Sevgi Yalnız Allah İçin  Olmalıdır - MANSUR BALTACI

Sevgi Yalnız Allah İçin  Olmalıdır


Allah, kâinattaki bütün eşyayı bir hikmet ve nizam ile yaratmıştır. Bu nizam bir gayeyi hedeflemekte olup yaratıcının bilinmesinin en önemli delilidir. Varlıkların hikmeti ve nizamlı yaratılışı düşünen insanların ve İslâm düşünürlerinin dikkatini çekmiş bu  özellik ve güzellikleri Allah'ın birliğine, kuvvet ve kudretine delil olarak kabullenmişlerdir,                                                                                                                                                                         

     Yaratılışın en yüce gayesi, Allah'a tereddütsüz iman etmek ve onu tanımaktır. Bütün noksan sıfatlardan münezzeh, yüce ve muttasıf olan Allah'ı, tanımak ve ona kulluk borcunu ihlasla yerine getirmek, gönül huzurunun kaynağıdır: Yüce Rabbimiz, bu huzuru elde eden, o mutlu  Mü’min kullarından övgü ile bahsetmiş ve onların kavuşacakları mükâfatları müjdelemiştir. “Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne mutlu onlara,varacakları yer de ne güzeldir”   ( Rad:13/29 )                                                                                                                                                                                         

    “İslam dini gereğince müminler, hiç kimseye karşı iyi davranmaktan, adalet ve ihsandan men edilmiş olmadıkları gibi, bilâkis İslam dışındaki gayri Müslimlere karşı bile, insanlık Hukukuna riayet, ahitte sebat, ciddiyet, merhamet ve yardımseverlik gibi hususlarda hiçbir ayırım yapmadan, aslında imanın gereği olan bu güzel huy ve özellikleri yerine getirmesi zaten müminin şiarıdır.

       Müminler, her şeyden önce Allah’a iman konusunda samimidir.Kendi aralarında sevgiyi ve dostluğu da ön planda tutmaları yine dinin bir gereğidir. Allah'tan başkasına nefsini teslim etmeyecek olan mü’min dostlarını da yine sadece Allah dostları arasından seçer ve ancak onları sevebilir. Allah Resulü (s.a.v) Efendimiz, Ebû Hüreyre (r.a) den rivayet edilen meşhur Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurdu :

     “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız. (Müslim, Îmân 93–94.)    

      Mü’minler, ancak bir birlerini sevmeleri, böyle olunca da yardımlaşma, dayanışma,  maddi ve manevi güç birliği açısından büyük merhaleler kat edecekleri muhakkaktır. Ama kendi aralarındaki dostluğu hafife alır da, Kâfirlerin dostluğuna meyl’etmeleri halinde Rablerinin rızasını kaybetmelerinin yanı sıra, imanına ve ciddiyetine aykırı düşen bu davranış elbette Rabbi tarafından da hoş karşılanmayacaktır. Nitekim:  Rabbimiz şu ayet-i kerime ile,  böyle bir davranışı kesin bir dille yasaklamıştır. 

     “Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır. Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmanız hususunda uyarır. Nihâyet gidiş Allah'adır.” (Ali İmran: 3/28:)  Zira Her şeyi çok iyi bilen Rabbimiz mü’min kullarını bu tehlikelerden korumak için böyle bir  ikazda bulunmaktadır:  Bundan dolayı kesinlikle müminler İslam dışı yaşayanlarla ve kâfirlerle içli dışlı olmaktan ve onlarla yakın dostluktan sakınmalıdırlar.                                                                                                                               

YAZIYI PAYLAŞ!