HAMZA ATLI

SURİYE'DE DEMOKRASİ BEKLENTİSİ!

HAMZA ATLI

Orta Doğu'yu kasıp kavuran, çocukları yetim, kadınları dul bırakan olmaz olası Arap Baharı!
Sanki ömürleri hep kışmış gibi...
O bahar Kraliyetle yönetilen Avrupa ülkelerine neden uğramıyor?
Batı neden her daim kışa rıza gösteriyor!
Kendisi için müsamahakâr iken Arap için neden bu kadar sesi gür çıkıyor?
Çünkü İslam'dan korkuyorlar!
Şeriat düzeninin getireceği adaletten çekiniyorlar!
Şeriat demenin şartlar oluşursa cihat demek olduğunu bizden daha iyi biliyorlar!
Ve tabi batı toplumunun fevç fevç İslam'a yönelmesinden endişe ediyorlar!
Suriye devrimi sonrası çevremizdeki hemen herkes "işte şeriat idaresi geliyor" diye sevinç naraları atıyordu.
Kimi oraya gidip yerleşme hayali dahi kuruyordu!
Nedense bende o inanç asla oluşmadı!
Orada şeriat'ın Ş'sine evvela bizimkiler tahammül etmez!
Batılın kuklası olan hiçbir yönetim aksini isteyemez!
Haa Suud ve İran'ın çakma şeriatı kadar olabilir!
O da mücahitlerin gözünü boyama girişimidir!
Üzeyir Badem abi Suriye'yi yazmış.
"Colani, Yahudilerin himayesine girmek istiyoruz diyen Dürzilerin başkanıyla görüşürken Kravat takmış!
Sonra kendisi ile iş birliği yaptık diyen Fidan'la görüşürken...
Oysa mücahitlere liderlik yaparken sakal ve sarığı ile  ön plana çıkıyordu.
Elbette kılık kıyafet din değildir!
Lakin dini yansıtan şiarlardandır.
Bu ülkede Alimler batı kültürü şapkayı takmamak  için dar ağaçlarına gülerek gittiler.
Modern Dünyanın zulüm simgesi olan elbiselerini giymediler!
Bu ümmet Asr-ı Saadet'i sarıklı-sakallı yiğitlerin dik duruşlarıyla yaşadı.
Ve ne çektiyse kravatlı çakallardan çekti.
Kravat bu ümmetin hafızasında kanlı ve kaypak bir iz bırakmıştır.
Sahabeler, yırtık ve yamalı elbiseleriyle Halife olarak atandılar.
Bu duruşlarıyla halkın kalbinde yer edindiler.
Taliban kadar olamadınız mı?
Mertçe ve yiğitçe yerel elbiseleriyle gekip devlet yönettiler, yönetiyorlar da...
Devlet başkanlarını ağırlarken bile prosedür putuna tapmıyorlar...
Nasıl inanıyorlarsa öyle karşılıyorlar.
Siyonist kafalı ekranların yorumlarına bakıyorum...
Colani değişmiş, sakalını kısaltmış, takım elbise giymiş, sarığı çıkarmış deyip, bıyık altından gülüyorlar.
Bir kravat eksikti!
Onu da taktınız...
Şimdi aferin diyecekler artık.
Dürzilerin ve yabancı misyonların devlet yöneticileriyle görüşürken gösterdiğiniz ilgiyi, Suriye'li Müslüman cemaatlerle görüşürken de gösterseniz ya...
İdlib'ten gelen, cezaevinden gelen müslümanlar var, onların çığlığına da hoşgörü gösterseniz ya...
Malum bu süreçte Laiklik istiyoruz, Demokrasi istiyoruz deyip Şam meydanlarında eylem yapanlara karşı anlayış gösteriyorsunuz...
Bu anlayışı diğer  Müslüman cemaatler çok daha fazlasıyla hakketmiyor mu?
Bu Laik totoşlar, mücahitler cihad ederken ya Nusayrilerin saray muhafızıydılar, ya da savaşı bırakıp batıya kaçan kaçkınlar...
Belki de meyhanede zıkkımlayan sarhoşlar!
Cihad meydanlarında, canıyla, malıyla savaşan, şer-i düzen için bedel ödeyen, evlat ve iyalini feda eden müslüman cematlerle yaşadığınız fikri ayrılıklara da hoşgörü ile yaklaşsanız ya...
En azından laik totoşlara gösterdiğiniz hoşgörüyü onlara da gösterin!
Vel hasıl Suriye'de yapılan kıyam küçük görülecek bir kıyam değildir.
Mücahitlerin 'Allahu Ekber' sloganları ile devrilen putlar,  yıkılan despotlar, demokratların şeytani gülüşlerine değiştirilmez...
Mücahitlerin  alın terleri kutsaldır.
Cihadları kutsaldır.
Çektikleri bedeller kutsaldır.
Bu kutsal niyetlere ihanet etmeyin!
Yalnız şu ana kadar gördüklerimiz sevinç gözyaşlarımızı, hüzünlü yaşlara bırakacak gibi...
Yine de Rabbimizden ümidi kesmeyelim deyip bekliyoruz.
Görelim mevla neyler...

Yazarın Diğer Yazıları