İSMAİL HAKKI DALAK

İnsan Düzelmedikçe…

İSMAİL HAKKI DALAK

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra, pazar sabahı kalktığında, keyifle eline gazetesini aldı ve bütün gün evde istirahat edecek olmanın hayaliyle koltuğuna rahatça kuruldu. Derken küçük oğlu koşarak geldi ve parka ne zaman gideceklerini sordu. Baba, oğluna söz vermişti; bu hafta sonu onu parka götürecekti, ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden, şimdi bir bahane uydurması gerekiyordu. O esnada gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna uzattı: "Bak oğlum! Eğer bu haritayı düzeltebilirsen, seni parka götüreceğim!" dedi. Sonra şöyle düşündü: "Oh be, şimdilik kurtuldum! En iyi coğrafya profesörünü bile getirsen, bu haritayı akşama kadar düzeltemez!" Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi: "Babacığım, haritayı düzelttim. Artık parka gidebiliriz!" dedi. Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi ve oğluna bunu nasıl yaptığını sordu. Çocuk şu ibretlik açıklamayı yaptı: "Babacığım! Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı. İnsanı düzelttiğim zaman dünya kendiliğinden düzelmişti!"

Küçük bir hikayeyle başlamak istedim. Toplum olarak o kadar değiştik ki anlatmaya kelimeler yetersiz kalıyor. Artık her güzel şeyin sonunda yoksunluk eki var, tıpkı bizlerinde güzel olan her şeyden yoksun olduğumuz gibi. Neden acaba, hiç düşündünüz mü?  İnsan olarak artık hiçbir şeyle yetinmemeye, sahip olduklarımıza şükretmemeye, hep daha fazlasını istemeye başladık. Helal haram demeden kazanmaya başladık. Kibir öyle çoğaldı ki ben olmazsam olmazların dünyasındayız. Ben diyenlerin yüzünden fırsat bekleyenler hep vaz geçmek zorunda kalıyorlar. Öyle ki güçlünün haklı, haklının mazlum olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ne yazık ki hiçbir şey durduramıyor bizi ne doğal afetler ne yangınlar ne de mevsim değişiklikleri, nede bizleri evlere hapseden mikroorganizmalar. 

Zengin doymuyor, fakir bulamıyor. Önümüz Ramazan, diyanet işleri başkanlığımız fitre miktarını açıkladı. Tabi bu rakam sembolik. Fitre veren kişi günlük kaç paraya karnını doyuruyorsa asıl vereceği rakam da odur. 180’lik bir dünya kalmadı ne yazık ki. İnsanlar akşam pazarında tezgâh altlarını topluyor, fırından ekmeğini askıdan alıyor, imdat diye bağıracakta o da biliyor ki kimse kimseyi duymuyor. Nefis insanları öyle bir noktaya getirip sıkıştırmış ki elinden kurtulabilene aşk olsun. Ben’ler çoğaldı maalesef. Menfaat hepimiz için büyük musibet.

Cuma ve bayram namazlarının haricinde camiler dolmuyor artık. Büyük küçük kalmadı, kimse artık haddini bilmiyor. Sevgi de saygıda yok kalmadı, onları da yoksunlaştırdık artık. Dost, akraba ve komşu ziyaretleri de bitti. Sılayı rahimler de göstermelik artık. Kitaplar okunmuyor artık, hayatı sosyal medyadan öğrenen çocuklarımız için vaat ettiğimiz gelecek, eğer çok ciddi önlemler almazsak gelmeyecek. 1919 yılında önce Erzurum, sonra Sivas kongrelerinde kabul etmeyerek reddettiğimiz “Manda ve Himayeyi” unuttuk, binlerce liralar vererek aldığımız akıllı zannettiğimiz telefonlarla esareti kabul ettik.  

Türk Milleti olarak Ülkemizde, Müslümanlar olarak Hak’ta birliği sağlamalıyız. İşe başta da söylediğimiz gibi kendimizi düzeltmekle başlamalıyız. Evet insan kendini düzeltirse dünya zaten düzelir. Değer verdiklerimiz hala var ise; haydi, hemen şimdi.

Ülkesinin ve Milletinin birliği ve beraberliği için çalışan Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli'ye Yüce Allah'tan acil şifalar diliyorum. Kıymetli büyüğüm daha yapacak çok iş var.

Tek yürek olmuş bir Türk dünyası, birleşmiş bir İslam alemi hayali olanlara selam, saygı ve en kalbi dualarımla…

Yazarın Diğer Yazıları