Bir Kadının Günlüğü - ARMAĞAN DİREK

Bir Kadının Günlüğü


Bazı şeyler, konuşulmaz, paylaşılmaz, anlatılmaz... Hatta ve hatta, o bazı şeyler var ya hani, bırakın konuşmayı, paylaşmayı, anlatmayı kendinden başka hiç kimsenin okumadığı, o en özel deftere dahi yazamaz.

Bir kadın,kalbine ağır geleni, doğasından gelen, kendisine Allah tarafından bahşedilen gücünden midir bilinmez, yükünü kendisi taşır. Kendisine yapılan haksızlığı bir başkasına yaşatmamak için susar. O suskunluğunda, en büyük acılarını, o acının verdiği ızdırabı saklar. Hayata dair yaşadığı kırgınlıklarını, üzüntülerini ve kendisine yapılan haksızlıklara sessiz kalıp, buna dair ne varsa içine atar. İç dünyasındaki bedbahtlık yükü kendisinin taşıyamayacağı kadar ağır olsa da bunu bir ömür taşır. Çünkü kadın konuşursa can yakar, konuşmazsa da haksız görülür. Her şey üstüne üstüne gelir. Bu durumda dahi kadın yine de suskunluğunu bozmaz ve her zamanki gibi susmayı tercih eder. İki arada bir derede de kalsa seçimi hep bu yönde yapar tıpkı sabır taşıdır.

Yüce mevlam, kadın kullarına manevi dayanma gücünü, sevgi, şefkat ve merhameti kendilerine fazlasıyla bahşetmiştir. Her insanoğluna verilen özellik, özel ve güzeldir. Lakin bunun kadınlarda daha özel yapan, onların koruyuculuk içgüdüsü ile yaratılmış olması olduğunu düşünüyorum. Onlar o kadar güçlü ve fedakar yaratılmışlar ki, yavrularını ilk oluşumundan, dünyaya getirene, dünyaya getirdikten sonra da hayata hazırlayana kadar hep elleri, gözleri, tüm uzuv ve duyguları ile onları koruyup, gözlemleyip, vatana iyi bir insan olarak yetiştirmeye gayret ederler. Bu süreçte kim bilir ne fedakarlıklar yaparlar, yaparlar da işte bunu gören de var görmeyen de...  O güzel mevlam,  neden tüm annelerin ayaklarının altına güzel cennetini serer, bilir misiniz? Kadınlar, Allah'tan başka hiç kimseden beklenti ve ümidi olmayan en güzel varlıktır da ondan... Onların, yüzüne bakıp da sanmayın ki mutlular... Bunun bir de iç dünyasında ki yansıması var. İç dünya o kadar farklıdır ki bunu ne dille anlatırsın, ne yazarak, ne susarak anlatabilirsin. Atılan her kakalarında, belki de binlerce acıları var , kim bilebilir ki.. Dıştan görünen mutluluk, neşe ve kahkahanın iç dünyada izini dahi göremezsiniz. Hep de mutsuz değiller tabii ki ama bu o kadar azdır ki yüzdelik dilime vurulsa en az payı belki de bu kısımdan alır.

Kadınlarımız, “KADERİM" dediği kişinin kendisinin imtihanı olduğunu çok sonradan anlar lakin iş işten geçmiş olur. Keşke, keşke diyorum, karşısına çıkan kişiler özellikle de hayat arkadaşı olarak seçtiği kişi kendisine en başta anlattığı gibi, adam gibi adam olsaydı da, kadın da her daim mutlu, neşeli, huzurlu ve hayata hep pozitif ve umut dolu baksaydı. Erkek eşine, sevdiğine Bir gitse, kadın ona bin adımla gider. Bunu bilse ve uygulasa belki de dünyanın en mutlu çifti onlar olabilirdi. İş bunu anlayıp uygulamak da gizli... Bir insan, mutlu, huzurlu, sevgi dolu, pozitif olursa, dokunduğu her şeyi güzelleştirir. Bu hayatlarına öyle bir yansır ki, güzellikler dizi dizi sergilenir. Bu sergi karşısında bir bakan bir daha ve bir daha bu güzelliklere bakar, bakar da bakmaya doyamaz...

İşte gelin görün ki, maalesef insanlar kendilerini ilk tanıttıkları gibi güzel yönleri ile donatılmış olsa, karşısındakine güzellik yaşatır lakin zaman en acı gerçeği bir tokat gibi insanın yüzüne acımasızca vurur Yaşattıkları gibi bir kişilikte oldukları en acı şekilde öğrenilir öğretilir. Bizler bu gerçeği er ya da geç, öyle veya böyle bir şekilde öğreniriz ama illaki öğreniriz...

Kadının her yeni bir günü, güzel umutlarla başlar. Bazen umut ettiği gibi geçer, güzel, mutluluk, huzur dolu bir gün, çoğu zaman da ümit ettiğinin tam tersi biter. İşte böyle böyle koca bir gün hatta ve hatta koca bir ömür gelir geçer...

Bitti... Mutlu son ile değil, gerçekle bitti...

BEYAZ GÜVERCİN

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • Zeynep | 23 Aralık 2021 19:40

    Elinize dilinize sağlık????

YAZARIN SON 5 YAZISI
12May

Seçime Giderken

13Oca
29Ara

Yeni Yıl Temennisi

09Kas

Umulanı Beklemek...

15Haz

İffetli Olmanın Değeri