• Haberler
  • Güncel
  • Genel Başkanı Mustafa Taşçı, Emekli Kardeşlerimizin Yanındayız

Genel Başkanı Mustafa Taşçı, Emekli Kardeşlerimizin Yanındayız

Hak-Bir Çalışan ve Emekliler Derneği Genel Başkanı Mustafa Taşçı, Yaptıkları başarılı çalışmalarıyla kendinden söz ettirmeye devam ediyor. Genel Başkan Mustafa Taşçı, Hak-Bir Çalışan ve Emekliler Derneğini kurarak, Emeklilerin derdine derman olmaya devam ediyor. Genel Başkan Mustafa Taşçı, Her zaman emekli kardeşlerimizin yanlarında olmuş ve emeklilere sahip çıkmıştır. Emeklilerin haklarını alması için çalışmalarına gece gündüz demeden devam etmektedir.

Çalışan ve Emekliler Derneği Genel Başkanı Taşçı, Emekli Kardeşlerimizin Yanındayız, Emekli kardeşlerimiz yalnız değiller. Bizler bu yola çıkarken ben demedik biz dedik. Yolumuza devam ediyoruz. Genel Başkan Mustafa Taşçı, Bizler her zaman olduğu gibi bugün de emekli kardeşlerimize sahip çıkmaya devam ediyoruz. Emekli kardeşlerimizin refaha kavuşmaları için yoğun bir çalışma içindeyiz. Allah’ın izniyle bu çalışmalarımız güzel sonuçlar alacaktır dedi.

Hak-Bir Çalışan ve Emekliler Derneği Genel Başkanı Mustafa Taşçı, Bizler dernek olarak emekli kardeşlerimiz için çalışmalarımıza devam ederken diğer taraftan İllerimizde şubelerimizi açmaya devam ediyoruz. İllerde şubelerimizi kurarken emekli kardeşlerimizin haklarının verilmesi için büyük bir çaba içerisindeyiz. Birlik içinde olursak daha başarılı olacağız ve haklarımızı almaya devam edeceğiz. Şu anda çalışmalarımız aralıksız devam ediyor.

Hak-Bir Çalışan Ve Emekliler Derneği Genel Başkanı Mustafa Taşçı, 19 Ekim 2023 Tarihinde Yapılan İlk Olağan Genel Kurul’un da Tekrar Genel Başkan Seçildi. Halen Bu Görevini Yürütmektedir.

Hak-Bir Çalışan Ve Emekliler Derneği Genel Başkanı Mustafa Taşçı’nın Özgeçmişi Şöyle:

ÖZGEÇMİŞİ     

1950 yılında Nevşehir’de doğdu. İlk-orta öğrenimini Nar kasabasında tamamladı. Nevşehir Kız İlk Öğretmen Okulundan 1968 yılında mezun oldu. Nevşehir’de 5 yıl,  Konya’da 2 yıl İlkokul öğretmenliği ve okul müdürlüğü yaptı. 1974 yılında girdiği Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümünden 1977 yılında mezun oldu.

Üniversite Öğrenciliği sırasında; Adalet Bakanlığı Cezaevleri Ahlak Öğretmenliği, Çalışma Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü ve Bayındırlık Bakanlığı İdari İşler ve Personel Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

1976 yılında Bayındırlık Bakanlığında  (ÖZ YAPI SEN) Öz-Yapı Yol İnşaat İşçileri Sendikasını kurdu. Aynı yıl Hak-İş Konfederasyonunun kuruluş çalışmalarına katıldı. 22 Ekim 1976 tarihinde kurulan Hak-İş Konfederasyonuna Genel Başkan oldu.

1980 yılında Kenan Evren’in kurduğu İhtilal hükümeti tarafından Hak İş Genel Başkanlığı yaptığı için, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İlköğretim Müfettişi olarak göreve başlatılmadı. Bundan dolayı 1980 -84 yılları arasında Samsun’da Kırtasiye mağazası ve matbaa kurarak ticaret yapmak zorunda kaldı. Aynı zamanda, Samsun İlinde günlük Halkın sesi gazetesini 4 yıl çıkardı.

1984 yılında Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler'e danışmanlık yaptı. Bir yıl sonra Samsun iline İlköğretim Müfettişliği görevine tayin edildi. 1990 yılında Şırnak Teftiş Kurulu Başkanı olarak atandı,  Şırnak ili Milli Eğitim Müdürlüğü görevini 11 ay vekâleten yürüttü.

1991 yılı Milletvekili Genel Seçimlerinde Nevşehir ilinde Milletvekili adayı oldu. Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocanın isteği üzerine temayül yoklamasına katılmayarak Mehmet Elkatmış lehine adaylıktan çekildi.

Tekrar memuriyete dönmedi. Merve Madencilik Limited Şirketini kurdu. 1994 yılında Üsküdar Belediyesine, 1995 yılında Beyoğlu, Sarıyer, Samandıra ve Sultanbeyli Belediyelerine kömür tanzim satış istasyonları kurdu. 1995 yılında adı geçen belediyeler adına 'Sibirya'dan Eve Teslim Kömür' kampanyası düzenledi.

1996 yılında İSKİ'den Podima (Arıtma tesislerinde kullanılan silis kum) Kumu üretimi için girdiği ihaleyi kazandı. 17 Ağustos 1999 Marmara depremine kadar Lüleburgaz'da "Podima Kumu" üretimi yaptı.

1999'dan 2005 yılına kadar Üsküdar'da Network Marketing işi yapan firmalara satış danışmanlığı yaptı. 2005 yılında Kültür Bakanı Atilla Koç'a danışman oldu. 2007-2012 yılları arasında Bursa Valisi Şahabettin Harput’a Kalite, Kültür ve Eğitim Danışmanlığı yaptı. 2012 yılında Bursa Valiliğinde Vali danışmanı iken yaş haddinden emekli oldu. Emekli olduktan sonra 2012-2016 yılları arasında Almanya, Bulgaristan ve Romanya'daki Türk Okullarında Eğitim Danışmanlığı yaptı.  2016 yılında yurda dönerek Başakşehir’de Hızlı Okuma Eğitimi yapan Çilek Kişisel Gelişim Okulunda Danışmanlık yaptı.  01 Aralık 2019 tarihinde Pendik’te ve Kadıköy’de Çilek Kişisel Gelişim Merkezini kurdu. 2023 yılına kadar Kadıköy, Pendik ve Kaynarca da Anlayarak hızlı Okuma ve Hafıza teknikleri eğitimi yapan kurslar açtı.

