Ramazan Ayı Günahlardan Arınmaya Vesiledir
MANSUR BALTACI
Efendimiz’in (sav) mübarek diliyle bize öğrettiği ve tavsiyelerde bulunduğu ve sürekli yapmamızı istediği her güzellik muhakkak ki çok önemlidir. Mübarek üç aylara girdiğimizden bu yana öyle mübarek günleri idrak ettik ki onun her bir saatleri, her bir dakikaları, ümit ediyoruz ki, bize vaad’edilen büyük mükâfatlar kazandırmıştır. Nitekim Hz.Peygamberimiz (sav) buyuruyor:
Recep ve Şaban’ı hakkımızda hayırlı kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır” tarzında ifade buyurduğu o mübarek duası kabul olmuş ve ne mutlu bizlere ki, bir kere daha, büyük bir rahmet deryası gibi karşılayan Ramazan’a kavuşmuş bulunuyoruz.
Adeta bir yağmurun yeryüzünü temizlediği gibi, Ramazan ay'ı da müminleri günah kirlerinden temizleyeceği bizlere müjdelenmiştir. Nitekim Yüce Allah (c.c) Kur’an-ı Kerimdeki Ramazanla ilgili Kur’an Ayetlerinde: şöyle buyurmaktadır:
Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz”. ”O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz” (Bakara:2/183 ve185)
Bir daha ki Ramazan’a yetişip yetişmeyeceğimiz belli değil. Şüphesiz bu bize hayatı da ölümü de veren yüce Rabb’imizin takdirinde olan bir şey. Öyle ise gelin hep birlikte bu yıl Rabbimizin bizi bir kere daha ulaştırdığı Ramazan’ı şanına göre değerlendirebilme yollarını arayalım. Bu mübarek ay’da, faziletleriyle birlikte Oruc’un tutulmasını, özellikle tavsiye eden
Hz.Peygamberimizin bu emirlerini bize İbn Hüzeyme naklettiğine göre: Selman (r.a) şöyle anlatmıştır; Resulullah (sav) bir Şaban ayının son gününde bize şöyle hitab etti:
Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay'ın gölgesi üzerinize bastı. O ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı (teravih) kılmayı nafile kıldı. O ayda bir hayır işleyen kimse diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur. O ayda bir farz işleyen ise diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir,”
O, sabır ay'ıdır, sabrın karşılığı ise Cennettir. O, yardımlaşma ay'ıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da bir şey noksanlaşmaz" (et-Tergîb, II, 94-95).
Ubade b. es-Samit (r.a)'dan: Resulullah (sav) Ramazan ay'ının yeni girdiği bir gün şöyle buyurdu: "Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah'a hayır ameller takdim ediniz. Şaki, günahkar, bu ayda Allahın rahmetinden mahrum olan kimsedir" (Taberani'den naklen et-Tergîb, II, 99)
Biz Mü’minler olarak, Ramazan’ı daha farklı bir şuurla değerlendirmeli. Ramazan boyunca kendimize bir yol haritası çizerek rahmetten en fazla nasıl istifade edebileceğimizin bir proğramını çizme gayreti içinde olmamız gerekmektedir.
Ramazan, Kur’an ayı’dır. o halde Kur’an’la olan irtibatımızı bu ayda da sıklaştıralım, İlk oruca başladığımız günden itibaren, gün içerisinde elimizi uzattığımız her bir nimetin bize Allah tarafından gönderildiğini tefekkür etmek, Rabbimize karşı gücümüzün yettiğince hamd ve şükür içerisinde olmak, her gece Allah için sıcacık yataklar terk edilerek O “Kudreti Sonsuza” yönelmek bir proğramımız haline gelmeli. Okuma alışkanlığı olanları takdir etmekle beraber, ancak bu rahmet ayı dikkate alınarak bu ayda öyle sıradan kitaplar değil, insanın manevi oluşumuna katkı yapacak kitaplar Meselâ:Tefsir, fıkıh, Efendimiz’in (sav) hayatı, hadis veya ilmihal gibi kitaplar tercih edilerek öğrenilmesi Farz olan ilimden de nasiplenmeliyiz.
Bu mübarek günlerde mümkün olduğunca gözümüzle, kulağımızla, ağzımızla ve diğer uzuvlarımızla haramlardan uzak durmalı, İftar saatlerinin manevi havası, bereket ve kazançları hafife alınmamalı, bu anlarda milyonların birden Allah’ın emriyle başladıkları oruçlarını yine O’nun emriyle ve O’nun nimetiyle açtıkları, bu vakitlerde içtenlikle, o an yeryüzünün her tarafında yapılan ve yapılacak olan duaların kabul olması düşünülerek dua edilmelidir..
Hiç olmaza böyle fazilet derecesi yüksek olan bu rahmet ayında bizi günde beş kez huzuruna, camiye, cemaate çağıran ilahi çağrıya icabet edilmeli,yine Ramazan’da verilen Fitre ve sadakaların değerlerinin bir sonsuz hazine mesabesinde olduğu akıldan çıkarılmamalı. Bu vesile ile yarım hurma bile olsa yolda kalmışa, fakire, öğrenciye iftarlar verilerek bu hazineye sahip olunmaya çalışılmalıdır.
Aile ferd’lerimiz ve çevredeki insanların da, bu anlamda olumsuz tavırları görüldüğünde münasip bir dille kendilerine izah edilerek başta kendi hatalarımızla birlikte, hatalarının düzeltilmesine yardımcı olmalı. Ancak böyle olunca orucun gerçek oruç olduğu düşünülmeli ve amellerinin O makamda kabul gördüğüne ümitvar olmalıyız. İnşaallah.
Yine bir Hadis-i Şerif ile yazımızı sonlandıralım:
Hz. Peygamber Efendimiz (sav); “Kim inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Savm, VI) buyurmuştur.
Ramazan Ayındaki Oruç’larımızın, hayır ve hasenatlarımızın Rabbimiz katında kabul ve makbul olması Niyazımız, Selam ve Dualarımızla.