Yeni Nesil Hibrit Siviller Örgütü
LEYLA DÜZEL
ASALA'nın devamı olarak 1978'de kurulan PKK ile yıllarca savaştık.
40 binden fazla vatandaşımız öldü, binlerce şehit verdik.
Milyarlarca para Türk ekonomisinden bu kahpe örgütçüleri bitirmek için harcandı.
Bu sebeple, Türkiye'nin enerjisini bitirdiler.
FETÖ'cü, Mason, Sorosçu, NATO'cu ne kadar hain varsa CIA eliyle Türk Silahlı Kuvvetlerine sokturuldu.
Artık kim emekli edilecek, kim yükselecek CIA karar veriyor, Proxy örgüt masonlar ve FETÖ icra ediyordu.
Osmanlı’ya sinmiş olan ve onu bitiren hain yapı yıllarca isimler, soyadlar değiştirilerek bilinçli uyumuştu.
Atatürk'ün ölümünden sonra deliklerinden çıkan fareler yavaş yavaş her hücremize sinsi sinsi sızdılar.
Kimliğe baksan Türk adlı, ruhu satılmış mahluklarla çevrildik.
Her kurum yerinde saydı, Churchill'in dediği gibi bir iğneye bile muhtaç hale getirildik.
Türk, dikenli telle çevrili, yoksulluğa mahkum edilmiş, makamlar zapt edilmiş, üçüncü Dünya ülkeleri gibi toprakları gizli sömürüye açılmıştı.
43 yıldır PKK terör örgütü nasıl bitirilemezdi.
Yıllarca dağları taşları boşuna bombaladılar.
TSK içine yerleşmiş ajanlar zaten örgüte uçaklar havalanmadan bilgi veriyordu.
Amerika ile paylaşmak zorunda olunan istihbari bilgilerimiz elek gibi olmuştu.
Bu sebeple ne yiğitler şehit oldu.
Üstüne birde Kozmik Odamıza katakulliyle girdiler, terörist örgütlerin içine sızmış tüm ajanlarımızı katlettiler.
ASELSAN ne zaman bir buluş yapacak olsa mühendisleri öldürülüyordu.
Hakikaten ülke bir Muz Cumhuriyetine dönüştürülmüştü.
Adı var, görüntüsü var ama milli değildi.
Sevr Anlaşmasını yırtıp atan Atatürk'ün mirası Türkiye Cumhuriyeti onun ardına sığınan Atatürk maskesi takan hain yapının eline geçmişti.
2006 Osmanlı'nın devşirilmiş artıklarının çocukları ile yol ayrımının başladığı tarihtir.
Rahatsızlık geçiren Erdoğan'ın, zırhlı aracında baygın halde kilitli kaldığı sahneyi hatırlayın.
10 dakika süren balyoz darbeleriyle arabanın camı kırılınca Başbakanı çıkartabilmişlerdi.
Sonra da bu ismi kullanıp sözde rövanşını almak için güvenlik güçlerinde milli kim varsa gizli tanıklar ile Balyoz sanıkları diye toplayıp hapse attılar.
Erdoğan’a bunu yaşatarak o davaların sanıklarını işaret etmişlerdi. Tam bir CIA oyunuydu.
Neyseki, yapılan yargılamalar sonucunda Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz, Eldiven, Balyoz, Ergenekon davaları TSK’ya kurulan bir kumpas olduğu, sahte delillerle ordunun yetkin durumunun bozulmasının amaçlandığı ortaya çıkartılmış, soruşturmaları başlatan tüm savcılar hakkında davalar açılmış ve meslekten men edilmişlerdi.
O dönem Amerika ile dirsek teması sürdürülse de Erdoğan'ın giderek diğer yol arkadaşlarının arasından hızla yükselişi birilerini rahatsız etmişti.
Güçlenen Erdoğan ile kontrolü kaybedebilirlerdi.
Bunu o dönem yeterince kavrayamamıştık.
Şimdi o beraber olduğu arkadaşlarının açıklamalarını izledikçe neden rahatsız olduklarını anlayabiliyoruz.
15 Temmuz sonrası iyice dağılan bu hain yapının silahlı kanadı olan PKK, değişen ve temizlenen güvenlik güçlerimiz ile son 5.senede nihayet bitme noktasına geldi.
Peki hain yapı silahsız ne yapacak?
TSK, PKK ellerinden alındı diye bunların hainlikleri bitecek mi?
Tabiki hayır.
Cıva gibi akışkan yapıya sahipler.
Dağda bittiler, çoğu öldü ama şehir yapılanmalarını sivil halk görüntüsü ile sürdürecekler.
Artık takım elbiseli, kravatlı ve modern kılıkta teröristler var. Elleri silah tutmasa da kalem tutuyor ve dilleri zehir saçıyor.
Görüntü sivil, beyni terörist...
Dünya'da eli silahlı terör örgütleri artık haysiyetlerini kaybetti.
Üç fidan gibi romantik militan veya gerilla tipi teröristlik artık yükselen milliyetçilik ile ifşa oldu ve eşkıya sınıfına dahil edildiler.
Terör örgütleri korsanların var olduğu üçüncü Dünya ülkelerinde var olabilir artık.
Dünya'da yeni bir örgüt ortaya çıktı.
Her ülkenin içinde kaos yaratacak, algı operasyonu yürütecek, bizden gibi görünen YENİ NESİL HİBRİT SİVİLLER ÖRGÜTÜ.
Bu örgütün çakal üyeleri, kimi zaman Genel Başkan, politikacı, belediye başkanı ve/veya çalışanı, akademisyen, kimi zaman doktor, kimi zaman öğrenci, arkadaş, ülküdaş, partili, STK, esnaf, köylü vesaire toplum mühendislerinin çözümlediği halkın duyarlı veya zayıf olduğu konularda proaktif çalışmalar yapıyorlar.
Tek merkezden gelen projeleri uygulamak için hatırı sayılır paraları dış güçlerin yönettiği vakıflar aracılığıyla elde ediyorlar.
Proxy terörist kullanan bu yapı, Türkiye içinde kendini satan bu normal varandaş görünümlü Hibrit Sivillerle devleti tekrar ele geçirme hesabı yapıyor.
Ele geçirene kadar da sosyal medya aracılığıyla şunu hapisten çıkar, şunu içeri at, rektör bu olmasın vesaire diye hükümete emir veriyorlar.
Malesef artık ne Atatürk diyene ne de milliyetçiyim diyene inancımız yok.
15 Temmuz’u bile "Yurtta Sulh Konseyi" diye Atatürk'ü çağrıştıracak bir açıklama ile yapmadılar mı?
Maksat bizleri de hükümet karşıtı olarak sokağa çıkarmaktı ama gerçek Atatürkçü ve milliyetçi vatanseverler Devlet Bahçeli'nin açıklamasıyla bu oyuna gelmedi.
Konuyu dağıtmadan, bize yüklenen sorumluluk kalemi ve kelamı milli olanlar susmayacak ve kalelerimizin burçlarını terk etmeyeceğiz.
Atatürk'ün gençliğe hitabesine her şartta bağlı kalacağız ve başaracağız, başaracağız, başaracağız.
"Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927