Kovit 19 Pandemi sürecinde hızlı okuma kurslarının zarar etmesi sebebi ile 04 Eylül 2023 tarihinde sahibi bulunduğu eğitim kurumlarını kapattı.  "Doğu Mahallesi Ihlamur Sokak No: 27/1 Daire: 1 Pendik/İstanbul" adresinde Hak-Bir Çalışan ve Emekliler Derneğini kurdu.  Bu Derneğin   Kurucu Genel Başkanı oldu..

19 Ekim 2023 tarihinde yapılan ilk Olağan Genel Kurul’da tekrar Genel Başkan seçildi. Halen bu görevini yürütmektedir.

BİR EMEK ÖRGÜTÜ OLARAK HAK-İŞ’İN DOĞUŞU/KURULUŞU

Hak- iş konfederasyonu 22 Ekim 1976 yılında kuruldu, kuruluş için hazırlanması gereken kurucu sendikalar rahmetli Necmettin Erbakan hocamın, Yasin Hatipoğlu‘nun genel başkanlığında kurduğu işçi komisyonlarında şekillendirildi, bir konfederasyon kurulması amacıyla çalışmalar, milli Selamet Partisi işçi komisyonlarında başlatıldı.   
Milli Selamet Partisi işçi komisyonlarımız Anadolu’da bazı işyerlerinde çeşitli iş kollarında bağımsız sendikalar kurulmasına öncülük etmiş  ve  destek vermişti. Anadolu’da kurulan sendikaların yöneticileri İşçi komisyonları ile irtibatlı olarak faaliyetlerini sürdürüyorlardı.  İşçi komisyonlarına Çorum Milletvekili Yasin Hatipoğlu başkanlık yapıyordu. Gelecekte bir  konfederasyon kurulması amacı ile Anadolu’nun birçok ilinde iş yeri sendikaları kurulmuştu.

 Bu sendikalara bazı örnekler verebiliriz Malatya’da dokuma iş Sendikası/  Gaziantep’te öz iplik iş sendikası / İskenderun’da Özdemir- iş  / Erzurum da Öz-yol iş  / Konya’da Öz-yol iş Elazığ’da Öz-süt kur /Sivas’ta ÖZ- gıda iş gibi birçok ilimizde benzer sendikalar kuruldu bu sendikalar kurulduktan sonra  yeni kurulan sendikalara kaydolan  işçiler, daha önce orada yetkili olan sendika yöneticileri tarafından baskılara maruz kaldılar,

 Son yapılan sözleşme haklarının kendilerine uygulanmaması gibi ekonomik haksızlıklara uğradılar ayrıca başka bir sendikaya geçtikleri için işveren tarafından da baskılar hatta tehditler başladı, Bakanlıklarda dahi bu tehditler devam ediyordu bu sırada işçi komisyonları ile işbirliği yaparak kurduğumuz sendikaların bir araya getirilip bir konfederasyon kurulmasına ihtiyaç olduğu aksi taktirde Anadoluda kurulan sendikalarımızın  yaşama şansı olmayacağı tatışılmaya başlandı. O sırada Bendeniz fehim adak Bey’in bakan olduğu dönemde 1976 yılında bayındırlık bakanlığında İdari İşler ve personel müdürlüğü görevini yapıyordum. , Rahmetli müsteşarımız Muammer Dolmacı ile ,bayındırlık bakanlığında Faaliyet gösteren Disk e bağlı  Baysan iş sendikasının   Bayındırlık Bakanlığından çıkarılması ve yerine milli görüş çizgisinde  bir sendikanın kurulması konusunu sürekli konuşuyorduk.  Bakan beyle aramızda bir anlaşmazlık çıkınca ben istifa ettim.  Müsteşarımız Muammer Dolmacı  benim personel müdürlüğünden istifa etmem üzerine çok üzülmüştü , ancak her şeyde bir hayır vardır düsturu gereği gerçekten çok hayırlı bir işin başlaması için o istifa bahane oldu muammer ağabey beni çağırdı seni işçi kadrosundan tekrar işe aldım şimdi Bu bakanlıkta Baysan- iş le mücadeleni başlat dedi benim (Öz yapı sen )Yapı yol ve inşaat işçileri Sendikası‘nı kurmam bu şekilde cereyan etti,

KURUCULAR KURULU

 Kuruluşta Süleyman kaplan, Recai Nurhan  Yavuz,  Abdulkadir İmamoğlu gibi dava arkadaşlarımız da bizimle beraber çalıştılar, bu sendikayı bayındırlık bakanlığında işyeri sendikası olarak kurduk. Daha sonra işçi komisyonlarıyla temasa geçtik , diğer Anadolu’da kurulmuş olan sendikaların envanterini çıkardık ve o kardeşlerimizle irtibata geçerek onları Ankara’ya çağırdık, toplantılar başlattık İskenderun‘dan Özdemir iş başkanı Abdülhakim kaplan /Konya’dan Öz-yol iş başkanı Hakkı Büyükharbut/ Elazığ’dan Öz-süt kur Sendikası başkanı Mehmet Asena Malatya’dan Dokuma iş Sendikası başkanı Muharrem Gökhan ve Naci ŞAVATA gibi arkadaşlar Ankara’da toplandık, İstanbul’dan ise Öz metal iş Sendikası genel başkanı Mehmet Emre ve Yardımcısı  Zübeyir YETİK olduğu halde Ankara’da bayındırlık bakanlığında ilk toplantımızı yaptık,

Bu toplantıda hazırladığımız  bir deklarasyon yayınladık , yayınladığımız deklarasyonda :bizler Türkiye’nin muhtelif vilayetlerinde kurulmuş olan  sendikaların genel başkanları olarak Ankara da toplandık,  ( toplanma tarihimiz 20-10-1976 ) bu toplantıda Hak- iş konfederasyonu‘nun acilen kurulması ve ilan edilmesi fikri bütün arkadaşlar tarafından benimsendi.  çünkü işyerlerinde bağımsız işyeri sendikası olarak kurduğumuz sendikaların üyeleri eski sendikalarına çaresizlikten geri dönüş yapmak istiyorlardı.  çünkü onlar çok baskılara maruz kaldılar. Ankara’da yayınladığımız deklarasyon da şu arkadaşlarımız bulunuyordu ben (Mustafa TAŞÇI) deklarasyona başkanlık yapıyordum, Mehmet Asena Öz-süt kur/ Abdülhakim Kaplan Özdemir- iş/  Muharrem Gökhan Dokuma-iş /Zübeyir YETİK Öz Metal-iş/ Hakkı BÜYKHARPUT Öz yol- iş/ Mustafa NOYAN Öz gıda-iş/ İbrahim AHİ’ de bu toplantıda bulunuyordu İbrahim Ahi o süreçte  çalışma Bakanı’na  danışmanlık yapıyordu.

