Açlık Tehlikesi Uzakta Değil - AYSUN AVCU

Açlık Tehlikesi Uzakta Değil


Türkiye’nin gururu Fatih sondaj gemisinin 135 milyar metreküplük doğalgaz keşfi ülkemizde büyük sevinç yarattı. Yeni müjdeyle birlikte Karadeniz’deki toplam gaz keşfi 540 milyar metreküpü aşmış oldu. Yalnızca bu sene 6 kez doğalgaz zammına maruz kalan insanımız için bu keşifler elbette büyük sevinç yaratıyor. Doğalgaz zamları kış ayları geldiğinde çok can yakacağa benziyor.

İnsanımızı sevince boğan bir başka haber ise 2028’de Ay’a yumuşak iniş müjdesi oldu. İlk aşamada, 2023 yılı sonunda, yakın dünya yörüngesinde ateşleyeceğimiz kendi milli ve özgün hibrid roketimizle aya ulaşarak, sert iniş gerçekleştirecek, 2028’de ise yumuşak inişle uzay yarışında hak ettiğimiz yeri almış olacağız.

Doğalgaz keşifleri, aya çıkış, yerli uçak ve mega kanal projeleri sürerken “bir kısım” vatandaşın gündeminde işsizlik, yoksulluk, açlık ve sefalet bulunuyor.

Müjdelerin art arda sıralandığı günlerde vatandaşın açlıkla mücadelesi gittikçe daha çetin bir hale geliyor. Tüketici Hakları Derneği’ne göre, “Tüketicilerin yoksulluğu ve açlığı hızla artıyor. Toplumun yüzde 20’sinden fazlası açlık sınırının altında, yüzde 60’dan fazlası yoksulluk sınırının altında olmak üzere, yüzde 80’den fazlası açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Özellikle de gıda maddeleri başta olmak üzere, pek çok mal ve hizmette tüketicilerin satın alma gücü hızla eriyor. Tüketiciler, beslenme, barınma, su, elektrik, doğal gaz, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi temel gereksinimlerini karşılayamıyor ya da karşılamakta her geçen gün daha da zorlanıyor”.

Yani ülkemizde her 5 kişiden yalnızca 1’i yoksul değil. Bu tablo, gelir adaletsizliğinin şaşırtıcı bir düzeye vardığını gösteriyor. Daha da kötüsü, açlık artık insanlarımızın temel sorunu haline gelmiş durumda. Evet, Anadolu’nun kadim bereketli toprakları üstünde yaşayanlar açlık tehlikesiyle yüz yüze.

Bugün tarım ve hayvancılık üretimi utanılacak bir seviyede. Köylülük bir sosyal sınıf, çiftçilik ise meslektir. Ülkemizde çiftçiler yok, köylüler var. Köylüler köylü oldukları için üretime devam ediyor, yani mecburiyetten. O mecburiyet halkasında ilk kopabilen nesil ise soluğu büyük şehirlerde alıyor.

Büyük şehirlerde asgari ücretin de altına talim etmeye razı olacak kadar nasıl soğumuşlar köyden? Kırsal tarım ve hayvancılık üretimi istenilen verimlilik ve karlılıkta olsa kente göç bu denli hızlı olur muydu? Elbette hayır. Hatta tersine göç bile dört başı mamur bir seviyeye ulaşırdı.

“Köylü milletin efendisidir” diyen, popülizm olsun diye değil, hakikati ifade ettiğinden demiş. Köylü üretmezse şehirli doyamaz. Köylü mutlu değilse şehirli de rahat edemez. Hiçbirimiz mutlu değiliz. Ya karnımız doymuyor ya da gözümüz. Doymadığımız kesin.

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • . | 04 Mayıs 2022 11:18

    Müjdeli haberi vatandaşlar için art arda sıralanması lazım. Halk, artık temel ihtiyacını karşılamaktan zorluk çekiyor.

YAZARIN SON 5 YAZISI
14Şub

Sevgi nedir sahi..

11Eyl

Yeni Eğitim

29Ağs
27Ağs
18Ağs

Kritik Kavşakta Türkiye