• Haberler
  • Siyaset
  • Canbay, Suriye'nin Barış Ortamına Ve İstikrara Kavuşması

Canbay, Suriye'nin Barış Ortamına Ve İstikrara Kavuşması

Çok kıymetli genel idare kurulu üyemiz,  ilçe başkanlarım, il ilçe yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım, milko başkanlarım ve yönetimleri, hanım kardeşlerim, genç kardeşlerim ve değerli basın mensubu kardeşlerim;

Piknikli olarak düzenlemiş olduğumuz Ağustos ayı il divan toplantımıza hoş geldiniz. Hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin başında bu ay içinde çok elim trafik kazaları ile birçok vatandaşımızı kaybetmenin ve birçok yaralı vermenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Vatandaşlarımızın vefatından dolayı kendilerine Allahtan rahmet ailelerine sabırlar diliyorum. Yaralanan kardeşlerimize de acilen şifalar diliyorum.

Ağustos ayının son günleri, tarihimizin dönüm noktalarına haizdir.

İlki; Anadolu'nun, aziz milletimizin anavatanı haline gelmesine vesile olan ve tarihe altın harflerle yazılan şanlı Malazgirt Zaferi'dir. 1071’den bugüne Anadolu toprakları barış, sevgi ve kardeşliğin merkezi olmuş; birlik, beraberlik ve hoşgörü gibi yüce hasletleri bereketli Anadolu topraklarında pekiştiren milletimiz, vatan bildiğimiz bu topraklarda eşsiz bir kültür ve tarih mirası oluşturmuştur. İkincisi ise; 30 Ağustos Zaferi ile sonuçlanacak olan Büyük Taarruz ‘un şanlı başlangıcıdır. Hazırlıkların ardından düşman ordusunu vatan topraklarından tamamen çıkarmak amacıyla 26 Ağustos 1922’de taarruza geçilmiş, Mehmetçiğimiz yeni bir destan yazmıştır.

Ecdadımız tüm zorluklara rağmen asla umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılmamış, bir ve beraber olarak bu zaferleri kazanmıştır. Unutmayalım ki; zaferin ardından adaleti, merhameti ve hoşgörüyü hiçbir zaman elden bırakmayarak, bu topraklarda 1000 yıldır var olduğumuz gibi bundan sonra da var olmaya da devam edeceğiz inşallah.53 yıl önce ülkemizin tüm problemlerini çözüm olmak amacıyla çıktığımız bu yolda kararlılıkla yürümeye ve insanımızın umudunu her geçen gün daha da pekiştirmeye devam edeceğiz.

Rotamız belli; 85 milyon insanımızın "Hep Birlikte Güzel Yarınlara" ulaşmasıdır.

Bizler, bu kararlılıkla yolumuza devam ederken birileri de partilerinin kaderiyle Türkiye’nin kaderini eş değer göstermeye çalışıyor.  “Hepimiz aynı gemideyiz.” diyor. Oysa şu film repliği bu sözlere en güzel cevaptır: ‘Deniz bitti, gemi durdu. Duran gemi artık gemi değildir.’ Hepimiz aynı gemideyiz. Doğru! Fakat birileri lordlar kamarasında iktidar ortaklarıyla mehtabı seyrederken, milletimizin büyük bir bölümü geminin alt katlarında seslerini duyurmaya çalışıyor; fakat bir türlü başarılı olamıyorlar. Üstelik sesini yükseltenlerin seslerini kısıyorlar.

Biz, haklı tepkileri ve bizleri susturmaya çalışan tüm bu kuru gürültüye inat, dümenin başına geçecek ve bu gemiyi güvenli ve salim bir rotaya mutlaka oturtacağız. Kırılan ve hasara uğrayan her ne varsa; milletimizin bize verdiği destekle hızla onaracak ve hep birlikte daha güzel yarınlara doğru yol alacağız!

Bu geminin su almasına sebep olan;

-Adaletsizliklere,-İsrafa ve yolsuzluğa,-Üretimsizliğe ve işsizliğe, "Ben yaptım, oldu" anlayışına,

-Toplumsal kutuplaşmalara son verecek, iktidarın açtığı bu delikleri tek tek ve kalıcı bir şekilde onaracağız. Dış politikada yaşanan son gelişmelere baktığımızda da, iktidarın yıllardır takip ettiği Suriye politikasının ne kadar hatalı olduğu, bugün kendileri tarafından da kabul edilmiş gibi görünüyor. 

Saadet Partisi olarak, olayların başladığı ilk günden bu yana dile getirdiğimiz yaklaşımın haklılığı da böylelikle ortaya çıkmış oldu.  İktidar, Suriye meselesinde hatalarını telafi etmek ve gerçekçi bir çözüm ortaya koymak istiyorsa; diplomasi zemininde Suriye yönetimini dışarıda bırakmamalıdır.  Suriye meselesinin çözümünde, elbette başından bu yana taraf olan Rusya’nın da dahli olacaktır. Ancak iktidar, çözümü yalnızca Rusya ile aramamalıdır.  Suriye’nin barış ortamına ve istikrara kavuşması için vakit kaybetmeden daha tutarlı siyasi çözüm yolları aranmalıdır. Geçmişte defalarca kez yapılan hatalar, bir kez daha tekrar edilmemeli; kalıcı barış, geçici ve günlük siyasi kazançlara kurban edilmemelidir.

Kuruluşu, misyonu ve icraatları ile hiçbir zaman vicdanlarda meşruiyet kazanamayacak azılı bir katil İsrail, destekçilerinden aldığı cesaret ile pervasızca ve başına buyruk bir şekilde insanlık onurunu ayaklar altına almaya devam etmektedir. Günümüze kadar terörist İsrail, insanlığın gözü önünde işlediği bütün suçlar, katliamlar, hak ihlalleri, yayılmacı işgal politikaları vb. uluslararası güçler tarafından kınanmaktan öteye geçmemiş ve BM’nin aldığı kararlara rağmen herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır. 