20 Ekim 1976 günü yaptığımız toplantıda aldığımız kararı Recai KUTAN beye ilettik, Recai Kutan bey’e Erbakan hocamdan randevu alarak bizi görüştürmesini istedik  ancak Erbakan hocam Başbakan yardımcısı olduğu için çok yoğundu ,bu sebepten bize randevu verilemedi, 21 Ekim 1976 günü Ankara’ya gelen başka sendika başkanlarının da bulunduğu bir başka toplantı Daha yaptık. Erbakan hocamdan randevu çıkmayınca toplu halde zamanın çalışma Bakanı Rahmetli Ahmet Tevfik PAKSU’ ya gittik.  kendisine durumu arz ettik Anadolu’da kurulan sendikalardan bahsettik ve bu sendikaları birleştirerek bir konfederasyon kurma kararında olduğumuzu söyledik.  Ancak kurmak istediğimiz  konfederasyonu  Erbakan hocaya  anlatmak için randevu beklediğimizi ancak randevu alamadığımızı söyledik. Rahmetli Ahmet Tevfik PAKSU bize şu cevabı verdi:  “siz bu işi becerebilecek misiniz ?  diye sordu.  Biz de elbette neden beceremeyenim başkaları nasıl yapıyorsa bizde yaparız dedik. Biz onlardan daha çalışkan daha inançlı daha azimliyiz.  Her şeyden önce Müslüman’ız bir davamız var ve bu dava için Ankara’ya gelmişiz dedik, O zaman Ahmet Tevfik PAKSU şunu söyledi mademki kendinize güveniyorsunuz neden Erbakan hocayla  görüşmeyi bekliyorsunuz gidin kurun, sendikacılığı da Erbakan hocamı yapacak ? Dedi.

İşte Çalışma bakanlığı emrinizde ne istiyorsanız bilgi- belge/ doküman  vs. mevzuat her şey burada var.  İbrahim AHİ’ de  size danışmanlık yapsın.  Sendikacılığı çok iyi bilir.  Türk –iş’te uzun yıllar çalıştı TÜRK-İŞ Genel başkanına danışmanlık yaptı şu anda bizim kadromuzda bizimle çalışıyor onu da aranıza almışsınız ,mesele yok ,hemen gidin kuruluşunuzu yapın dedi.

Çalışma Bakanı Ahmet Tevfik PAKSU ile görüştükten sonra bizim cesaretimiz daha da artmıştı. arkadaşların bir kısmı Mehmet ASENA/ Muharrem GÖKHAN gidip Recai KUTAN  beyle  tekrar görüşmüşler,  Ancak  bu görüşmeden bizim haberimiz olmadı.  Daha sonra öğrendik bu iki kardeşimiz Erbakan hocadan  habersiz kurduğumuz için bize kızar biz mutlaka hocamla görüşelim öyle kuralım diyorlardı.21 Ekim 1976 günü  Kuruluş dosyasını hazırladık O günlerde Konya’da Öz  yol- iş Sendikasına karşı  Türk-iş’e bağlı yol iş-sendikası  grev başlatmıştı.  Öz yol-iş  üyelerine baskı yapılıyordu.  Biz de Yasin Hatipoğlu ile birlikte 21 ekim 1976  tarihinde Öz yol iş sendikasına destek için Konya’ya gittik. Konya’da bulunduğumuz sırada Zübeyir YETİK ten  Konfederasyon kuruluşu için hazırladığımız dosyayı (Hak- iş konfederasyonu  kuruluş dosyasını) içişleri Bakanlığı’na teslim ettiğini öğrendik. Doğrusu biz Konya da iken bunu niye yaptığına hiç anlam veremedik. , Zübeyir Bey’in bildiği ve bizim bilmediğimiz bir şey varmış bunu sonradan öğrendik. Erbakan hocam kurulacak konfederasyona Yasin HATİPOĞLU’nu genel başkan yapmak istiyormuş.  yani bu konfederasyonu Yasin bey Kursun   ve Konfederasyonun Genel Başkanı olsun istiyormuş, Bu bilgiden bizim haberimiz kuruluştan sonra oldu.

 Ankara’ya döndüğümüzde aynı gün konfederasyonun kurulduğunu öğrendik. Bu gelişme üzerine  biz de madem-ki dosyayı verdiniz o zaman basına haber verelim yarın bir basın toplantısı yapalım dedik.  22 Ekim 1976 günü bir basın toplantısı yaparak konfederasyonun kuruluşunu kamuoyuna duyurmak istiyorduk. O akşam basın toplantısı yapacağımız salonu bulmak için birçok kuruluşla görüşme yaptık. o sıra rahmetli zeki Sayın vakıflar bankası genel müdür yardımcısı idi kendisini aradım biz yarın konfederasyonun kuruluşunu ilan edeceğiz bunun için bir yer aradığımızı, Vakıflar bankası genel Müdürlüğü’nün konferans salonunda konfederasyonun kuruluşunu ilan etmek istediğimizi  , bildirdik. Zeki  SAYIN Bey neden olmasın buyurun gelin ben talimat veriyorum bizim salonu kullanın dedi. Zeki Bey  Hak İş in Erbakan hocamdan izinsiz kurulduğunu  biliyordu.  Çünkü konfederasyonun ve benim kendi sendikamın kuruluşu sırasında zeki beyle sürekli istişare ediyorduk.  Zeki bey ben Gazide öğrenci iken velimdi. Zeki beyle yakın bir dostluğumuz vardı.  Devlet Sanayi işçi yatırım bankası genel müdürü iken sık sık yanına giderdik.  Biz de o tarihlerde gazi Üniversitesi eğitim fakültesi pedagoji akşam bölümünde okuyorduk.  Hem  çalışıyor hem de okuyorduk.

