- Haberler
- Güncel
- Peygamber Sevdalıları: Bölge Ülkeleri Güç Birliği yaparak 'Kudüs İttifakı' Kurulmalı
Peygamber Sevdalıları: Bölge Ülkeleri Güç Birliği yaparak 'Kudüs İttifakı' Kurulmalı
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen basın açıklamasında, "Lübnan'a yapılan bu saldırı, Lübnan ile de sınırlı kalmayacaktır. Tüm bölge ülkeleri aynı tehlike altındadır." denildi.
Aksa Tufanı'nın başladığı 7 Ekim 2023'ten bu yana Kassam Tugaylarının operasyonlarına destek olmak amacıyla açıklaması düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı, siyonist işgal rejiminin barbar saldırılarını tel'in ederek İslam ülkesi yöneticilerini uyarmaya devam ediyor.
Peygamber Sevdalıları Vakfı'nın merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağında düzenlediği basın açıklaması etkinliğinde bir konuşma yapan İbrahim Yaz, İslam ümmetinin Gazze'de yapılan katliamlar karşısındaki sessizliğini Kufe halkının Hazreti Hüseyin'in şehadeti olayındaki durumuna benzetirken Endülüs'ün yok edilişini hatırlatarak Allah katında bunların hesabının verilemeyeceğine vurgu yaptı.
Gazze direnişi karşısında sözde İslam ülkelerinin sadece kınamakla yetindiğini kaydeden Yaz, "Bir avuç mücahidin barbar, katil ve vahşi siyonistlere karşı olan mücadelesini bir yıldır duyurmaya çalışıyoruz. Bir avuç Müslüman yeryüzünün en aşağılık kavmine karşı varlık mücadelesini yürütüyor. Canlı yayınlarda her gün çocuklar katlediliyor, kadınlar öldürülüyor ama dünyadan bir ses yok. Kırmızı çizgierin aşılması için daha ne yapılması gerekiyor? Her gün çocuklar katledilir, bacılarımızın feryadı arşı alayı titretirken Müslüman ülke yöneticilerinin kırmızısı ne zaman kırmızı olacak diye çok bekledik. Lakin kırmızı ne kadar kırmızı olursa olsun maalesef bunların kıpırdayacağı yok. Bunca zulüm ve vahşetler işlenirken birilerinin kınaması artık bizi doyurmuyor. İslam ülke yöneticilerinin bir araya gelip yaptıkları tiyatrolar zalimleri azdırmaktan öteye gitmiyor." dedi.
"İslam ümmeti bir Kufe sendromu yaşıyor"
Yaz, "Müslümanlar olarak boykot yapacağız, meydanlarda olacağız, hakkı haykıracağız ama artık slogan atmaktan ümmet olarak utanır hale geldik. Memlekette kıpırdama yok, sadece bir avuç yüreği yanan Müslüman meydanlarda. İnsanlık uyuyor, uyutuluyor, Gazze vahşetin içerisinde bırakılırcasına Müslümanlar seyrediyor. Hazreti Hüseyin'in şehadetiyle ilgili menkıbeleri dinlediğimizde 'nasıl olurda Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'ın torunu şehid edildiğinde o zamanki Müslümanlar sessiz kalabildi.' diyorduk. Şu an İslam ümmeti bir Kufe sendromu yaşıyor. Herkesin gönlünde Gazze, Müslümanların muzaffer olabilmesi için mücadele var, dualar ediliyor ama bu dualar fiiliyata dönüşmüyor." İfadelerini kullandı.
Endülüs katliamında Müslümanların sessiz kalışını hatırlatan Yaz, konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
"Vaktinde yine ümmetin sessizliği karşısında Endülüs İslam Medeniyeti yok edildi. Yarın da çocuklarımız 'bu Müslümanlar ölmüş müydü ki Gazze ümmetin gözü önünde katledildi, parçalandı. Hiç mi içlerinde ruh yoktu ki onlara bir yardımda bulunmadılar' diyecekler. Endülüs yok edildiği zaman canlı yayınlar yoktu, belki İslam devletleri yapılan vahşeti tam olarak algılayamıyorlardı ama bizim hiçbir mazeretimiz yok. Çünkü bizler her şeyi net bir şekilde görüyoruz, Allah'a hesap veremeyeceğiz. Ülkemiz de de diğer devletlerde de Müslümanlar doğru düzgün kitlesel bir eylem yapamadı. Adeta gündemimizden düşürüldü ve suni gündemlerin içerisinde boğulur hale geldik. İç kargaşa, ihtilaf, siyasi meseleler derken Müslümanlar tıpkı Endülüs'te olduğu gibi paramparça bir hale geldi."
