Değer... - İSMAİL HAKKI DALAK

Değer...


Değer kelimesini Türk Dil Kurumu güncel sözlüğünde “Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet” olarak tanımlıyor. Birde değeri paha biçilemez olanlar. Vatan gibi, Bayrak gibi, Namus gibi, Şeref haysiyet onur gibi. Yüce Allah en büyük değeri ise iradesini emrine verdiği İnsana vermiştir. Ederini ise o bedeni ve ruhu taşıyan insan belirleyecektir.

İnsanın düşünmesi lazım, Yüce Allah beni yarattı, ama neden? Mal ve makam peşinde koşmak için mi? Evlat peşinde koşmak için mi? Dünya peşinde koşmak için mi? Elbette ki hayır. Bunlar yaşamak için mutlaka gereklidir. Ama değerini, Onurunu ve Şerefini kaybetmeden. Kimseye eğilmeden bükülmeden. Yaratıldığı gibi dosdoğru gidiyor insan, ya amelleri? Asıl onlar dosdoğru gitmelidir.

Yüce Allah yarattığı her varlığa dünyada biçtiği ömür süresince rızık veriyor. Bu rızka da kefil olduğunu Kuranı Kerimde defalarca bildiriyor. Bakara Suresi 212’nci ayette mealen “Dünya hayatı, inkâr edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Hâlbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir” buyrulmaktadır. Öyleyse insanı endişeye sokan nedir? Hak mı, menfaat mi?

Bütün doğrular, menfaatle çakışınca bitmeli midir? Yoksa insan menfaati elinin tersiyle itmeli midir? Cevaplarınızı hemen hemen biliyorum. Fakat menfaatle karşılaşan insanların çoğunluğu için durum farklılaşıyor. Doğruları en ateşli savunanlar bile değişebiliyor maalesef. Doğruluk menfaatle karşılaşınca büyük sınavda başlıyor. Kazananların az olması da bizleri üzüyor. İnsan dün alkışladığını bugün menfaat uğruna yerebiliyor.

İnsan Allah’a inanacak, güvenecek sonra gidip kulundan isteyecek. Ey İnsanoğlu, Allah’ın vermediğini sana kim verebilir, O’ndan alamadığını kimden alabilirsin. Alabileceğini zanneden insan, ahmaktır. Menfaat uğruna dönen fırıldaktır. Herkes hesap yaparak yaşantısını sürer. Ama asıl hesapların verileceği günün sahibi Allah’tır. Yaratan varken kendin gibi yaratılanın peşinde koşmak cahiliye devrine geri dönüştür. Yüce Allah, hepimizi günde 5 defa huzuruna kabul ediyor. Ne isteyeceksek huzurda iken isteyelim. Yüce Allah bizim için hayırlısını elbette verir. Vermediğinde de bir hikmet vardır, demeliyiz. Bizim bilmediklerimizi elbette O bilir.

Dünyada insandan daha şerefli daha onurlu hiçbir yaratık, mal ve makam yoktur. Onun için insan kendini bilmeli. Asla küçülmemeli. Zaten adam gibi adamlar asla eğilmezler. Yaratanın vermediğini kulundan asla istemezler.

Bu tür konulara çok giriyor, çokta yazıyorum. Bazen her şeye boş vermek geliyor, içimden. “Sana ne?” diyorum kendi kendime. “Kişinin sahip olduğu Onurunu ve şerefini kaybetmesi seni ne alakadar eder?” diyorum. İçimden herkesten ve her şeyden uzaklaşmak geliyor. Peygamber Efendimiz (SAV) Cahiliye devri insanlarıyla çok uğraştı. Çok mücadele etti. Nasibi olan doğru yolu buldu. Nasipsizler de puta tapmaya devam etti. Bugünde aynı, insana menfaat deyince adeta kabuk değiştiriyor. Mal ve makam için kılıktan kılığa giriyor. Yapacak bir şey yok maalesef. Taş yuvarlanacak, kişi layığını bulacak, başka çare yok.

Doğrularıyla yaşam süren, haklının tarafında yer alan, menfaat uğruna fırıldak gibi dönmeyenlere,

Selam Saygı ve En Kalbi Dualarımla…

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Mar

Muhsin Başkan…

29Şub

Ramazan...

26Oca

DEVLET Dersi...

06Kas

Adam Gibi Adam Celal Adan…

26Ekm

Ortadoğu’da Soykırım…