 KURULUŞ TARİHİ HİKÂYESİ

 22 Ekim 1976 tarihinde vakıflar bankası konferans salonunda Hak- iş Türkiye Hak işçi Sendikaları konfederasyonu kurulmuştur.  kuruluşumuz vatana millete işçi camiasına hayırlı uğurlu olsun  temennisiyle başladı.  Kuruluşun  ilk basın açıklamasını ben yaptım.  yönetimde genel Sekreter olarak görev alan Zübeyir YETİK ‘e gazetecilerin sorularını cevaplamak üzere sözü bıraktım çünkü  ben 27 yaşında bir delikanlı olarak gazetecilerin sorularıyla baş etmenin   kolay olmayacağını biliyordum. Zübeyir bey kendisi de gazeteciydi ve gazetecileri tanıyordu gazetecilerin ayak oyunlarına ve şaşırtıcı sorularına karşı ustaca cevaplar verebilirdi. Bundan dolayı gazetecilerle Zübeyir YETİK beyi muhatap ettim ve basın toplantımız istediğimiz  şekilde bitmişti. Basın toplantısında sorulan en önemli sorulardan birisi şu idi; TÜRK-İŞ Türkiye işçi sendikaları Konfederasyonu  / DİSK Devrimci işçi sendikaları Konfederasyonu,  /MİSK milliyetçi işçi Sendikaları konfederasyonu gibi üç tane konfederasyon varken siz şimdi ne diye çıktınız amacınız ne ,ne yapmak istiyorsunuz, bunlardan farkınız ne gibi sorularla muhatap olmuştuk.  Bu soruya ben cevap verdim. Türk-iş  renksiz liberal bir konfederasyondur.  yani bir  ideolojisi yoktur. Her görüşten sendika türk iş  içinde mevcuttur.  Disk solcu /İslami her türlü hassasiyete karşı çıkan bir anlayışı var. işçilerimizi sol fraksiyonlara alet ederek,  eylemler yapan, milletimizin karakterine özüne örf ve adetlerine uymayan, her türlü ahlak dışı Ve sol ideolojilerin  isteklerini yerine getiren bir işçi kuruluşu olduğunu, Milliyetçi işçi Sendikaları Konfederasyonunun da  kavmiyetçi olduğunu söyledim. Hak İş Konfederasyonu Ülkedeki  buhranlara karşı tedbir alabilecek ve  çatışmaların  tarafı olmayacaktır.1970’li yıllarda sokakta gençler birbirini vuruyor- sol sağ çatışması bütün şiddeti ile devam ediyor  Şehirlerimizde mezhep kavgaları- Alevi-Sünni çatışmaları oluyor ,bu olaylar   işyerlerine de sirayet ediyor, Olaylar karşısında tedbir almak mümkün olamıyordu, O günlerde devletin polis Teşkilatı dahi ikiye ayrılmıştı Pol Der solcu polislerin dahil olduğu bir dernek, Pol Bir ise Milliyetçi polislerin dahil olduğu başka bir dernekti. öğretmen teşkilatları da ikiye bölünmüştü, TÖS vardı Türkiye Öğretmenler Sendikası öğretmenlerin büyük bir kısmının dahil olduğu  sendika idi. Onun karşısında Milliyetçi Öğretmenler Sendikası  vardı. Ayrıca yine sağ kanatta İslamcı kesimi temsil eden Mefkureci Öğretmenler Sendikası vardı Mefkureci Öğretmenler Sendiksının Genel Başkanı  Nevşehir İmam Hatip Lisesi Müdürü rahmetli  Zeki Soyak dı.  Meslek teşkilatları ideolojik yapılara ayrılmış durumdaydı.

İşçi kesiminde ise solcu bakış açısına mensup işçiler Disk etrafında toplanıyor veya Disk yetki aldığı yerlerde insanları ideolojisine alet ediyordu. Türk- iş liberal bir görünüm içindeydi ancak Türk –iş’in içerisinde de sol görüşlü  sendikalar olduğu gibi sağ bakış açısına mensup sendikalar da vardı.  sendikalara bağlı işçilerin düşünceleri bütün konfederasyonlar da birbirine çok benziyordu.  Fakat Hak- iş bütün bu keşmekeşlik  içerisinde devam eden iş hayatına yeni bir düzen vermek yeni bir bakış açısı getirmek ve yeni bir anlayışla bu işçilere eğitim ve iş yerinde düzen /İş yerinde disiplin/ iş yerinde demokrasi /işverenle daha iyi geçinme/ iş yerini tahrip etmeden işverenden  işçinin hakkını azami  ölçüde alabilmek anlayışına sahip düşüncedeki insanların oluşturduğu bir işçi hareketi idi.

İŞVEREN GÖZÜYLE HAK-İŞ SENDİKASI

Şöyle bir örnek verecek olursak mesela Sabri Ülker: Sabri abiyi ben çok severim Sabri Ülker iyi bir işadamıydı.  Bize her zaman şunu söylerdi:  Siz bu düzenin sendikacısı değilsiniz,  çünkü bu düzenin sendikacıları üçkâğıtçı.  Gelip bizim elimizi öpüyorlar, ne dersek onu kabul ediyorlar,  bunun karşılığında biz de onlara bir şeyler veriyoruz. İcabında bindikleri arabaları  biz  alıyorduk.  Daha başka isteklerini gerçekleştiriyorduk.  Ancak  Hak- iş karşımıza çıktıktan sonra maalesef sözleşmeler çok uzun sürüyordu. Anlaşamıyorduk. sıkıntılar yaşamaya başladık.  Hak- iş istediğini almadan sözleşme masasından kalmıyordu.  Bir de işin içine duygusallık giriyordu.  Hak-iş daha çok hak almalı ki ,diğer sendikalardaki işçiler  de Hak-iş e geçsin.Bu fikri de destekliyordu.

