giden oğlu kışın, ikinci oğlu ilkbaharda, üçüncü oğlu yazın, dördüncü oğlu sonbaharda gitmiş. Sonra bir gün hepsini bir araya toplamış ve ne gördüklerini sormuş. İlk giden oğlu ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş. İkinci oğlu, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı” demiş. Üçüncü oğlu ; “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim” demiş. Dördüncü oğlu, kardeşlerinin yanlış bilgilendirdiğini ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu iddia etmiş.
Bilge baba, hepsinin bilgilendirmelerinin yanlış olmadığını söylemiş ve şu açıklamayı onlarla paylaşmış: Her biriniz farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gittiniz. Gördüğünüz ağacı bir mevsim tanıdıktan sonra karara vardınız; yeterli bilgi sahibi olamadan vardığınız sonuçlara önyargı denir ki, birliğimize ve beraberliğimize zararı büyüktür…
Bir gün; bir zamanlar sebebini bilmeden, araştırmadan, sorgulamadan karşı olduğun bir insana minnet borçlu olduğunu anlar ve onu hayırla yâd edersen, Önyargılarından kurtulmuş olursun.
Bir gün; önceleri sana düşman gibi gelen, ötekileştirdiğin, senin dini ve milli bütün değerlerine karşı olduğunu düşündüğün insanlar hakkında beyninde vahşi sorular belirirse, Önyargılarından kurtulmuş olursun.
Bir gün; uğrunda hayatını feda edebileceğin değerlerin birileri tarafından seni aldatmak ve etkilemek için kullanıldığını anlar, uyanır ve pişmanlıklarına ağlarsan, Önyargılarından kurtulmuş olursun.
Bir gün; kendi dinini bile okumadan, öğrenmeden, araştırmadan, yaşamadan birilerinin keyfi ve çıkarcı anlatımlarıyla yaşadığını, dinini bile bilmediğini anlarsan, Önyargılarından kurtulmuş olursun.
O gün; hayatının hayal kırıklarıyla, cehaletle, yalanla, aldatmayla dolu olduğunu anladığın ama özgürlüğünü kazandığın gün olacaktır.
İşte o gün; değerlerine gerçekten sahip çıkacağın, vatanına, milletine, bayrağına gerçekten hizmet edeceğin gün olacaktır.
İşte adalette de; önyargılı olmadan, birilerinin tahakkümü altında olmadan, kendi öz değerlerine sahip çıkarak, vatanına, milletine, bayrağına gerçekten hizmet edecek yargıçlar olmalı.
Bir gün; Adaletiyle gönülleri fetheden, heybetiyle dünyayı titreten, herkese hakkını veren Halife Faruk Hz. Ömer, adaleti uygularken Kur’an ahlakının gereği olarak, herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. Bu konuda O’nun yanında bir köle ile efendisi arasında fark olmadığını ortaya koymuştur.