Umulanı Beklemek...
ARMAĞAN DİREK
Zaman Ne Kadar’da Çabuk Geçiyor.
Kimine Göre Hızlı Kimine Göre Yavaş...
Gelmesini iple çektiğimiz zaman dilimlerimiz var ve bir an önce gelsin dediğimiz zamanda da umutlarımız var. Bu umutlar uğruna birçok emek verip hayaller kurarız. O gün geldiğinde mutlu olacağımıza inandığımız çok özel zamanlar var. Bu mutluluğu yaşamak adına girişilen çabanın, emeğin mutluluk getirdiğini ise bazı istisnalar hariç göremeyiz. Hayalini kurduğumuz yollara ulaşmak için çıktığımız yollar ise bizleri bu umulan hayallere, yollara götürmeyebilir. Kim bilir belki de umulandan daha güzel ya da bunun tam tersi olacaktır. Herkes güzel sonuçlar almak ister çünkü emek vererek umut ederek bu yola çıkmıştır.
Hayalini dahi kuramayacağı bu büyük mutluluklar bazen yerini hüsrana bırakabilir. Hayalini kurduğumuz, o mutlu olacağımıza inandığımız muhteşem anlar akabinde ise hatırlamak bile istemeyeceğimiz acı, hüzün, keder dolu olaylar olarak hafızamıza kazınabilir. Bu yıkıma sebep ya kendimiz, ya yakınlarımız ya da candan ciğerden çok sevdiklerimiz olabilir.
Mutlu olacağımızı düşündüğümüz bir çok kutlamalar olabilir. Mesela; çok muhteşem bir mekânda davet edilen tüm sevenlerle yapılacak eğlenceli bir düğün, nikah, doğum günü, tatil planları, büyük başarıların kutlamaları, mezuniyetler, bayramlar, yeni bir yıla girmek, beklenilen kariyer yapabileceği bir işe girmek, uzakta özlenenlere kavuşmak, daha güzel eşyaların, giysilerin ve lüks bir arabanın sahibi olabilmek,....vs vs.. ama bunların hiçbiri beklediğimiz sevinci tam anlamıyla getirmez. Gerçi bu kadar katı yargılar içinde bulunmak da yanlış olur. İllaki sevinç getirir ama bu kısa süreli sevinçtir ki beraberinde şu soruyu da aklımıza getirecektir ; "Bunca zahmete girmeye değer miydi?" İşte bu soruyu kendimize sordurtur.
Eğer ki sonuçta büyük mutluluk, haz beklendiği gibi yaşanmışsa sorun yok, o zaman da yorgunluklar tatlı yorgunluklara dönüşüverir. Buna rağmen sonuç umduğumuz gibi olmasa da yaşadıklarımız yine de çabalamaya değer. Kendimiz için yaptığımız çabalar bizi mutluluğa götürecektir. İşlerin beklendiğinden kötü sonuçlara ulaşması bundan sonraki süreçte de kötü olacağı anlamına gelmez.
Beklentilerimizin olmaması bizi umutsuzluğa düşürmemeli, elimizde kalanlar ise tesellimiz olmalıdır. Belki de bize lazım olanlar elimizde kalmıştır, kim bilir, bunu bilemeyiz ki...
Beklentilerin karşılık bulmaması bizi inanılmaz acı, keder, derin umutsuzluklara götürse de hiç ummadığımız bir zamanda gözyaşlarının yanaklardan süzülüp, hıçkırıkların boğazımızda düğümlendiği o anda bir de bakmışız ki büyük bir mucizenin kapısından geçiyoruz. Çıktığımız yollar nadir de olsa umduğumuz yerlere bizleri götürür. Mutluluk, ruhsal olgunluk denilen şey hiç ummadığımız bir yerde bizleri illaki bekliyordur. "Mutluluk = Ruhsal olgunluk". Bir insan için umutsuzluk en büyük yıkımdır. Umudumuzu asla kaybetmeyelim.
Mutluluğun, huzurun, sevginin sarıp sarmaladığı güzel bir ömrünüzün olması dileğimle, sağlıkla kalın...
"EĞER BİRAZ AKLIN VARSA, MUTLULUK İÇİN İSTEDİĞİN ŞARTLARI BULAMAYINCA, BULDUĞUN ŞARTLARDA MUTLU OLMAYI BİLMELİSİN."
GABRIEL GALCIA MARQEZ