Hak -işin beklentileri çok daha farklıydı, çünkü Sabri Bey Müslüman bir işadamıydı Ankara Ülker fabrikasını bizim almamızı istiyordu. öz gıda- iş Sendikasına parasal destek de veriyordu.  Hak-iş konfederasyon olarak biz kendisinden bir şey almadık.  Ancak DİSK’in gitmesi için her türlü fedakârlığı yapmaya hazırdı.  fakat daha sonraları  Sabri ağabey Disk’i gönderdik manen huzurluyum ancak anlaşma konusunda Hak- iş’i bir türlü ikna edemiyoruz daima daha fazla almak için mücadele ediyorsunuz kendinizden çok işçiyi düşünüyorsunuz derdi.
sendikalarımız iş yeri Sendikası olarak kurulmuş olduğundan hiçbir iş kolunda ciddi bir ağırlığımız yoktu.  21 tane sendika ile kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz Hak-iş, bizim dönemimizde 40.000 üyeye sahipti.  Orman iş Sendikasının 80.000 üyesi vardı orman bakanlığı milli Selamet Partisinde olduğu için bu sendika Hak İş e  geçmek istedi görüşmeleri başlattık anlaşmayı tamamladık, ancak o günlerde hükümet yıkıldı.  Orman bakanlığı milli Selamet partisinden alındı orman iş Sendikası gelmekten vazgeçti, Ak Parti hükümetleri gibi istikrarlı bir hükümet hiçbir zaman olmuyordu.  milli cephe hükümetlerinin ömrü 1-1.5  seneyi geçmiyordu maalesef, 1977 yılında Ecevit hükümeti kuruldu bugüne kadar Erbakan hoca hükümette  olduğu için  bakanlıklarımızdan destek görüyorduk. O zamana kadar  Hak- iş etkin bir konumdaydı.  Sayı olarak çok yüksek bir sayımız yoktu ancak etkinliğimiz çok fazlaydı. sürekli eylem halindeydik.  Eylemsiz günümüz olmuyordu. İskenderun demir çelik Fabrikasında  /Karabük’te,  Ereğli demir Çelik te çok etkindik. Öz yol İş  Sendikası olarak Erzurum da  ve Konya’da  çoğunluğu almıştık.  Özyapı sen sendikamız Sivas dördüncü demir çelik ve Divriği Palet tesislerinde yetkili  idi. Sadece Divriği Pelet tesislerinde çalışan işçilerden aidat  alıyorduk. Konfederasyon olarak beslendiğimiz hiçbir başka kaynak yoktu. Sendikalarımız kendi yağı ile kavruluyor. Konfederasyona aidat ödemiyorlardı    işçilerimizin büyük bir kısmı  yetkili sendika olmadığımız için aidat ödemiyordu.  o zaman aidatlar işveren tarafından kesilmiyordu ilk defa Dördüncü demir çeliğe bağlı Divriği palet tesislerinde işvereni ikna ettik ve bordro üzerinden aidatların kesilmesini sağladık, çok sıkıntılı günler yaşadık. binamız yoktu, kiralık binalarda oturuyorduk. Bir konfederasyonun oturabileceği çapta ki binanın kiraları çok ağırdı ayrıca sürekli değişik iş kollarında yeni sendikalar kuruyorduk bu sendikalar belli bir konuma gelinceye kadar Konfederasyon binamızda ikamet gösteriyorlardı daha sonra sendika güçlenince başka müstakil bir binaya çıkıyorlardı, bütün iş kollarında sendika Kuramadık çünkü o günkü potansiyel ve maddi imkân buna müsait değildi ayrıca diğer sendikalardan ayrılmak için mutlaka noterden ihbarname çekmek gerekiyordu Noter masrafları nı bulamadığımız için  işçilerin Hak İş e katılması zorlaşıyordu.    üyelikten çekilme ihbarında bulunuyor, Buda bizim için çok pahalıya mal oluyor noterden istifa etme için işçilere noter parası bulmakta sıkıntı çekiyordum ondan dolayı büyümemiz zor oluyordu her şeyden daha önemlisi istikrarlı bir hükümet ak Parti hükümetleri gibi 20 senenin üzerindeki bir zaman aynı kadro ve aynı anlayışla bizi destekleyen bir hükümet olsaydı inanıyorum ki biz o hızla en kısa zamanda 500.000’leri bulurduk.

HAK-İŞ’İN TÜRKİYE ÇALIŞMA HAYATINA KATKISI

Altıncı çalışma meclisine ilk kez Hak- iş  de katılıyordu ondan önceki çalışma meclislerinde Hak-iş ve Disk Çağrılmıyordu sadece Türk-iş çağrılıyordu. Hükümet Türk- iş’i tanıyor diğer konfederasyonları muhatap almıyordu. Rahmetli Şevket kazan döneminde yapılan altıncı çalışma Meclisi’ne  ilk kez Hak-iş ve Disk çağırıldı Türk-iş, Hak- iş ve Disk çağrıldığı için 6. çalışma meclisine  katılmadı. Altıncı çalışma Meclisi tebliğini Disk’le birlikte imzaladık. 6.Çalışma Meclisine Disk i temsilen  toplantıya genel başkan yardımcısı Rıdvan BUDAK dı. vardı gerçekten bizim hazırladığımız, tamamen milli görüş açısında, milli görüş anlayışındaki Çalışma Meclisi sonunda hazırladığımız tebliği disk  de imzaladı. İlk kez disk ile aynı noktada birleşiyorduk. 1977 yılında taksim’de çıkan olaylarda 1 Mayıs’ta Disk Genel başkanı Kemal Türkler’i vurdular, Ben o zaman Hak -iş konfederasyonu Genel başkanıydım o olaydan sonra içişleri Bakanı Korkut Özal  arabamıza, konfederasyona ve evimize polis koydu.  polis olmadan hiçbir yere gidemiyorduk aslında biz istemiyorduk Çünkü polis adres gösteriyordu sanki arabamızın önünde eskortlarla  işyerlerine gidiyorduk.   bu çok doğru bir şey değildi. ancak yapacak bir şey yoktu devlet böyle istiyordu.