Hiçbir inancı, hiçbir değeri, hiçbir insani özelliği taşımayan, adeta kan ve gözyaşından beslenen bu terör örgütü, uluslararası yaptırım gücü olan oluşumların sessizliğinden daha da cesaret almaktadır.

Bu şebeke aldığı bu cesaret ile Gazze’de bir açık hava hapishanesi oluşturmuş ve orada yaşayan milyonları ölüme mahkûm etmiştir. İsrail, sadece Filistinliler için değil, bütün insanlık için tehdittir. Coğrafyamızı tarumar edecek olan, “Arz-ı Mev’ud” hedefi doğrultusunda yakıp yıkmaktan, çocuk, kadın, yaşlı genç demeden masum insanları katletmekten geri durmamaktadır.  Yaşanan ve yaşanmakta olan bunca vahşete, katliama rağmen ülkemizle terörist İsrail arasındaki ilişkiler her geçen gün daha da güçlendirilmiş, normalleştirilmeye çalışılmıştır.  Bunun son örneği; geçen gün yapılan açıklamayla Türkiye’nin İsrail’e büyükelçi atanacağının duyurulmasıdır. Terörist İsrail’e büyükelçi atanması, işgalin ve katliamların meşrulaştırılmasından başka bir şey değildir.

Saadet Partisi olarak; bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Buradan açık çağrımızı yineliyoruz: Tarih, azılı teröristleri turkuaz halılarla, atlı süvarilerle nasıl karşıladığınızı ve mazlum Filistin halkına nasıl ihanet ettiğinizi kayıt altına alıyor. Teröristle normalleşme olmaz. Filistin topraklarını işgal etmeyi, Filistinli Müslümanları katletmeyi bir rutin haline getirmiş bir teröristi resmi olarak tanımak ve büyükelçi atamak apaçık bir ihanettir.

Filistin meselesi; Müslüman, Yahudi veya Hıristiyan meselesi değil, bir insanlık, bir vicdan meselesidir. Ayaklar altına alınan insanlık onurunun yüceltilmesi meselesidir. İsrail insanlığın başını yiyen bir çıbanbaşı niteliğindedir. Ülkemizin idarecileri konuyla ilgili tavır takınırken bu gerçekleri göz ardı etmemelidir. Bu kapsamda;

 1.  Terörist İsrail’e büyükelçi ataması yapılmamalıdır.

2.  Ticari, askeri veya stratejik bütün ortaklıklar durdurulmalı ve yeni anlaşmalar yapılmamalıdır.

3.  İİT ve D-8 teşkilatları ile bir araya gelinmeli ve Sosyal, Siyasi ve Ekonomik yaptırım kararları alınmalıdır.

4.  Gazze’deki ambargoyu delecek adımlar atılarak dünya ile olan bağlantısı sağlanmalıdır. Bunun ilk adımı da Gazze’ye limanlar açarak güvenliğini temin etmek olmalıdır.

5.  Kudüs bütün bir şekilde Filistin’in başkenti ilan edilmelidir. İslam ülkeleri ve diğer ülkeler de buna teşvik edilmeli, bunun için kamuoyu oluşturulmalıdır.

Okullar açılıyor, velileri okul masrafı telaşı sarmış durumdadır.

Okulların açılmasına kısa bir süre kala veliler artan okul masrafları nedeniyle kara kara düşünüyor. Fiyatı artmayan kırtasiye ürünü ve okul malzemesi neredeyse kalmadı. Kalem, silgi, boya gibi ürünlerde yüzde 100'ü aşan oranlarda artışlar gözleniyor. Geçen eylül ayında 4-5 TL seviyesindeki 80 sayfalık defterler 19.90 TL'ye satışa çıktı. Her bir öğrenci için en az 7-8 defter ihtiyacı dikkate alındığında 2 çocuklu bir velinin sadece defter için ödemesi gereken rakam 320 TL. Kurşun kalemin adedi 1 TL seviyesinden 2.5 TL seviyesine yükselmiş durumda. Kırmızı kalemlerin de 4'lü setinin fiyatı geçen yıl eylülde yayınlanan ‘okula dönüş' kataloglarında 5 TL iken bu yıl 10 TL'ye yükseldi. 12'li sulu boya aynı marka geçen yıl 19.90 TL fiyatla satılırken, bu eylül ayında 29.99 TL etiketle satışa çıktı.

Servis ücretlerinde yüzde 50'yi bulacak zamların gelmesi bekleniyor.

Bizler milli görüşçüler olarak, Erbakan hocamızdan öğrendiğimiz gibi,  cihad şuuruyla asla "helal ve dürüst siyaset" yapmaktan vazgeçmeyeceğiz. Gerçekleri olduğu gibi söyleyeceğiz. Bugüne kadar hiçbir zaman süte su katanlardan olmadık, bundan sonra da asla olmayacağız! Bunca olumsuzluğa rağmen hala umut varsa, bu umudu ayakta tutan ve ülkemizin daha fazla bataklığa düşmesine engel olan biz milli görüşçüleriz. Çünkü ne diyoruz, ’SAADET ÇÖZER’ diyoruz.  Ne diyoruz, ‘SENİNLE OLUR’ diyoruz.

Bu duygularla sözlerime son verirken tekrar katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, bu toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

ZAFER İNANANLARINDIR VE ZAFER YAKINDIR.

Bakmadan Geçme

WhatsApp İhbar Hattı
05442602518
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!