Yaşam Hayatımızda Samimiyet
ERDOĞAN YİĞİT
Yaşam Hayatımızda Samimiyet, Sadakat Ve İstişarenin Önemi!
İnsan ilişkileri sağlam bir zemine oturtulmak istendiğinde güven problemi kendisini gösterir. İnsan ilişkileri eğer bir güven zemininde gerçekleşiyorsa, ilişkinin tarafları arasında karşılıklı anlayış, birbirlerini destekleme, yardımseverlik vb. kendisini gösterecektir. Ancak bu zeminden yoksunluk ise beraberinde, çıkarcılık, egoizm, ikiyüzlülük gibi ilişkileri son derece olumsuz etkileyen bir durum ortaya çıkaracaktır.
Kültür en geniş anlamda insanların tüm yaşantıları olarak tanımlanabilir. Bu durumda insanların yaşamlarında birbirlerine karşı güvenin olmasının ve olmamasını o toplumlar için sonuçları olacaktır.
Güvene dayalı bir kültürün güce dayalı bir kültür karşısında sahip olduğu en büyük avantaj, diğer insanların koşullarını ve bakış açılarını takdir edebilmesi ve buna duyduğu ihtiyaçtır Kültürün içerinde güven olmadığı durumda ise toplumda uygulanan politika, kazananı pek az, kaybedenin çok fazla olduğu bir savaşa kaçınılmaz olarak dönüşür.
Uyumlu sosyal ilişkilerin devamı için güvenin fonksiyonel bir gerekliliği olsa bile, herhangi bir sosyal sınır içerisinde güvenin sürekliliği bir problem oluşturur. Arkadaşlar bazen birbirlerine güvenmezler, vatandaşlar hükümete güvenmezler, adalet sistemi, haber medyası, yada paranın geçerliliği konusunda, arkadaşlar ve avukatlar , keşke hepsi güvenilir olsa idi. Böyle bir güvensizlik, kişiler arası ilişkilerde ve kurumlar arası karmaşık ilişkilerde kendi kendine fonksiyonel olabilir. Güvensizlik hem de, diğer bir deyişle, kurumsal korunma hareketleri, denetleyicilik, şüpheden kaynaklı aksiyonları dikte etmek vasıtası ile karmaşıklığı azaltır.
HER SORUNUN ÇÖZÜM İKSİRİ: SAMİMİYET Yeryüzünde ölüm dışında dermansız dert yoktur. Allah dert vermiş ise mutlaka ama mutlaka dermanını da vermiştir. Yaşayan her kuşun rızkı verilmiştir lakin yuvasına konulmamıştır. Bu nedenle sorun bir yerlerde duran o dermanı arayıp bulmakta, sonra da gereğini yapmaktadır. Bu noktada belirleyici olan tek şey ise sadece ve sadece bir duygu olan samimiyettir.
“Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü’ne olmuştur. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, hicreti, hicretine sebep olan şeyedir.” (Müslim, İmâre, 155; Buhârî, Bedü’l’vahy, 1)
“Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür.” (Hûd, 11/112)
Samimiyet, kulluktaki değer ölçüsü ve davranışların kıymetini belirleyen mihenk taşıdır. Samimiyet tutarlılıktır. Kişinin kendisine, çevresine, inanç ve düşünce dünyasına karşı tutarlılığıdır.
Aslında, insanın göstermiş olduğu samimiyet, dönüp dolaşıp bir gün yine kendisine gelir. Samimiyet gösteren mutlaka samimiyet ile karşılığını bulur.
Kalplerini kendi elleriyle mühürleyenlerin samimiyet beklemeye de hakkı yoktur.
Mevlana’nın dediği gibi; “Aslında farkındayım hayatımdaki sahte varlıkların, istesem bir anda temizlemesini de bilirim. Ama bunca sahteliğin, benim samimiyetime ihtiyacı var.”
VE SELAM………….