ALİ DAĞ

Bir Zamanların Huzur Kenti Malatya

ALİ DAĞ

Çocukluğumuzun güzel şehri Malatya ne hale geldi.

Bu memleketin akli selim insanları, bu memleketin Sivil Toplum Kuruluşları, cemaatleri, cemiyetleri, sözüm ona kanaat önderleri… Gençliğimiz nereye gidiyor, evlatlarımıza ne oluyor diye dert edinselerdi her gün yüreğimizi burkan, moralimizi alt üst eden, yaşam sevincimizi kursağımıza tıkayan bu elim ve menfur hadiseleri duymazdık. Yaşanan son olaylar sıradan adi vakalar değildir. Sorun 3-5 kişinin çatışması kavgası olarak okunursa sorunu ıskalarız. Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bizi insan yapan, bizi millet yapan her türlü maddi ve manevi değerlerimiz alt üst edilmiş durumda.

Herkesi memnun edelim siyasetinin bir acı sonucu... Gözünü yum siyasetinin bir sonucu... İşini yapana da yapmayana da saygım var siyasetinin bir sonucu... Memleketin cıvatası laçkalaşmış... Çözüm... Siyasetin Müdahale Edemediği Adalet, Siyasete Endekslenmeyen Liyakat... Görevini dürüstçe yapanı el üstünde taşımak, takdir etmek, kollamak ve korumak, arkasında dağ gibi durmak... 

Ekonomik açmazlarımızı manevi açmazlarımız kadar dert edinmediğimiz sürece bu haberleri almaya devam edeceğiz. Bu çatışmalarda öldürenler de ölenler de bu toplumun bağrında yetiştiler. Eğer çıkan hasatta problem varsa ürünün tohumuna, yetiştiği toprağa, iklime, şartlara bakmamız gerekiyor. Hiç bir sosyal hadisenin tek bir nedeni yoktur. Bundan dolayı Şire pazarındaki hamalından milletvekiline, belediye başkanına; okuma yazma bilmeyen teyzemizden üniversitedeki akademisyenimize, işçimizden patronumuza her birimizin bu hadiselerde benim payım nedir? diye sorması gerekiyor. Toplum olarak büyük bir sosyal ve kültürel felakete doğru tepetaklak gidiyoruz. Hepimiz sorumluyuz.

Önleyici tedbirleri en öncelikli alması gerekenler anne babalar, öğretmenler, imamlar, hısım akrabalar, komşular, cemaatler, sivil toplum kuruluşları değil midir? Sosyal kontrol mekanizmaları işlemiyor. Biz bu sosyal kontrol mekanizmalarını işletmeyip olayı polisiye tedbirlere bırakarak zaten bu sonuca hizmet ediyoruz. En büyük polis insanın vicdanıdır. Ahlaklı, vicdanlı, merhametli bireyler yetiştiremeyen bir toplumun vebalini getirip Emniyet Teşkilatına bağlamak hakkaniyetli bir tutum değildir. Şapkasını önüne koyup düşünmesi gereken sadece emniyet teşkilatı mıdır? Bütün peygamberler de hep Rabbena zalemna diye başlamışlardır dualarına. Biz nefsimize zulmettik demişlerdir. Suçu kendi nefsinde aramayan hiç bir yaklaşım çözüm üretemez. Herkes önce kendi nefsini kınamalıdır.

Son olaylar umarım herkese ders olur. Herkesin psikolojisi ekonomik koşullardan dolayı zaten bitik, millet çatacak yer arıyor. Son olaylardan sonra herkes daha tedirgin çarşıda yürürken. Efendiliğimizden ödün vermememiz gerekiyor anlık sinirle hareket edenlerin ya da kolay para kazanmak isteyenlerin sonu ya cezaevi ya mezarlık. Bu kural hiç şaşmıyor. 

Malatya da huzur operasyonları istiyoruz. Devletin gücünü gösterin artık...

Yazarın Diğer Yazıları