Büyükşehre Açık Mektup! - HAMZA ATLI

Büyükşehre Açık Mektup!


Kıymetli Başkanım!

Selam olsun!

Bu hafta Malatya'mızın kanayan bir yarasına parmak basmak istedim. Belki kanın durmasına vesile olurum kaygısıyla...

Memlekette idare edilenlerle idare edenler arasında var olan "vaatler" bağı oldukça güçlü!

Allah zeval vermesin!

Memleketten kastım Türkiye'nin her diyarı...

Siyasiler, özellikle de seçim arefelerinde çeşitli vaatlere sarılarak oy talanı yapıyorlar!

Ama sonuçta çoğu söz rafta veya arafta kalıyor!

Bilmenizi isterim.

Bunu büyükşehir özeli için de söylemiyorum. Hemen her parti ve o parti vesilesiyle memleket idaresinde söz sahibi olmuş herkes için söylüyorum!

Neyse...

Esas meseleme geleyim.

İrfan Yılmaz hepimizin malumu...

Malatya'mız için elini taşın altına koyan, belki sıradan ama bence sıradışı bir vatandaş...

Sade yaşantısıyla, kayısı tezgâhında ekmek mücadelesi veren bir gönül insanı...

Kendi dertlerine rağmen herkesin derdine koşmaya çabalayan biri...

Mücadelesine şahidiz!

Telefonu susmaz!

Siyasi görüşünü benimseyen, takdir eden de çok etmeyen de...

Önemli değil.

Herşeye rağmen Malatya için ciddi çabalarına hepimiz şahidiz.

Yaptığı veya yapılmasına vesile olduğu hayırlar malum ve makbul...

Uzun süredir sözünü aldığı ve gündemde tuttuğu bir mesele de "işçiler için yapılacak alan" adına verilen sözler...

Şire pazarında sağda solda oturan, direklere, vitrinlere yaslanan işçiler herkesçe malum. Kavgaları, gürültüleri, kargaşaları ve küfürleri eksik olmaz!

Bir ana evladıyla özgürce orada dolaşamaz!

Yol kenarlarında uyuyan mı dersin, göbeğini kaşıyan mı!?

Malatya'mız adına bir utanç manzarası! Yanlış anlaşılmasın...

Bir kediye, köpeğe dahi verilen değer bu insanlara verilmiyor. Verilse zaten oturup kalkacakları, işverenle buluşacakları, lavabo ihtiyaçlarını karşılayacakları bir alan tahsis edilir!

Belediye dahil resmi kurumlara işi düşenler bilir.

Oradan oraya...

Biri yollar diğerine...

Bu mesele de aynen öyle!

Belediyede ilgili hemen her birim söz verdi. Aradı, arattı, birşeyler yaptı ama nafile...

Hatta Selahattin Gürkan bey bizzat şire pazarını ziyaret etti ve söz verdi.

Bugün gördük ki sözünü tutmuş!

6 adet bank çevreyolu altına koymuş, "alın size alan" demiş!

Yağmurdan, güneşten koruyacak bir damı dahi yok!

Otobüs durağından farksız hatta daha kötü!

Bu mu sizin söz tutma anlayışınız?

Bu mu hizmetten anladığınız?

Garibim İrfan abi de gidip video kaydı yapıp paylaşmış. "Çabalarımız sonuç verdi" demiş.

Ben çevreyolu altına koyulan 6 banktan başka bir sonuç göremedim! Gören varsa buyursun, söylesin, göstersin!

Adam aylarca mücadele verdiği için bu bankları sonuç olarak görmüş olabilir.

Ben o işçilere hakaret olarak görüyorum!

Bir de zabıta yarın şire pazarına işçileri bırakmayıp oraya yönlendirecekmiş!

Davar mı güdüyorsunuz arkadaş?

Gidilecek, işçileri cezbedecek nesi var 6 adet bankın?

Üzeri kapalı, çayı pişen, lavabosu vs. olan bir alan yapmak çok mu zor?

İnanın yapılsa hem bir iki insan çaydan vs. gelir sağlar, hem kira öder, hem de temiz tutar!

İşçilerle işverenler nezih bir ortamda "insanca" buluşur!

Yahu insan onlar insan!

Sizlere oy verip o makamlara hizmet edesiniz diye gönderen gariban insanlar!

Bu mu sizin ikramınız? Bu mu hizmet anlayışınız?

Kusura bakmayın ama bu meseleyi, insanca bir alan inşa edilene kadar gündemde tutacağız!

İnşallah gereken yapılır biz de takdir ve teşekkür ederiz!

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Mar

SOYLU BİR ÖFKE!

21Mar

Muhtarlıklar Önemli mi?

18Mar

Çok Yaşa Tayyip Baba!

13Mar

Oy Moy Yok!

07Mar

Seçim Analizi!