Rahmetli Necmettin Erbakan hocam sık sık bizi toplar sendikacılıkla ilgili konuşurdu. Daima işçinin   hakkını alın teri kurumadan verin düsturuna çok bağlıydı. O konuda  iş adamlarına saatlerce anlatırdı.  Bize de işçinin hakkını mümkün olduğu kadar işverene zarar vermeden almaya çalışın derdi. Sizin göreviniz işverenle işçi arasında adil düzeni sağlamaktır.   Adil düzen kendisi için değil başkası için yaşayan insanların düzenidir.  Derdi.  Bu anlayış içerisinde çalışıyorduk.  toplantılarımızda konferanslarımız da kongrelerimizde daima adil düzeni ve Erbakan hocayı anlatıyorduk, esasen sendikacılıktan da çok anlamıyorduk benim mesleğim öğretmenlik Gazi eğitim pedagoji bölümünde son sınıfta okurken HAK- İş Konfederasyonu’nu kurmuştuk., Gece okuyorduk gündüz ise çeşitli bakanlıklarda görev yapıyordum. Daha önce de söylediğim gibi Bayındırlık da çalışırken Öz yapı- sen  Sendikası‘nı kurup Bu sendika vasıtasıyla Hak İş in  kuruluşuna katıldık. Bundan dolayı sendikacılık  konusunda hiçbir birikimimiz bilgimiz tecrübemiz yoktu, İçimizde sendikacılığı bilen bir tek adam vardı oda Rahmetli İbrahim AHİ idi, diğer sendika başkanlarımızın tamamı muhtelif mesleklerde sendikacılıktan hiç anlamayan arkadaşlardı.  Bundan dolayı tecrübeli sendikacılarımız yoktu. buna rağmen çok aktif ve çok delice işler yapıyorduk.  Mesela Türk- iş’in yurtdışındaki işçilerle ilgili kurultayında bizi konuşturmadıkları için , biz de söz almadan bulunduğumuz yerden konuşmaya başladık başbakan Demirel  oradaydı hükümet Erkan’ı oradaydı bütün kameralar bize yöneldi ve protesto ettiğimiz kurultayı terk ederek ayrıldık. Kurultayı yöneten Nazlı ILICAK’tı, kendisinden kaç defa söz istedik Tebliğ verdik ama bize söz vermedi.  biz de protesto etmek zorunda kaldık, ertesi gün bütün gazetelerde tek bir manşet vardı Hak- iş Türk İş’in  işçi kurultayını protesto etti  yazmışlardı. Bu tür fırsatları iyi kullanıyorduk.

Bizi genellikle meşgul eden İskenderun Demir çelik Fabrikasındaki  olaylardı, Ankara Ülker /Karabük demir Çelik ve öz gıda iş Sendikasının diğer işyerlerindeki hadiseleri ,mesela o zaman Osman Nuri vardı şekerci. Ankara’da Öz Gıda İş Sendikası Şekerci Osman Nuri nin  iş yerine girmiş diskle çatışma başlamıştı.  Osman Nuri bir gün beni aradı.  Osman Nuri’nin oğlu yeni Kore’den gelmiş o üç boyutlu resimlerden getirmiş, o resimler  yeni çıkmıştı, Üç boyutlu Atatürk resimleri masasında duruyordu.  Ancak masasının diğer bir  tarafında  yüzlük desteler halinde paralar vardı. o zamanın en büyük parası 100 tl idi.  Bu yüzük destelerden beş adet  koymuş masasına para destelerinin üzerinde de simit vesson tabanca vardı.paraları ve silahı göstererek   bana şunu söyledi : “benim iş yerime girmişsiniz ve iş yerinde iş düzeni bozulmuş. her gün kavga oluyor bir an önce bu kavgaları bitirin ne yapacaksanız yapın ya teslim alın ya da çıkın eğer en kısa zamanda benim iş yerimde üretim normale dönmezse , bak bu paraları üstündeki Simit Wesson tabancayla birlikte  kiralık  bir katile vereceğim  ve seni vur duracağım. dedi. Tabi güldüm ve Osman Nuri’nin iş yerinde bizim sendikamızın olduğundan haberim bile yoktu.  hallederiz canını sıkma dedim  hemen döndüm Öz  gıda iş-i aradım Öz  gıda iş Sendikası buraya girmiş yetki mücadelesi ile uğraşıyor ,tabi her gün de iş düzenini bozan  çatışmalar oluyor, Öz Gıda İş sendikasına dedim ki gidin Osman Nuri’ ye size para verecek silah verecek bu adamların işini bir an önce halledin ve orada sükuneti sağlayın,, İş düzenini sağlayın bir an önce başlayın bu işi uzatmayın yapamayacaksanız bizim Yenimahalle‘de güçlü bir ekibimiz vardı bu ekibi çağırayım bu işi hallettireyim dedim.  Öz gıda- iş bu işi kısa sırada çözdü.  ,İskenderun demir çelik de yetki mücadelesi için uğraşıyorduk bizim 10.000 civarında üyemiz vardı, demir Çelik’in toplam işçi sayısı  18 bin kadardı. Her iki sendikada üye olan işçiler vardı bundan dolayı yetki konusu halledilemedi çalışma bölge müdürlüğü irade beyanı yapılmasına karar verdi irade beyanı yapılacağı gün ,biz İskenderun demir çelik fabrikasında idik, o gece sendika binası saat 3:00’e kadar açıktı ve yanıyordu müessese müdürü Hakkı yaraş bütün herkes yattığı halde Çelik iş Sendikasının binası neden yanıyor ne yapıyor bu adamlar bu saatte diye merak etti ve yardımcılarından Abdullah Kocaman‘ı gönderdi Abdullah Kocaman da Çelik iş Sendikasının balkonuna çıkarak içeride ne konuşulduğunu dinleyerek konuşulanları gelip bize anlattı.  biz Müessese müdürü ile birlikte idare binasın‘da oturuyorduk.  hakkı Yaraş  Abdullah Kocaman a on koruma al binanın etrafını sar ben geliyorum dedi.  Sendikacıların  bulunduğu daireye kapıyı çalmadan , kapıyı tekmeleyerek içeri giriyor, hakkı yarası karşısında gören sendikacılar neye uğradıklarını bilemiyorlar ve hepsi ayağa kalkıp hazır ola geçiyor hakkı yaraş  kiminle konuştuğunu bildiği için Abdullah Kocaman gelip anlatmıştı çünkü ,”demek benim arabamı tarayacaksınız. Demek  Çaycıyı satın alıp beni zehirleyeceksiniz,  gibi kurmakta oldukları kumpasların hepsini bildiği için tek tek anlatıyor ve onu diyen kişiye de bir yumruk vuruyor ve o kişi yere yatıyor daha kalkmıyor, çünkü Hakkı YARAŞ milli boksördu sonuçta bunların tamamını  bir yere hapsetti. Demir Çelik Fabrikasının Hapishanesi vardı.  nezarethane demek daha doğru olabilir. Hakkı Yaraş  oraya bu insanları atıp  on gün çıkarmıyor ve on gün işe gelmedikleri için iş akitlerinin feshediyor, öylece işten çıkarıyordu bunları tabi profesyonel sendikacılara bunu yapamıyordu ama Onlara da çok değişik yollarla bir şeyler yapıyordu Hakkı YARAŞ İskenderun demir çelik de çok müthiş bir otoriteydi herkes ondan korkardı irade beyanını kaybettik, yine yetkiyi Çelik iş Sendikası aldı ve biz bir haftalık çalışmamız sonucunda netice alamayınca  üzgün  bir şekilde Ankara’ya döndük.

