Dürüstlük Bedel İster…
İSMAİL HAKKI DALAK
Eskiler duasında, “Allah kimseyi muhannete muhtaç etmesin” derlerdi. Bizde âmin diyerek söze başlayalım. Allah sizleri ve bizleri aklını, fikrini kiraya verenlerden, başkalarının talimatlarıyla yaşayanlardan, doğruyu bildikleri halde yanlışa meyledenlerden en önemlisini geçmişi bir anda silip te vefasız olanlardan eylemesin. Muhsin Başkanında dediği gibi, “Bu memlekette dürüst olmanın, doğruyu söyleyip, yanlışı dile getirmenin ağır bir bedeli var. İşte o bedel bizim başımızın tacıdır.” Söylediklerin bizimde başımızın tacıdır, rahmeti Rahman’a kavuşan kıymetli ağabeyim.
Her geçen gün zorlaşan hayat şartları kolay insanları gün yüzüne çıkarıyor. İnsanı insan olarak gören çok az insan kaldı. Kim nerede olursa olsun (1) sayısından büyük bir değeri yok. Ne fikirlerinin ne meziyetlerinin ne de saygınlığının bir sayısı kadar değeri yok maalesef. Yanında yer aldığından fazla bir değerin yok. Rahmetli Abdurrahim Karakoç, “Beden ölür, çürür, cana bakın siz, Kim kiminle yürür, ona bakın siz, Bırakın dönsün dönme dolaplar, Haktan, hakikatten yana olun siz” diyor. Evet bu dünyadan hepimiz geçip gideceğiz ama er ama geç. Onun için yürüdüğümüz yol kadar kimle yürüdüğümüzde çok önemlidir. Allah hepimize yürüdüğümüz yolun Hak yolu olmasını, yol arkadaşlarımızın da doğru, dürüst ve de vefalı kimseler olmasını nasip etsin.
İnsan cürmü kadardır, yeter ki cürmünü bilsin. İstiklal Marşımızın da sözleriyle yüreklere dokunan yazarı Mehmet Akif Ersoy, (Mekânı Cennet Olsun inşallah) bakın ne güzel söylemiş, “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem, Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem, Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım! Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım.” Bizler de zulmü alkışlamayacak, zalimi asla sevmeyeceğiz, gelenin keyfi yerine gelsin diye vefasız olmayacak, geçmişe sövmeyeceğiz. Doğrunun, dürüstün, en çokta vefanın yanında yer alacak. Ahde vefasızlık etmeyeceğiz. Güç hep gelip geçicidir, güçsüzlükte hatta ömür de. Hepimiz bir gün rahmeti Rahman’a kavuşacağız, inşallah. Allah o gün inananları ve doğru yolda yürüyenleri, doğru dürüst yol arkadaşları olanları mahcup etmesin inşallah.
Sadakat, bağlılık ve güvenilirlik yani Vefa, günümüzde olması gereken ama unutulan bir değer maalesef. Günümüz toplumu üretmekten çok tüketmekle meşgul. Ne sevip saydığımız büyüklerimiz kaldı ne de kalplerimizin sükûnet bulduğu hoş dost sohbetlerimiz. Doğayı ve ağaçları, havayı ve suyu tükettik. Komşulukları akrabalıkları tükettik. Arkadaşlığı dostluğu da tükettik. Sevgiyi saygıyı, ölümsüz sandığımız aşkları da tükettik. Değer verdiğimiz ne varsa hepsini tükettik. Üç beş günlük rahatlık için, oturulan kıytırık bir koltuk için, bilmem ki! Değer mi? Tüm bu koşuşturma içinde vaz geçilmez sandığımız değerlerimizi kaybettik. İşin özünde kim olduğumuzu unuttuk. Bireyselleştik, menfaat sever bir toplum olduk, vesselam. Farkında mıyız?
“Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Yüce Allah sizleri ve bizleri, Kadir kıymet bilen, vefalı, özü sözü bir olanlardan eylesin inşallah.
Selam, Saygı ve En Kalbi Dualarımla…