LEYLA DÜZEL

Pazar Tezgahinda Vuslat Arayanlar

LEYLA DÜZEL

Albert Camus ne demiş:

Kendini olduğu gibi kabul etmeyen tek varlık insandır...

Doğar, büyür ve ölürüz...

Herşey çok basit bir döngünün içinde yer alır...

Varoluş ve yokoluş Tanrısal bir gerçektir...

Doğumdan ölüme koşmak VUSLAT'ı özlemektendir...

Halbuki verilen bir takım görevleri sorumsuzca yok saymak insanın doyumsuzluğundandır...

Kendini reddeder insanoğlu...

Bulunduğu yeri hep yadırgar...

Negatif olmaktan beslenir...

Doğar ailesini beğenmez...

Okur; öğretmenini, okulunu beğenmez...

İşe girer patronunu beğenmez...

Yemek konur önüne içinde eksiklik arar...

Evlenir yok bu olmadı diğeri, olmazsa bu evde dursun ben bir aranayım der, evdekini beğenmez...

Siyasi partiye girer, LİDERİNİ beğenmez...

Hükümet iyi de yapsa; ama, fakat, lakin der yönetimi beğenmez...

Ama olumlu bir katkı sunmayı da bilmez çünkü kapasitesi de yetmez...

Algı Mühendislerinin ayakçıları eleştirmeye kodlanmıştır..

Konu, komşu, ahbabını sevmez...

Etrafında kendine çok benzeyenlerden bir çember yaratır ve dışarda kalanlara beş para etmez der...

O çemberin içindekiler de birbirinden hoşlanmaz aslında ama çok olmak gibi bir çıkar ilişkisi vardır aralarında...

Tek olunca hiçtirler çünkü...

Bütün o beğenmedikleri şahsiyetsizlikleri tek başına kendilerinde taşıdıklarını bilmezler...

Ve ondandır hoşnutsuzlukları...

Sevgisizdirler, nefret dili ile söylem geliştirirler...

Dirlik, düzeni sevmezler...

Birlik olmak batar biryerlerine...

Çomak ile dürtmek en büyük zevkleridir...

Tek başına kurt olucam der hikayelerde bile kırmızı başlıklı kıza yem olur bunlar...

Beyinleri hep kendi faydasına endekslidir...

Vatana, millete bir dönem hasbelkader bir faydası olduysa bile bunun diyetini hergün isterler...

Hapse girmek, omza ceket atmak birde tespih varsa elde değme keyfine...

Ölene kadar onlar ağa herkes maraba olmak zorunda...

Eh be kardeşim hapse atmadılar diye milyonlar sizden daha mı az değerde?

Onlara biatçı dersiniz ama siz de ruhunuzu şeytana satmış kölelersiniz...

Sizin gerçeğiniz ise bir ihale kokusu alınca ortaya çıkar...

Koltuk olmazsa tabure bile satmaya satılmaya sizi teşni yapar...

Genelde kendine fayda getirecek bir ihale ile susturulurlar...

Mama kesilince yavru kuşlar gibi gagaları son sürat açılır, yaygaraya başlarlar...

Mutsuz, azgın azınlık öyle çığlıklar atar ki zannedersin milyonlar...

Halbuki sayıları üç beş...

Ciğerleri kararmış, ziftin pekini yıllarca içmekten ciğersiz dolanırlar ve oksijen gibi eskilere ağızlarını dayar nefes almaya çalışırlar...

BALGAT, BALGAT unutma bizi diye aşklarını pazarda üç kuruşa VUSLAT tezgahında pazarlarlar...

Eskinizi kimse almıyor artık çünkü onu paçavraya çeviren sizsiniz...

Yırtık kostümler üzerinizden dökülüyor...

Şerefli mazinize helal getirdiniz...

Etrafınızda ki çığırtkanların HELALLL çığlıklarına aldanmayın...

Siz ülkücülüğünüzü yıllardır pazarlarda haraç mezat sattınız...

Şimdi oturun ve sen kimsin ki dediğiniz diğer ülkücüleri izleyin ve utanın...

Davanın gerçek yiğitlerine selam olsun, burçlarda dalgalanan bayrağa ve tüm ülkücü şehitlerimize selam olsun...

Kimse size borçlu değil, siz bu şerefi taşımak için halbuki onlara borçluydunuz...

Taşmedreselilerin yeri MHP Genel Merkezi, kapıdan girince sorun, hala o kutsal binayı sırtında taşıyor...

Adresi de Balgat...

Nacizane size son bir dörtlük...

Kellere ettim selam

Vuslat'a doğru yola koyuldum revan

Cam, pencere, çerçeve indirecekken

İhaleyi kaptım oturdum heman...

Sürçülisan ettiysem affola...

Yazarın Diğer Yazıları