"Bir avuç Müslüman, kâinata meydan okunabildiğinin dersini veriyor"
Yaz, "Müslümanların izzeti ve onuru nerede? Sadece bir Müslüman bacının başörtüsüne el uzatıldı diye Peygamber Efendimiz yahudilerin üzerine bir ordu gönderdi. Bugün Müslüman bacılarımızın iffetine el atıldı, kardeşlerimiz parça parça edildi. Daha ne zamana kadar bu ümmet böyle miskin ve zillet içerisinde yaşanacak, kınamalarla yetinecek? Vallahi hiçbir mazeret bizi ümmet olarak kurtaramayacak. Ne bizim alanları doldurmamız yeterli olacak ne de atacağımız sloganlar yeterli olacaktır." şeklinde konuştu.
Bir yıldır HAMAS mücahitlerinin ve İzzettin el-Kassam Tugaylarının yiğitliklerini göstererek tünellerde İslam ümmetinin onurunu muhafaza etmek adına her türlü bedeli verdğini ve vermeye de devam ettiğinin altını çizen Yaz, 6 gün savaşında (Arap-israil) Arap ülkelerinin 6 gün dayanamazken Yahya Sinvar ve Muhammed Dayf'ın askerleri bir yıldır kıt imkanlarla mücadele verdiğine vurgu yaptı.
"Bir avuç mühimmat ve silahlarla, yasin roketleriyle bize şunu gösteriyorlar" diyerek konuşmasını sürdüren Yaz, "Direnmek ve mücadele etmek için devlet olmaya bile gerek yoktur. Yeter ki azim, iman ve irade olsun. Bir avuç Müslüman tüm kâinata meydan okuyabilir ve bunun dersini veriyorlar. Bütün kınamalar ve sloganlar israile karşı Müslümanların gösterdiği bir kurşun kadar değerli değildir. İzzet ve onur; cihattadır, mücadelededir ve şehadettedir. Ümmet; bu ruhla dirilmeli, mücadele etmeli ve meydanlara gelirken bu ruhu kuşanarak ve alanlara inerek, İslam düşmanlarına karşı mücadelesini vermelidir ki tıpkı HAMAS, bir avuç Müslüman ve yalın ayaklı Yemenliler gibi… demek ki istenildiği an Müslümanların yapabilecekleri bir şeyler vardır. Arap ülkelerinde, Mısır'da, Ürdün'de ve diğer ülkelerde ses yok. Bizim ülkemizde bile israile giden bir şeyler var yine ciddi manada bir ses yoktur." diye belirtti.
"Gazze'de insani kriz her geçen gün derinleşmekte"
Yaz'ın konuşmasının ardından yapılan basın açıklamasını Peygamber Sevdalıları Vakfı adına İsmail Dalkılıç okudu.
Yapılan basın açıklamasında Lübnan'a yapılan saldırın, Lübnan ile de sınırlı kalmayacağını tüm bölgenin aynı tehdit altında olduğuna dikkat çeken Dalkılıç; Türkiye, İran, Irak, Ürdün, Mısır ve Lübnan bu tehlikeye karşı güç birliği yapmak zorunda olduğunu vurguladı.
Dalkılıç "Dünya tarihinde ender rastlanan zulümlere şahit olmaktayız. Kahraman ve mazlum bir millet pervasızca yok edilmek istenmektedir. Gazze'de 41 binden fazla kardeşimiz katledilmiştir. Bu katledilenlerin üçte ikisi kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. 17 binden fazla çocuk toprağın kara bağrına bırakılmıştır. Gazze, kadın ve çocuk mezarlığına dönüştürülmüştür. Gazze'de 350 bin konut yıkılmış, 2 milyon insan zorla yerinden edilmiştir. Yüzlerce cami, onlarca hastane, yüzlerce okul ve birçok kamu binası yerle bir edilmiştir. Gazzelli kardeşlerimiz çadır kentlere mecbur bırakılmıştır. Kana, gözyaşına doymayan sinyonist rejim, çadır kentlere de saldırmaktadır. Evleri, barkları yıkılan bir halkın çilesine tüm dünya seyirci kalmaktadır. İnsanlığın bittiği noktadayız. Zalimlerin zulmüne karşı 2 milyarlık İslam alemi sessiz kalmaya devam etmektedir. 8 milyarlık insanlık alemi bu zulme karşı kör, sağır ve dilsiz kalmaktadır." dedi.
