SAATÇİ ABDULLAH!
HAMZA ATLI
"Halimiz içler acısı" ana temalı, biraz da hamd-ü sena'lı bir konuşmanın içinde, ağrıma giden bir hikâye anlattı Abdullah abi.
Abdullah Doğan...
İnönü caddesinde küçük bir tezgâh üzerinde rızkını temin etme gayretinde.
Gariban, gönlü güzel bir esnaf abimiz.
Arada merhabalaşır, dertleşiriz.
Bir hikâye anlattı ki inanmak istemiyor insan.
Benzer şeyler duyuyoruz medyadan.
İrin akıyor ekranlardan.
Köroğlu'nun "tüfek icad oldu mertlik bozuldu" deyimi şimdi "telefon icad oldu insanlık bozuldu" şeklinde uyarlanmalı!
Telefon tek başına değil elbette.
Sosyal gibi görünüp, asosyal kitleler yaratan medya maalesef çok insanın canını yaktı, evini, yuvasını yıktı!
İşte yıkılan o yuvalardan içler acısı bir hikâye.
Geçen cuma günü...
Abdullah abi namazı müteakip otobüs durağında.
Yaşlıca bir kadın ise yanı başında.
Derdi, kırışık alnını daha bir kırıştırmış.
Sonbahar olmasına rağmen hararetli.
Öfleyip, püflemesinden, sitemkâr bir yorgun olduğu gayet belli.
Ama kederli...
Baya dertli...
Bozuntuya vermiyor Abdullah abi.
Oralı olmuyor.
Kadın birşeyler mırıldanıyor.
Abdullah abi kulak kesilince "telefon icad oldu, yuvalar tarumar" diyor kadıncağız!
Abdullah abiyi bir merak sarıyor.
Soruyor halini ve sebebini...
Bir gelini var kadının olmaz olası!
Beş çocuklu bir anne bu gelin!
Tiktokta tanıştığı adam için eşini ve çocuklarını bırakıp kaçıyor Kayseri'ye.
Kaçtığı adam da evli ve üç çocuklu!
Üç ay kadar bununla birliktelikleri oluyor.
Zaman içinde onunla anlaşamayıp yine "asosyal medyada" bulduğu bir Eskişehirli'ye kaçıyor.
Şimdi akibeti pek bilinmese de halâ Eskişehir'de.
Bu yaşlıca kadın babaanne...
O beş çocuğa annelik yapıyor.
Onlarla ilgileniyor.
Baba garip çalışıp, helal rızık temin etme gayretinde.
Kadının yediği haltlardan sonra boşanıyor ondan.
Şimdi insan soruyor kendi kendine...
Neden kadın cinayeti?
Alın size bir sebep işte!
"Öldürseydi daha mı iyiydi" dediğinizi duyar gibiyim...
Bilmiyorum...
Belki de!
Allah kimseye böyle bir imtihan vermeye...
Ne diyelim.
Rabbim çekemeyeceğimiz dert yüklemesin zayıf omuzlarımıza.
Kaldıramayacağımızı taşıtmasın.
Dünya yeterince kirlenmedi mi?
Abdullah abi hikâyeyi anlatınca o hali canlandırdım gözlerimde.
Ne diyeceğimi şaşırdım.
Çocuklar geldi aklıma...
Gariban babaanne...
Yutkundum...
Gözlerim doldu yine...
Sahi Kur-an'i ifade ile "nereye bu gidiş".