AV. YUSUF AKIN

Döneceğim...

AV. YUSUF AKIN

 

"İnsan, insana değdiğinde biraz daha kirlenir dünya."

Bu köye geldiğinde ilk kez görmüştüm mavi gözleriyle dolu beynini.

Puşkin'in şiirleriyle dolu belleğinde kara bir yama.
Yamalı düşünceler, yamalı bir potin üzerinde sallanmakta.

Köylüler avaz avaz bağırıyor, elleri korkuluk olmuş yamaçta.
Üstü dam, altı çamur bir toprağın arasında çocuklar eritme peynir.
Sobadaki meşe odunu tolstoy'luk taslamakta.
Anna karanine kapıya bostonuyla şamanik çizikler atmakta.
Dehşetin soykütüğüne kaydoluyor el kadar bebeler.

Kara tahta giyotin, tebeşir darağacı, hayaller fen dolabı hücresine kilitli.
Mevsim karakış, ayaz, çamurlu elleriyle Mudu'nun oğlu duvarları sıvamakta.
Sarı defter köyün kabusu, sarı defter birleşmiş milletler kadar uyumsuz.
Unutulmuş kelimelerin gece ayini.

Bütün kelimeler cezbelenmiş derviş gibi dolanmakta.
Elleri ve yüreği tahtaya kaldırılmış sorular, cevaplarla savaşmakta.
Ahşap kapı kafka kadar sessiz, nemlenmiş sıralar dalaylama kadar dilenci.

Dmo'dan sadaka olarak gelmiş kalemler, Dadaloğlu kadar cesur.
Defter niyetine tersi çevrilmiş kesekağıtları Harran Ovası.
Yazdıkça hasat yazıyı, yazıyı yazdıkça karakılçık buğdayı.
Şimdi kendinden soyut bir saksıda bir avuç buğday filizi.

Eksen de ekilsen de gobi çölü çoraklığı..

Yazarın Diğer Yazıları