ERDOĞAN YİĞİT

İnsanoğlunun Yaradılışı Gayesi ve Dijital Dönüşümünün Önemi

ERDOĞAN YİĞİT

Harika bir yaratılışa sahip olan insanın boşuna yaratılmadığını, başıboş olmadığını, birtakım sorumlulukları ve görevleri olduğunu ise Yüce Allah şöyle beyan etmektedir. “Sizi sırf boş yere yarattığımızı ve sizin artık huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?”? (Mü’minûn 23/115). Bir diğer âyette ise; “İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?”(Kıyame 75/36). buyurulmaktadır. Dolayısıyla insan yapıp ettiklerinden sorumludur. Hatta görülen alemde, sorumluluk bilincine sahip tek yaratık insandır. Nitekim bir Âyet-i Kerime’de; “ Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir” (Ahzâb 33/72) buyurulmaktadır. Sorumluluklarımızın en önemli boyutunu Allâh’a karşı olan sorumluluklarımız oluşturmaktadır. Çünkü yaratılış gayemiz, âyetlerde de belirtildiği gibi O’na kulluk etmektir. Yine bu anlamda Yüce Allâh,“ Ben cinleri ve insanları başka değil sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyât 51/56). buyurarak insanların ve cinlerin önemli görevleri olduğunu, diğer varlıklara yüklemediği yükümlülük ve sorumluluklarının bulunduğunu ifade etmektedir. Bu bağlamda Allâh’a karşı sorumluluklarımızın yanında, kendimize ve diğer varlıklara karşı da sorumluluklarımız bulunmaktadır.
İnsanı diğer varlıklardan ayıran temel özelliklerden birisi de inanan bir varlık olmasıdır. İnsan, düşünme ve bilme yeteneği sayesinde kendi öz benliğini, çevresini ve Rabb’ini tanır. Böylece inanan bir varlık haline gelir. Onun temel görevi Allah’ı tanımak, O’na kulluk etmek, insanî ve ahlakî değerlere bağlı olarak yaşayıp sonsuz hayata hazırlanmaktır. Dolayısıyla din, insan için lüzumludur. Bununla birlikte akıllı olması da gereklidir. Zira onun akıllı olması ile hür olması doğru orantılıdır. İnsanın diğer varlıklardan farkı akıllı olmasıdır. Ayrıca canlı varlıklar arasında irade kabiliyetiyle hareket eden tek varlık da insandır. Bu özelliği ile aklını kullanarak iradeyle hareket eder, düşünüp taşınır, seçenekler arasında seçim yapar ve sonunda eyleme geçme kararını verir. Kısacası, onun akıl nimetini kullanarak gerçekleştirdiği eylem, iradeli eylemdir. İrade hürriyetine sahip olduğunu gösterir.
Özellikle dünyanın evirildiği teknoloji; dijitalleşme ve dijital dönüşümü artık yalnızca yararlanabileceğimiz bir alternatif yol değil, geleceği şekillendirecek sistemin de kilit noktası yapmaktadır.
Oluşan gereksinimlere, değişen ve gelişen ihtiyaçlara cevap verebilmemiz için dijital çağa uyum sağlamamız gerekiyor. Hedef kitlenin kullandığı teknolojileri bilemez, şirket içi yönetimleri kolaylaştıracak dijitalleşmeyi göremezsek ve gelecek stratejimizi dijitalleşmeden alakasız, bağımsız geliştirirsek dijitalleşme çağını ıskalamış oluruz
. Dijitalleşmenin hızla gelişmesiyle birlikte gelecekte dijital alanlarda birçok yenilik beklenmektedir. Bunlar arasında yapay zeka, nesnelerin interneti, blockchain teknolojisi, 5G teknolojisi, siber güvenlik ve otonom sistemler gibi alanlar önemli bir rol oynayacaktır.
Bu yeni dönem toplumsal sistemi de değiştiriyor. Aile yapısında değişim süreci şimdiden kendisini göstermeye başladı bile. On yıl öncesine kadar televizyon nedeniyle aile bireyleri arasındaki iletişimin azalmaya başladığını söylüyorduk, ama şimdi geldiğimiz noktada bilgisayar temelli iletişim araçlarıyla bu mesafenin belirgin biçimde açıldığını görüyoruz. Akşamları iş  veya okul dönüşü dinlenmek üzere aynı koltukta oturan kişiler birbirleriyle selamlaşmak yerine akıllı telefonlarının ekranlarına odaklanmakta ve yanındakileri adeta unutmaktadırlar. Bedensel olarak aile içerisinde, evde olan kişiler zihinsel ve duygusal olarak evin dışındadırlar aslında. Aynı mekânın anlık paylaşımında bile insanlar arasındaki mesafenin giderek artması yeni bir iletişim, ilişki ve de toplumsal sistemin oluşmaya başladığını gösteriyor.
Sonuç olarak; dijitalleşme sadece moda bir kelime değil, hayatımızın her alanına dokunan dönüştürücü bir olgudur. Bu, sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektiren bir yolculuktur. Dördüncü Sanayi Devrimini benimseyerek, teknolojinin insan potansiyelini artırdığı ve yaşadığımız dünyayı zenginleştirdiği bir geleceğin yolunu açabiliriz. Bu dijital yolculuğa devam ederken iş birliği ve inovasyon temel itici güçler olmalıdır. Farklı fikirlerin ve uzmanlıkların birleşimi, karmaşık küresel zorluklara çare olabilecek çözümlerin geliştirilmesine zemin hazırlayacaktır. Dijitasyon, dijitalizasyon ve dijital dönüşümde gecikenler, Endüstri   sürecinin tamamlanması sırasında alanlarında oldukça geri kalacaklardır.
Sonuç olarak, teknolojinin insan üstüne etkisi konusu oldukça kapsamlı ve çeşitli yönleri bulunmaktadır. Teknolojinin insan hayatına girmesiyle birlikte birçok avantaj sağlandığı gibi dezavantajları da görülmeye başlandı. Bu nedenle, teknolojinin kullanımı ve etkilerinin incelenmesi son derece önemlidir ve insanların teknolojiyi doğru kullanmaları için farkındalık  oluşturulması gerekmektedir. VE SELAM

Yazarın Diğer Yazıları