Göktaş Sert Konuştu' Emeklinin Bunca Çilesini Çekecek Gücü Yok Artık'
Birleşik Emekliler Sendikası Malatya Şubesi Başkanı Haydar Göktaş yayınladığı yazılı basın açıklamasında sert sözlerle Emekliye verilen Temmuz Zammını eleştirdi.
Birleşik Emekliler Sendikası Malatya Şubesi Başkanı Haydar Göktaş yayınladığı yazılı basın açıklamasında sert sözlerle Emekliye verilen Temmuz Zammını eleştirdi. Başkan Göktaş açıklamasında; Değerli basın emekçileri ve ülkemizin gariban emeklileri, açlık sınırının yarısında yaşamak zorunda kalan fakir halkımıza sesleniyorum...
2024 yılının Temmuz ayı zam oranları TÜİK tarafından %24,62 olarak açıklandı. Bu oran, sahte bir şekilde, birilerinin emriyle ayarlanmış olup, milyonlarca insanın sofrasındaki ekmeği çalan ve milyonları sefalet içinde yaşatan TÜİK'i ve ona bu emri verenleri kınıyoruz. Açlık sınırının 20 bin, yoksulluk sınırının 62 bin olduğu ülkemizde, asgari emekli maaşı 1,5 yıldır hâlâ 10 bin lira seviyelerinde. Deprem bahanesi eklenerek kök maaş hikayelerine herhangi bir artış yapılmadı. 5 milyon emekli ve ailesi, 2025 yılına kadar 10 bin lira ile yaşamaya çalışacak. Kölelik düzeninden daha kötü günler yaşıyoruz.
Köle sahipleri kölelerini daha iyi çalışsınlar diye ekmek ve azığını bol verir, güzel yerlerde yatırırmış. Bizimkiler ise "Bunlar bir an önce ölsün de bu yükten kurtulalım" diyorlar. Emeklileri, her zaman devletin sırtında bir yük olarak görüyor ve bir türlü baş edemedikleri enflasyonun sebebi olarak gösteriyorlar. En önemlisi, 6 Şubat depreminden emekliler sorumluymuş gibi, depremin faturasını emekliye ve asgari ücretle geçinenlere kestiler. 2002 yılında asgari ücret 184 TL iken, emekli aylığı 257 TL idi. 22 yıllık aynı hükümetlerin yönetiminden sonra gelinen noktada, asgari ücret 17.002 TL, emekli aylığı ise 10 bin TL'ye yükselmiş. Emekliler, 35-40 yıl çalışıp yaşlılığında kimseye muhtaç olmadan yaşamak için primini, vergisini ödemişler. 1999 depreminden sonra deprem vergisi alınmış, "Deprem felaketi olursa kimseye muhtaç olmadan tekrar yaşamını idame ettirsin" diye bizler ne istendiyse verdik.
Hiç itiraz bile etmeden, sonuçta karşımızdaki muhatabımız koca devlet ve onu yöneten hükümetlerdi. Biz demeyelim, büyük çoğunluk emekli ve o zamanların çalışanları bu 22 yıllık AKP hükümetlerine destek verdiler. Bugün pişman da olsalar, "Elim kolum kırılsaydı da bunlara oy vermeseydim" diyenler çoğunlukta. İlk genel seçimlerde kesinlikle emeklilerden size oy yok. Çünkü siz, sizi iktidar yapan emekliyi, fakir fukarayı beş on zengine planlı bir şekilde organize olmuş halde mültecileri ülkemize sokarak hayatı bedava yaşatarak ne vergi ne kira, sağlık, ulaşım bedava kısaca halktan toplanan bütçeyi adaletsiz, vicdansız bir şekilde birilerine peşkeş çektiniz. Emeklileri de 22 yılda planlı ve organize bir şekilde yıllara yayarak hakkımızı gasp ettiniz.
Bugün geldiğimiz noktada verdiğiniz on bin ev kirası olmuş 15 bin, açlık sınırı 21 bin lira. Sizi size değil halkın emeklilerinin vicdanına havale ediyoruz. Sizler halkın sorunları ile ilgili değilsiniz, suni krizler yaratarak emeklinin açlığını unutturmak istiyorsunuz. Bizler dünyanın var olduğundan beri yaşama şansı bulmuş milyarlarca belki trilyon insanların içinde en şanssız insanlarız ki yaşama, çalışma ve emeklilik zamanlarımızın büyük çoğunluğu sizin ülkeyi yönettiğiniz yıllara denk gelmiş. Bu dünyada bize yaşarken cehennemi yaşatıyorsunuz. Yeter artık. Herkesin anladığı gibi, bu ülkeyi adaletli ve kul hakkı yemeden yönetemiyorsunuz. Daha fazla günahımıza girmeden, "Biz bu işi beceremedik, bir de yapabiliriz diyenler gelsin görelim" deyin. Bir takımda kaleci hatalı bir gol yerse, teknik direktör istifa eder. Takım o gol yüzünden küme düşmüşse veya şampiyonluktan olmuşsa, bu istifa erdemli bir davranıştır. Siz koca bir ülkede halk açım diyor, sizden tık yok, hâlâ koltuk peşindesiniz. Gerçi o koltuğun önünde arkasında nemalanıp yapışanlar da var.
