HAMZA ATLI

EŞKİYASI BİLE KALİTE!

HAMZA ATLI

Bu hikâyeyi lise yıllarımda bir hocamdan dinlemiştim.

Ama galiba ona gelene kadar orjinali değişmişti.

Yine de hoşumuza gitmişti.

O yıllarda devlet için diploma herşey demek değildi!

Bugünlerde maalesef diploma herşey.

Sınavlarda başarılı olup atandığı mesleği icra edemeyen binlerce insan var.

Yetkinlik, yeterlilik, liyakat geri planda kaldı.

Yıllar önce hocamdan dinlediğim hikâyenin benzerini kaleme almış biri.

Devlet gemi inşa mühendisi Fethi Algon'u 1946’da Tatvan'a yollar. Kocaman bir iç denizdir Van gölü.

Ve üzerinde hiç deniz taşımacılığı yoktur o yıllarda.

Fethi Algon eşini ve iki oğlunu alır.

Kurtalan Ekpresi ile önce Siirt Kurtalan'a oradan da 8 saat (122 km) süren bir yolculukla Tatvan'a varır.

Vardıklarında manzara şudur Tatvan'da.

Yol yok.

Okul yok.

Elektrik yok.

Su şebekesi yok.

Türkçe bilen yok.

Bakkal bile yok.

Yok yok yok...

Fethi Algon önce tersaneyi kurar ve Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı yapacak gemilerin, kosterlerin, römorkörlerin üretimine başlar.

Eş zamanlı olarak iskelelerin yapımları da başlar.

Ahlat, Erciş, Van ve Gevaş'ta.

Sene 1950’de Van Gölü üzerinde yolcu taşımacılığı başlamıştır bile.

Siirt Kurtalan'a gelenler karayolu ile Tatvan'a, oradan da göl çevresinde nereye gidecekse oraya...

Fethi Algon bakar ki herkes feribot saatlerini yakalayamıyor, Denizcilik Bankası'na "buraya otel lazım" der.

Bunun üzerine Doğu Anadolu'nun ilk ve tek dört yıldızlı oteli Tatvan'a inşa edilir. Vatandaş feribot beklerken rezil olmasın diye girişmiştir bu işe.

İstanbul'dan Yalova'dan şefler, otel müdürleri getirilir, personelinin eğitimi için. Otelin adı Denizcilik Bankası Oteli'dir.

Bu arada tersane arazisi bir kampüs haline getirilir. 1950 gibi bir senede Van Gölü'nde yelken yapılır. Çevre illerden sayısız insan yelkenli izlemeye gelir.

Fethi Algon'a devletin gönderdiği paralar Diyarbakır üzerinden gelir. Çünkü en yakın Ziraat Bankası oradadır. Mecido isimli bir eşkiya yolda parayı getirenleri soyar, bütün paraları alır. Jandarma bile Mecido'ya bulaşmak istemez. Fethi Algon, Mecido'ya haber salar, gelsin görsün beni diye. Mecido bir eşkiyadır ama devletin adamı çağırmıştır sonuçta. Kalkar gider.

Fethi mühendis derdini sorar.

Mecido;

-“Adam vurdum, eşkiyayım diye kime bana iş vermez, ne yapayım” der.

Fethi Algon, 1.90 boyundaki bu dev adama Tatvan tersane Kampüsü'nde bekçilik işi verir. Mecido eşkiyalığı bırakır. Karda, tipide çocukları okula götürmek dahil her işe canla başla koşar. Tersanenin has adamı olur.

Tatvan'da okul yoktur, mühendis Fethi Algon'un çocukları okula başlayacak yaşa gelince Algon, kaymakama, valiye çıkıp okul konusunu dile getirir.

Sene 1948'dir. Vali ve kaymakam "yok öyle bir para bizde. Okulu yapın, biz öğretmeni atayalım" der.

Fethi Algon bulur buluşturur, tersane kampüsünde bir oda, kara tahtaya 25 öğrencinin eğitim alacağı bir derslik kurar, valiye kaymakama haber salar, "atayın öğretmeni" der.

Böylelikle Tatvan'ın ilk okulu açılır.

Öğrenci sayısı 25'dir. 23'ü Türkçeyi ilk defa okulda duyar. Fethi Algon ve ailesi 1959 senesine kadar Tatvan'da kalır ve bugün bile Bitlis il merkezinin önünde anılmasını sağlayan altyapıyı atarlar Tatvan'da.

Sonra geldikleri yer olan İstanbul'a dönerler. Bozulan Türkçeleri nedeniyle çocukların lakabı artık kırodur İstanbul'da.

Oğlanlardan küçük olanı Atilla yıllar sonra Denizcilik Bankası'nda müfettiş olur.

1970ler filan.

Tatvan denetlemesi vardır. Gönüllü olur. Yine Kurtalan Ekspresi ile Bitlis ve Tatvan’a varır. 3 gece 4 gün. Tatvan'da babası zamanında açılan Denizcilik Bankası oteline yerleşir.

Resepsiyonda dev gibi ama beli bükülmüş bir adam vardır. Resepsiyonda kavga etmektedir. Üstü başı perişandır. Atilla zar zor tanır adamı. Babasının eşkiyalığı bırakıp işe aldığı eşkiya Mecido. Sarılırlar, ağlaşırlar, dertleşirler. Babası gittikten sonra gelenler ne yapıp edip, kovdurmuştur Tatvan tersanesinden.

Mecido eşkiyadır, adam vurmuştur, katildir diye.

Oğlunun açtığı bakkal dükkanı geliri ile kıt kanaat geçinmektedirler Tatvan'da. Sorarım size?

Fethi Algon da devlettir, sonrasında gelenler de? Bu devlet nasıl bir şeydir? Hele deyin bana.

Yalnız nasıl zamanlarsa eşkiyası bile kalite. Öyle bir Türkiye’ymiş.

(Savaş Aydemir'den alıntı)

Yazarın Diğer Yazıları