Divriği demir çelik pelet  fabrikası ydı. O tesisi  biz kurduk.  Divriği de ayrıca  Cürek adında  başka işletmelerde vardı. Orası bizden önce kurulmuştu  3000’den fazla işçi çalışıyordu.  Cürekteki demir çelik işletmelerine alevi olmayan işçiler alınmamıştı. biz de divpelet fabrikasına alevi işçi almadık. 1400 işçinin tamamını ehli sünnete uygun işçiler  aldık. bundan dolayı Divriği ile Kangal  ilçesi arasında birkaç kez  arabalarımız tarandı.  Bir kere o yoldan Sivas a gelirken Süreyya şeker müessese müdürü öndeydi bizde onun arkasında iki arabayla Sivasa doğru seyahat halinde idik.  Arabalarımız tarandı Süreyya Bey’in dizlerine kurşun isabet etti ve rahmetli Süreyya Şeker bey uzun süre hastanede yattı.  Dizleri iyileşmedi her iki dizini de  kestiler  ölünceye kadar yürüyen sandalye üzerinde yaşadı ve genç yaşta rahmetli oldu.

Hak- iş konfederasyonu kurduktan sonra Erbakan hocam Yasin Hatipoğlu’nu genel başkan yapmak için bize hayli ısrar etti çünkü Yasin Bey milletvekiliydi dokunulmazlığı vardı o her zaman her yerde daha etkin olur ona kimse bir şey yapamaz derdi. Yasin Beyi genel başkan yapmamızı isterdi, bu konuda çok ısrar etti , Erbakan Hocanın emrini   yerine getirmek için Yasin Hatipoğlu’nu 1977 yılında yaptığımız genel kurulda Hak- iş’e genel başkan yaptık, Ancak Yasin bey konfederasyona partideki işleri sebebiyle çok fazla gelemedi Yasin bey döneminde de  konfederasyonu ben yönettim.  O zamanki  pozisyonum genel sekreterdi genel başkanın işlerini de ben yapıyordum yine genel başkan gibi çalışıyordum altı ay sonra Yasin bey faydalı olamıyorum diyerek, Erbakan hocama istifasını sunmuştu  Hocam bizi çağırdı dedi ki, “Yasin bey istifa etti siz bir kadro oluşturun Recai beyle görüşün genel kurul yapın senin genel başkanlığında çalışmalarınızı sürdürün dedi ve 1977 yılında tekrar genel kurul yaptık arkadaşlar beni yeniden genel başkan seçtiler 1979 yılının son aylarına kadar bu görevi sürdürdüm.

İstanbul’da Öz metal iş Sendikası vardı  İlk genel başkanı Zübeyir Yetik  idi. Fakat o sendikanın  kuruluş döneminde İstanbul’da değil Ankara’da oturuyordu milli gazetede ve yeni devirde yazıyordu.   Daha sonra  Zübeyir YETİK Genel Başkanlığı bıraktıktan sonra   konfederasyona gelmedi. Öz metal- iş Sendikasının İstanbul’da yetkili olduğu tek yer Ahmet uğurlu‘nun sahip olduğu Uğurgül fabrikasıydı 700’e yakın işçi çalışıyordu Uğurgül fabrikası sahibi Ahmet Uğurlun’un oğlu Hasan basri uğurlu daha sonra kanal altıyı kurdu Ahmet beyle iyi bir dostluğumuz vardı İstanbul’a geldiğimde mutlaka kendisine uğrar Hak- iş Başkanlığından ayrıldıktan sonra da Konya’da Ahmet Uğurlu’nun dayanıklı Tüketim mallarını televizyon /televizyon tüpü ftings  malzemesi neki dikiş makinaları ve diğer ürünlerini sattım Ahmet bey iyi bir dostu rahmetli oldu.

TARİHİGELİŞİMİ


Hak-İş, 22 Ekim 1976 tarihinde Ankara'da kurulmuştur. 1977-1980 yılları arasında kurulu bulunan 8 konfederasyon içerisinde en genci ve yenisi olarak teşkilatlanma çalışmalarını sürdüren Hak-İş, daha henüz mücadelesinin başındayken 12 Eylül engeliyle karşılaştı. Milli Güvenlik Konseyinin 8 nolu kararıyla faaliyeti durdurulan Hak-iş'in Yöneticileri yaptıkları girişimleri sonucu Şubat 1981'de yeniden faaliyete geçmeyi başardılar.

1984 yılına kadar sendikal faaliyetlerin yasaklı olduğu dönemlerde ise Hak-İş'e bağlı sendikalar zor şartlara rağmen üye kayıt faaliyetlerini sürdürdüler. 7 Mayıs 1983 tarihli Sendikalar ve T.İ.S Grev ve Lokavt yasalarının yürürlüğe girmesinden sonra Hak-İş Konfederasyonu sendikalarını hızla yeni yasalara uyarlayarak yeni sendikal döneme hazırlanmıştır.

Hak-İş'in esas kimliği ve mücadelesi bu tarihten sonra daha belirgin bir şekilde görülmeye başladı. Hak-İş'in diğer sendikalar ve tüm demokratik kitle kuruluşları ve meslek örgütleri ile dayanışma faaliyetleri, birlikte mücadele çağrıları, ortak eylem kararları, kamuoyu oluşturmaya yönelik kampanyaları, sendikaların başarılı sözleşmeleri, kararlı grevleri ve etkin eylemleri yoğun eğitim faaliyetleri Hak-İş'in iz bırakan çalışmalarından olagelmiştir. Hak-İş'in gerçek sendikal işlevi, etkinliği, kamuoyuna açılımı, üye sayısındaki olağanüstü, artış trendi ve başarıları daha çok bu tarihten sonra gerçekleştirilmiştir.

Bir başka ifade ile Hak-İş'in tarihçesinin 3 ayrı aşamadan geçtiğini söyleyebiliriz. Yukarıda belirtilen gelişmeler ve siyasi ve sosyal olaylardan kaynaklı olarak ilk dört yılı (1976-1980) kuruluş, sonraki dört yılı (1980-1984) yasaklı dönem ve kaybolmuş yıllar ve 1984'ten günümüze kadar olan dönemi de Hak-İş'in açılma, gelişme ve etkin faaliyet yılları olarak tanımlayabiliriz.