İstanbul Havalimanı'nı işleten Cengiz ve Kalyon İnşaat'ın 1.3 milyar euro borcu 2043 yılına ertelendi! Zaten bu şirketleri besleyelim diye halkını, emeklisini perişan ettiler. Biz emekliler olarak sizden isteğimiz, bizim hakkımızı vermeyecekseniz bizi açlığa mahkum edecekseniz, bir an önce ülkeyi erken seçime götürün. Kaybederseniz, en çok kim sizin dostunuz kim düşmanınız görürsünüz. O zengin iş insanlarının vergisini ertelemeyin, isteyin ya da mültecilere verdiğiniz kıyağı kaldırın, "Sadece bu ülkenin vatandaşının sahip olduğu haklara sahipsiniz" deyin, vergisini alın. Sağlık, barınma gibi haklarda her Türk vatandaşı gibi muamele yapın, bakalım kaç kişi kalacak etrafınızda. Biz emekliler olarak, bizim verdiğimiz prim, vergi, cezalardan oluşturduğunuz bütçeyi artık tüm vatandaşa eşit şekilde adaletli ve vicdanlı olarak pay edilmesini istiyoruz.
DEPREMZEDE EMEKLİLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Özellikle depremzede emeklilerin başka illerde üniversitede okuyan öğrencisi olanlara karşılıksız burs ve kredi sağlanmalıdır. Kredi Yurtlar Kurumu öncelik vermeli çünkü bir maaşla bir kirayı karşılamıyor, ikincisini nasıl ödesin? Pek çok üniversite öğrencisi, maddi yetersizliği nedeniyle üniversite hayatını bitiriyor ya da ileride biraz daha iyi olur diye kayıt donduruyor. Geleceğimiz olan bu gençlerin ahı üstümüzde bilesiniz. Deprem bölgesindeki üniversite bitirmiş sağlık personeli, öğretmen, mühendis yani ihtiyaç duyulan birimlere yıllardır KPSS'ye girip atama bekleyen gençler, deprem bölgesinde işbaşı yaptırılmalıdır. Hem emekli ailelerine hem de kendi yaşamlarını idame ettirirler. İşte o zaman size ömür boyu dua ederler.
Deprem bölgesinde halk, maddi yetersizliği nedeniyle hayatını devam ettirmek ve hasarlı evini onarmak ya da deprem sonrası hasarlı ev eşyalarını almak için kredi ve kredi kartlarına yüklendi. %5'lere gelmiş faiz oranlarının altında kalkamıyor. Devletimizi yönetenler, düşük faizli uzun vadeli kredi desteği vermeli (hibe olarak olsa ki ne olur herkes alıyor, adamı olan tabii ki). Şehirlerde hasarlı evler, özellikle orta ağır hasarlı binalar, bir an önce çözüme kavuşturulması gerekiyor. Özellikle orta hasarlı dedikleri binalardaki emekli ve yaşlılara kolaylık sağlanmalı, müracaatlarda destek olunmalı, kolaylık sağlanmalı, zorluk çıkarılmamalı.
Esnaf ve halk, konut yeri ve tekrar inşa edilmesindeki belirsizlik yüzünden perişan halde. En seri şekilde bir çözüme kavuşturulması gerekiyor. Esnaf ve halk gergin ve psikolojik sorunları baş göstermeye başladı. Deprem bölgesinde STK'lara, basın kuruluşlarına destek verilmelidir. Acilen toplumu temsil eden bu kurumları ihya edecek adımlar atılmalıdır. Görevlerini devam edecek ortam sağlamak sizin göreviniz. Depremde ofisi, büroları yıkılan, hasarlı olan STK'lara konteyner sağlanmalı, gerekiyorsa maddi ve manevi destek verilmelidir.
Deprem bölgesindeki yerel yönetimler, özellikle belediyeler, emeklilere destek olmalı. Belediye bünyesindeki marketlerde, sosyal tesislerinde %50 indirim sağlanmalıdır. Ulaşımda emekliye indirim yapılmasını, fatura ödemelerinde indirim yapılmasını talep ediyoruz. Şehrin veya ilçe merkezlerinde uygun fiyatlı lokantalar, emekliler için uygun emeklilerin bir araya gelebileceği lokal türü dinlenme, bir araya gelip sohbet edecekleri toplanma yerleri, çay ocakları, park alanları yapılmalıdır. Deprem bölgesinde uygun yerlere tuvalet ihtiyacını karşılamak için mekanlar açılmalıdır.
Sayenizde ne emeklinin derdi biter, biz de sayfalarca yazsak bitiremeyiz. Son söz, sayın Cumhurbaşkanımızdan bu sıkıntı ve dertlerimize bir çare bulması gerekiyor. Her insan gibi her iktidarın da bir sonu vardır. Sizden bundan sonra artık emekliden, asgari ücretliden yana olmanızı, çeyrek asırdır destek veren vatandaşınızın sesini duymanızı istiyoruz. Emeklinin bunca çilesini çekecek gücü yok artık. Sizden talep ediyoruz, olmuyorsa erken seçim kararı alın, bir de güzel günler vaat eden muhalefeti görelim. Vaat ettiklerini yapamazlarsa, onları eleştirelim.
Saygılarımızla.