Dünyanın En Zengin Adamı… - İSMAİL HAKKI DALAK

Dünyanın En Zengin Adamı…


Geçen hafta sonu bir vakit namazının ardından çay içmek istedim. Hemen caminin yanında bulunan çay evine oturdum. Nerdeyse bütün masalar doluydu ki, müsaade alarak orada tanıştığım Ömer bey'in masasına yanımda ki arkadaşımla birlikte oturduk. Kısa bir hâl hatırdan sonra çayları söyledik. Ömer Bey'in kırgın ve yorgunluğu her halinden belli oluyordu.

Kendi deyimiyle, atmışlı yaşların sonunda yetmişe merdiven dayamış birisi Ömer Bey. Bir ara gözüm pantolonunun boyuna ki (topuktan 10 santim yukarıda) ve ayrı renklerdeki çoraplarına takıldı gayri ihtiyari. Ama hemen kendimi topladım. Fark etti ve hafiften gülümsedi. “Dağlarda pantolonun boyuna da bakan yok, çorapların rengine de” dedi, gülümseyerek.   

Kendisi eşiyle birlikte köylerde çobanlık yaparmış. Yedi tane çocuk yetiştirmiş. Çocuklardan Doktor, avukat ve öğretmen de var ticaretle uğraşan da. Hepsini evlendirmiş. Farklı şehirlerde yaşıyorlarmış. Hatta torunlar bile varmış. En çokta onları özlüyormuş. “Allah’ın yardımıyla ve eşimin destekleriyle hepsini ekmek sahibi ettik” diyor. “Biz burada hayatımızdan memnunuz. Allah bilir, ne kadar yaşarız ama kalanı da inşallah doğru yaşamaya çalışırız Allah’ın izniyle” diyor. Anladığım ve anlattığı kadarıyla Ömer Bey’in kendine has yaşam tarzı var. Doğru bildikleriyle yaşamış bu gününe kadar. Harama ve kul hakkına hiç girmemiş.

“Ben” dedi yutkundu ve ekledi “aslında ben dünyanın en zengin adamıyım” diye. “Hayatımda beni dostu, arkadaşı olarak gören var mı? Bilemem. Ama benim dostum da çok arkadaşımda. O yüzden ben dünyanın en zengin adamıyım. Kontörlü bir telefonum var. Ayda bazen kapanmasın diye üç ayda bir kontör yüklerim. Önceleri her Cuma insanlara mesaj atardım. Sonra kandillere ve bayramlara kadar seyrekleşti bu mesaj atmalarım. Rehberimde ki telefon numaraları da azalıyor zaman içerisinde. Dolayısıyla mesaj sayılarım da. Önceleri arardım. Baktım ki insanlar çok meşgul, aramalarım yerini mesajlara bıraktı. Onlara da cevaplar azalınca Cuma mesajlarını bıraktım, artık atmıyorum. Kandillerden de vazgeçtim. Sadece bayramlar kaldı elimde, o da birkaç dost ve arkadaşı geçmiyor. Sadece mesajlarımdan memnun olanlara, bana geri dönüş yapanlara gönderiyorum. Mesajlarım ve telefon rehberim azalsa da benim dostlarım ve arkadaşlarım çok. Telefonun zil sesini bile unuttum. Benim gibiler kimseye dost arkadaş olamıyor, ben ona üzülüyorum” diyor ve yutkunuyor.

Ömer Bey, “Mal mülk makam benim hayatımda hiçbir zaman değeri olmadı” diyor. “Ben insan biriktirdim, insan. Beni arayıp sormasalar da. Ben evlat yetiştirdim, her ne kadar benden uzak olsalar da. Ama yine de hayatımdan memnunum. Allah’ıma sonsuz şükürler olsun ki, elim ayağım tutuyor. Kimseye muhtaç da değilim. Bu da Allah’ımın bana verdiği farklı zenginlikler. Ben dünyanın en zengin insanıyım. 50 yıllık yol arkadaşımla beraber biz birbirimize yetiyoruz. Ara sıra şehre iner, zaruri ihtiyaçlarımı karşılarım. Köroğlu ayvaz yaşıyoruz işte” diye ekliyor.

Ömer bey, belli etmese de o koca yürekli adam yaşına rağmen hala dimdik dursa da insanlara karşı gönlü kırgın. Aranmadığına sorulmadığına çok üzülüyor. Hani o zenginliklerini yanında bir görebilse hayat onun için bambaşka olacak.

Değerli dost ve arkadaşlar, Ömer Bey’i tanımasanız da sizin de tanıdığınız Ömer Bey’ler vardır. Onlara zenginliklerini hatırlatmaya ne dersiniz.

Var mısınız sizler de dünyanın en zengin adamı olmaya…

Selam, Saygı ve Dualarımla…

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Mar

Muhsin Başkan…

29Şub

Ramazan...

26Oca

DEVLET Dersi...

06Kas

Adam Gibi Adam Celal Adan…

26Ekm

Ortadoğu’da Soykırım…