Konfederasyon organları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Başkanlar Kurulu'ndan oluşmaktadır. Ayrıca, Konfederasyon bünyesinde Araştırma-İstatistik, Endüstri İlişkiler, Projeler Koordinasyon, Basın-Yayın, Eğitim, Projeler Koordinasyon, Dış İlişkiler, Emekliler, yurtdışındaki vatandaşlar, sosyal Güvenlik ve Hukuk Departmanları ile Yöneticilere bağlı olarak faaliyet gösteren eğitim ve örgütlenme birimleri ve uzmanları bulunmaktadır.

Ayrıca Aktif olarak katılımcı anlayışla çalışmalar yürüten Kadın Komitesi ve Gençlik Komitesi bulunmaktadır.

HAK-İŞ VE ENDÜSTRİYEL İLİŞKİLER


Hak-İş'in Türk çalışma hayatında gerekli desteği bulması ve istikrarlı bir gelişme içinde bulunmasının nedeni gayesinde de açıkça belirtildiği gibi insana değer veren ve onu merkez alan bir yaklaşım içerisinde olması ve sıkı sıkıya bağlı olduğu ilkeleri ve prensipleri çerçevesinde çalışma hayatına getirdiği yeni öneriler ve yaklaşımlardır.

Hak-İş, çerçevesini yerellik, millilik, manevi değerler, hukuk, adalet gibi temel değerlerin içeriğine vurgu yaparak kuruldu. Daha sonraki 20 yıl boyunca Hak-İş'i tanımlayan bütün yazılı ve sözlü açıklamalar, konfederasyonun misyonunu bu kavramsal çerçeve içinde tanımlamışlardır. Bu yanıyla Hak-İş daima özgürlüklerin altını çizmiştir.

Hak-İş, 'uzlaşma', 'çıkar paralelliği', sivil toplum örgütlerinin birlikte ortak girişim grupları kurması' gereği, demokrasinin sivil inisiyatiflerin artmasıyla güçleneceğine olan inancını bütün zeminlerde ve kendi platformlarında dile getirmiştir.

Hak-İş'in endüstriyel ilişkiler içinde durduğu yer, daha çok pratikle faaliyetlerinde ve alternatif sosyal politikalar üretme girişimleriyle kendini göstermiştir. Toptan red ve toptan kabullere dayalı önyargılar yerine tartışmaya açık, farklı söylemlerin kullanılmasını zenginlik kabul etmiş, ideolojik kavramların fetişizmine yakalanmayan yanıyla, Türkiye'yi ve Dünyayı tartışmanın yanında kendi sendikal anlayışını da tartışmayı başarmaktadır.

Son yıllarda küreselleşmenin etkisiyle tüm dünyada büyük bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bu süreç, endüstri ilişkiler sistemini ve sendikal hareketi de etkisi haline almıştır. Sendikalar açısından bu süreçte eski ezber ve alışkanlıklardan kurtulup, değişime ve gelişime ayak uydurmak, tenkit etmek yerine teklif üretmek, klasik anlayış yerine yenilikçi fikirler oluşturmak, sendikal mücadeleye yeni boyutlar ve ufuklar kazandırmak temel hale gelmiştir.

HAK-İŞ ve üye sendikaları bu süreci çok iyi okumuş, kendini sorgulamış, yeni perspektifler geliştirmiş, yol haritasını buna göre hazırlamış ve uygulamaya koymuştur.

HAK-İŞ son dönemde sendikal mücadelesiyle birlikte ülkemiz çalışma hayatının bugünkü ve gelecekteki sorunlarına ve ihtiyaçlarına cevap verebilecek özgün ve örnek proje çalışmalarına imza atarak birçok ilki gerçekleştirmiştir.

HAK-İŞ, iş kanunun etkin uygulanmasından iş konseylerinin oluşturulmasında, çalışan kadınlarımız için kreş uygulamasından afet stratejilerine, ray teknolojisinden kent konseylerine, mesleki eğitimden çalışan çocuklara kadar her alanda ülkemizin ve örgütlü olduğu sektörlerin sorunlarına yönelik çözümler üretmiştir.

Yapılan faaliyetler sonucunda Mesleki Eğitim ve Kariyer Danışma Merkezinin oluşturulmasıyla, konfederal düzeyde ikili sosyal diyalogun imzalanan anlaşma ile teoriden pratiğe geçmesinin sağlanmasıyla, gelecekte yapılacak yasal düzenlemelere ışık tutacak bir işyeri konseyi modelinin oluşturulup uygulamaya konmasıyla, çalışma hayatındaki kadınların en önemli sorunu olan çocuk bakım hizmetleri konusunda kreş kurulmasıyla, afet stratejisi, ray teknolojisi konularında yenilikçi mesleki eğitim modüllerinin ve eğitim setlerinin hazırlanmasıyla vizyon ve çözüm odaklı sonuçlar ortaya konmuştur.

 Türkiye'nin ikinci büyük işçi konfederasyonu olan Hak-İş, belli prensipler doğrultusunda yeni ve orijinal bir ses olarak Türk Sendikacılığına adımını atmış, bugüne değin bu özelliğini prensiplerine bağlı kalarak ve istikrarlı bir çizgi takip ederek sürdüre gelmiştir. 21 üye sendikasıbulunmaktadır.


Hizmet-İş Sendikası
Öz Sağlık-İş Sendikası
Öz Finans-İş Sendikası
Öz Çelik-İş Sendikası
Öz Büro-İş Sendikası
Öz İplik-İş Sendikası
Öz Gıda-İş Sendikası
Öz Güven-Sen Sendikası
Öz Orman-İş Sendikası
Öz Taşıma-İş Sendikası
Öz Ağaç-İş Sendikası
OLEYİS Sendikası
Liman-İş Sendikası
Öz Petrol-İş Sendikası
Öz Toprak-İş Sendikası
Medya-İş Sendikası
KKTC Kamu-Sen Sendikası
Öz Maden-İş Sendikası
Öz İletişim-İş Sendikası
Enerji-İş Sendikası
Öz-İnşaat-İş Sendikası

 

 

 

 

“2011-2024

Açıklama: WhatsApp Görsel 2024-01-22 saat 11.24

Mustafa ŞİŞMAN

Hizmet-iş Sendikası

İstanbul 5 nolu Şube Başkanı

Genel Merkez Disiplin Kurulu Üyesi

Hak-iş İstanbul İl başkanı (2016-2022)

 

 

Bakmadan Geçme