Kılıç Artık Kınına Sığmaz Oldu - YUSUF ÖZPOLAT

Kılıç Artık Kınına Sığmaz Oldu


O İHTİŞAMLI, O GÜZEL KIZ, KONUSUMU ACABA?

Hayli zaman oldu, sosyal medya kullanıcılığım. Yılını hatırlamayacak kadar eski yani. Aslına bakarsanız, Sosyal Medyayı bu denli hayatıma almadan önce mesleğimde ve sanatsal alanlarda daha sosyal bir insandım. Şimdi ise KOCAMAN bir, A sosyal. Eskiden büyük bir keyifle köşe yazısı yazdığım birçok ildeki gazete ve dergi sayısını hatırlayamıyorum. Şimdi ise Facebook'un Ne düşünüyorsun? Bölümüne bile yazmak gelmiyor içimden.

Neden mi? Eskiden azda olsa Gazete, Dergi, Kitap okuyan ve okumayı seven bir kitle vardı. Birde bunun karşısında, okumayı sevmeyen, hatta çocuğunun hangi okula ve sınıfa gittiğini bilmeyen bir toplum. Tabi okumayı sevipte hiç okumayanların sayısıda küçümsenmeyecek kadar hayli fazlaydı.

Lakin hal böyle iken, insanlar bir araya gelip konuşmaya başladığında, bilen konuşurken, bilmeyen ise büyük bir gıptayla dinler ve yanlış bildiğinin doğrusunu öğrenir, teşekkür eder ve ayrıştıkları hususlarda ise, edep çerçevesinde, yapıcı bir tartışma ile devam eder ve aynı kıvamda'da nihayete ererdi. Çünkü eksikte olsa, fazlada herkes kendi düşüncesi dile getirirdi.

Şimdilerde ise, okuyan hala aynı azınlıkta doğrusu. Asıl mesele ve sorun ise, okumayı sevmeyen kitlenin, hazır tüketici olması ve ağzına geleni doğru yanlış fark etmeksizin, Sosyal Medya üzerinden söylemesi. Hatta bilmediklerini bilmedikleri için, bilenle bile edepsizce tartışmakta ve yorum yapmaktan da hiç kaçınmamaktalar.

Anlayacağınız farklı isimler ve niclerle açılan sosyal medya hesaplarına birde cehalet ve Klavye kahramanlığı eklenince en güzeli susmak diyorsun. Hele birde İmam Gazalinin "Cahillerle tartışmayın, Ben hiç galip gelemedim" sözünü hatırlayınca İnsanın ağzını bıçak açmıyor.

Belkide diyeceksiniz kİ, madem sustun, bu yazı nereden icap etti?

Evet, meselenin özüde burada zaten. Yıllardır yazmadığım, köşe yazılarıma, hangi ara, ara verdim tarihini bile hatırlayamıyorum, ama "Kılıç artık kınına sığmaz oldu".

Sosyal Medya aktif bir şekilde hayatımıza dahil olduğu günden beri, Genel ve Yerel olmak üzere bir çok seçim atlattık. Malum benimle aynı düşünmeyen, yada benim onlar gibi düşünmediğim farklı görüşlerde dost, arkadaş, akraba ve komşularım vardır. Tıpkı sizlerde de olduğu gibi.

Hepimiz aynı düşünemeyiz tabiî ki, bunu beklemekte akıl tutulmasından başka hiçbir şey değildir zaten. Tamam, onu anladık, farklı düşünüyoruz, olaya ve hayata farklı bakıyoruz eyvallah. Peki, bu paylaşımlardaki iğrenç sözler, hakaretler, seviyesizliklere ne demeli.

Sana göre doğru olan, ona göre yanlıştır. Sen Fenerbahçe’yi seversin, başka biride Galatasaray’ı, bir başkası da Anadolu takımını seviyordur ve Malatyaspor taraftarıdır. Neticede herkes gülü sevmez kimisi Leylak, kimisi Menekşe koklamayı sever. Tıpkı birileri siyahı çok severken, başka birinin, Beyaz aşığı olması gibi.

Sonuç olarak hiç kimse aynı takımı tutup, aynı rengi sevip, aynı çiçeği koklamak zorunda değildir. Tıpkı aynı partiye Oy vermek zorunluluğu olmadığı gibi.

Bir insanın bir partiye gönül vermesi, üye olması kadar doğal, gönül verdiği parti liderinin fotoğrafını profil fotoğrafı yapması kadar normal ve kendi sosyal medya hesabında partisinin paylaşımlarını yapması gayet normal bir durumdur.

Anormal olan ise gönül vermeyip üye olmadığı parti ve partililere hakareti, oy vermediği partiye oy veren arkadaşı ve akrabasının kendi sayfasındaki paylaşımına şuursuzca yorum yapması.

Bakın arkadaşlar sizin hiç Sünni, Alevi, Kürt, Türk, Zaza, Laz veya farklı etnik kökenlerde arkadaşınız, komşunuz, akrabanız veya iş arkadaşınız yokmu?

Mutlakaki var, peki herkes bir birine hakaretmi etsin, selamımı kessin?

Bakın birçok olumsuz sebepten dolayı Sn.Mustafa Sarıgülü Partiden uzaklaştırdığını söyleyen Chp kanadı, aynı Sarıgülü İstanbul Büyük Şehir Belediye başkan adayı olarak getirmedimi karşımıza.

Sn.Kemal Kılıçtaroğlu Sn.Muarem İnceyi de potansiyel Genel Başkan adayı gördüğü için yerden yere vurup, daha sonra yerden kaldırıp işte bizim Cumhurbaşkanı adayımız demedimi?

Yâda Başbakanlık döneminden beri, Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğana söylemediklerini bırakmayan ve partide Bakanlıklarla taçlandırılan Sn. Numan Kurtulmuş ve Sn. Süleyman Soylunun söylemlerini unuttukmu?

Sn.Tugrul Türkeşin Ak Partiye gidişiyle ortalığı ayağa kaldıran ve Türkeşi partiden ihraç kararı alan Mhp Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçelinin daha sonra parti tabelasınıda alarak Ak Partiye gidişinidemi unuttuk.

Yine aynı Bahçelinin Cumhurbaşkanımız Erdoğana o projedir, o beyazsarayın daimi üyesidir vs. dediği günleride unutmadık. Tabiî ki Sn.Erdoğanında onun için sarfettiği sözlerde mıh gibi aklımızda.

DEMEM OKİ; birbirlerine karşı bu kadar ağır konuşan hakaret eden insanlar yeri geldiğinde bir araya gele biliyorsa bizler neden bir arada birbirimizi kırmadan yaşamayalımki?

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
23Ara

Yerli Malı Haftasıymış

28Eyl
02Nis
02Oca

Alın Size Hakiki Yerli Malı