Birleşik Emekliler Sendikasından Basın Açıklaması
Değerli basın emekçileri, siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri, değerli emekliler, Birleşik Emekliler Sendikası Malatya Şubesi'nin basın açıklamasına verdiğiniz destek ve katılımınız nedeniyle hepinize teşekkür ederim. Hoş geldiniz.
6 Şubat 2023 depreminin üzerinden 13 ay geçti. Normal şartlarda, zaten Temmuz 2023'te deprem bahane edilerek verilmeyen, gasp edilen maaş artışı yapılmadığı için perişan olan emeklileri, deprem sonrası yaşayamaz hale getirdiler. Ocak ayında üç kez yapılan maaş artışına rağmen bir türlü aylığı 10 bin lirayı bulmayan emeklilerin yoksulluğu kat be kat arttı. Aslına bakarsanız, depremde hepimiz öldük ama sadece bazılarımız gömüldü. Kalanlara adeta ‘keşke ölseydik de deprem sonrası yaşatılan eziyeti görmeseydik’ dedirttiler.
Deprem felaketinde halkının yanında olması gereken hükümet ve devlet maalesef yetersiz kaldı. İlk 4-5 gün temel ihtiyaç malzemeleri depremzedelere ulaştırılamadı. İnternet ve telefon erişimi kısıtlandı, depremzede canının, malının derdine düştü. Yıkılan evler, mağazalar, dükkânlar talan edildi, hırsızlıklar tahmin edilemeyecek kadar arttı. Deprem sonrası da emekliler ve depremzedeler kaderleri ile baş başa bırakıldı. Emeklilerin bir ömür boyu çalışıp aldıkları evleri, ev eşyaları, anıları 90 saniyede yerle bir oldu. Deprem sonrası başını sokacak bir konteyner bile bulamadı, gıda, barınma, giyim, sağlık sorunları arttı.
AKP 2002'de iktidara çay-simit hesabı yaparak geldi. Emekli 2002 yılında asgari ücretin bir buçuk katı, 13 çeyrek altın tutarında aylık alabiliyordu. O yıllarda da emeklilerin durumu olması gerektiği gibi değildi ama hiç değilse emekli olanlar evini, iki dönüm bahçesini alıyor, ev eşyalarını yeniliyor, hatta eşini alıp hacca gidiyor, maaşı ile kimseye minnet etmeden yaşıyordu. Bu iktidar ‘size daha rahat yaşam vaat ediyoruz’ diyerek geldi. Emekliler de ‘bunlar namazında niyazında’ diyerek iktidara taşıdı… Sonuç AKP yazımızı kışa çevirdi, bizi sadece ekmeğe değil, bayat ekmeğe, çöpte pazarcı artıklarına muhtaç etti… Üstelik artık bazı uyanık pazarcılar da artık çöpe atmıyor, maliyet fiyatına emekliye satıyor.
Türkiye'deki emekliler gelir açısından dünya sonuncusu, yaşam kalitesi bakımından Pakistan'ı geçerek sondan dünya ikincisi olmuştur. 22 yılsonunda biz emeklileri yoksullukta dünya şampiyonu yaptınız ya, ne kadar övünseniz haklısınız. Bu tablo AKP iktidarının 22 yıllık karne notudur. Bir ülkenin nasıl yönetildiğini görmek istiyorsanız emeklinin yaşam standardına bakacaksınız. İktidar sahipleri aynaya bakınca bolluk, şatafatlı saraylar, uçaklar, gemicikler, size yalakalık ballı ihaleler, mevkiler makamlar görebilir. Ama emeklilerin aynasında, dul ve yetim maaşı alanların aynasından bakınca yoksulluktan başka bir şey bulamazsınız.
AKP iktidarına sesleniyoruz: Biz emekliler sizden bir şey istemiyoruz, sadece hakkımız olanı verin, yeter.
30 yıl boyunca prim ve vergi ödeyip emekli olduğumuzda, hayatımızın sonbaharında insan onuruna yakışır bir yaşam istiyoruz.
Sizin bu emeklileri sırtınızda yük gibi göstermeniz, emekliye verilecek bütçede para yok demeniz, bunu da 2024 yılını emekliler yılında demeniz zaten emeklileri yeterince kışkırtıyor. Bunun muhalefetle de alakası yok. Mültecilere var, beşli çetelere, vergi borcu silinip teşviklerle, geri ödemesiz kredilerle daha da zenginleştirilene kasada para var da, mevzu emekli olunca mı para yok? Biz emeklilere sabredin, dua edin diyorsunuz, ama ne diye dua edelim? Bizi kuru ekmeğe muhtaç eden, evsiz bırakan, Afrika’daki yoksulun bile çekmediği açlığı bize yaşatan, çocuklarımızı işsiz bırakanlara mı dua edelim? Gelecek umudu görmediği için yurt dışına kaçmak için çareler arayan bir nesil yarattığınız için mi dua edelim?
Biz 32 milyon emekli ve ailesi olarak sadece adalet istiyoruz. Bizden topladığınız vergilerden oluşan bütçeyi eşit paylaştırmanızı istiyoruz. Sığınmacılara verdiğiniz 40 milyar dolar kimin parası, borcunu vergisini sildiğiniz para kimin cebinden çıkıyor? İstediğimiz sadece devletin vatandaşları arasında ayrım yapmaması, adaletli olması…
Bu dünya Sultan Süleyman’a kalmadı, size hiç kalmayacak. Dua istiyorsanız adaletli olun, garibanın, fakirin, fukaranın hakkını verin.
Rahmetli Neşet Ertaş ne diyordu: Sanırsın ki sevenim çok, Arkadaşım çok, sırdaşım çok... Sonra kötü bir şey olur... Dönüp bir bakarsın ki; Arkanda gölgenden başka kimse yok..
Doğru, ülkemiz yüz yılın felaketini yaşadı ama bu hazırlıksız yakalandığınız felaketin faturasını emekliye yüklemek doğru değil. Bu felaketin sorumlusu biz değiliz, çeyrek asırdır iktidar sahibi olanlardır. Hesabı da onlar vermelidir.
Dinlediğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Tekrar hoş geldiniz…