Gazze'de yaşanan insani krize dikkat çeken Dalkılıç, "Gazze'de sınır kapıları işgal edilmiştir. İnsani kriz her geçen gün derinleşmektedir. Bir halk kıtlık, açlık, susuzluk, ilaçsızlık ve çaresizlik içerisinde yok edilmek istenmektedir. Gazze'deki su kaynaklarının yüzde 70'i, fırınların yüzde 75'i tahrip olmuştur. Sağlık merkezlerinin yüzde 95'i kısmen veya tamamen zarar görmüştür. Temiz su kaynaklarına ulaşmak neredeyse mümkün değildir. Açlık ve kıtlık her geçen gün derinleşmektedir. Gazze'de Hepatit, çocuk felci ve dizanteri gibi hastalıklar ürkütücü boyutlara ulaşmaktadır." İfadelerini kullandı.
"Lübnan'a yapılan bu saldır, Lübnan ile de sınırlı kalmayacaktır"
İşgal rejiminin saldırılarının Gazze ile sınırlı kalmadığını belirten Dalkılıç, " siyonist işgal rejimi, soykırım ve işgal politikalarını Gazze dışında da sürdürmektedir. Lübnan'a yönelik sistematik saldırılar, işgalin Gazze ile sınırlı kalmadığını göstermektedir. İşgal rejimi, Lübnan'a yönelik saldırılarında toplu katliamlar yapmaktadır. siyonistler, Gazze'de olduğu gibi Lübnan'da da yerleşim yerlerini bombalamaktadır. Lübnan'a yapılan bu saldırı, Lübnan ile de sınırlı kalmayacaktır. Tüm bölge ülkeleri aynı tehlike altındadır. Türkiye, İran, Irak, Ürdün, Mısır ve Lübnan bu tehlikeye karşı güç birliği yapmak zorundadır." şeklinde çağrıda bulundu.
"Birleşmiş milletler, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve birçok kurum işlevini yitirmiştir." diyen Dalkılıç, "Bu sessizlik nereye kadar sürecektir. Küfür devam eder anacak zulüm devam edemez. Bu zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalıdır. siyonist işgali durduracak somut adımlar atılmalıdır. Devletler ve sistemler insanlar gibi doğar, büyür ve ölürler. Barış ve adaleti tesis edemeyen devletler ve sistemler yok olmaya mahkumdur. Gazze direnişi ile ABD ve Avrupa ülkelerinin yenilmezlik algısı kırılmıştır. Gazze'de yaşanan soykırım, yeni bir sistemin zaruri olduğunu göstermektedir. Bir avuç kahraman mücahidin direnişi bizlere bunun müjdesini vermektedir. Filistin direnişi bölgesel gücün oluşmasına zemin hazırlamıştır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır." dedi.
"Siyonist rejimin varlığına karşı HAMAS'ın varlığı korunmalıdır"
Gazze halkının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Dalkılıç, "Gazze'de yaşanan soykırım 3. dünya savaşını aratmayacak niteliktedir. Birinci ve ikinci dünya savaşında kullanılmayan silahlar Gazze'de kullanılmaktadır. Gazze direnişi, siyonistlerin şahsında ABD ve Avrupa ülkelerine karşı yapılmaktadır. Bu direnişe askeri, lojistik, teknolojik destek verilmelidir. Siyonist rejimin varlığına karşı HAMAS'ın varlığı korunmalıdır. Gazze halkının istiklal ve istikbali gözetilmelidir. Çanakkale'de düşmana karşı savaşan Gazze halkına olan vefa borcu ödenmeli, tarihi sorumluluklar yerine getirilmelidir. Kardeş Gazze halkı ile tarihi, kültürel, vicdani ve insani gönül bağımızın olduğu unutulmamalıdır. Yaşanan zulme karşı sessiz kalınmamalıdır. Türkiye ve bölge ülkeleri güç birliği yaparak 'Kudüs İttifakı' kurulmalıdır. Ordular harekete geçirilmelidir." dedi.
Açıklamasının devamında Bakara Suresinin 193'üncü ayeti kerimesini aktaran Dalkılıç," Zulüm ve baskı tamâmen ortadan kalkıncaya ve hâkimiyet sadece Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer haksızlıklara son verirlerse, artık zâlimlerden başkasına düşmanlık yoktur."
Son olarak vicdan ve devlet liderlerine çağrıda bulunan Dalkılıç, şu maddeleri sıraladı;
-siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz.
-Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçiniz.
-Filistin devletinin tanınması ve Gazze'de soykırımın durdurulması için çaba sarf eden devletlerin ve uluslararası alanda bu yönde başlatılan tüm girişimlere destek veriyoruz.
-HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek veriniz.
-Uluslararası kararlar neticesinde, Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması, işgalcilerin Gazze'den çekilmesi, Gazze'nin yeniden imar edilmesi, insani yardımların ulaştırılmasına yönelik söz konusu kararların pratikte yerine getirilmesi için siyonist şer ittifakına karşı baskı yapılmasını talep ediyoruz.
-siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz.
-Lübnan halkına yapılan saldırı ve katliamları durduracak somut adımlar atınız."