Allahtan Başka Kimsemiz Yok Sadece Ölüm Var - ALİ FIRAT

Allahtan Başka Kimsemiz Yok Sadece Ölüm Var


İnsanoğlu ilginç bir âlemdir. Hiç yerinde durmaz.. Vay şandı, şöhretti, maldı, mülktü hep koşturur. Koşturmasının bir tek nedeni var. O da aslına kavuşmaktır. Bunu insanın kendisi bilir mi? Hiç de ne aradığını bilemez. Arar bir şeyler, rüzgâr nereden eserse oraya yönelir.

Kaptansız gemi gibi, rastgele gider. Kıvrım kıvrım akan ırmak misali, hiç de bilinçli hareket edemez. Çünkü yön veren bir kaptanı yok. Yaratıcı onu dünyaya getirir. Dünyaya gelişi kendi elinde değildir. İlk dünyaya geldiği zaman ağlamaya başlar. Neden önce ana karnında ağlamazdı da doğduktan sonra ağlar. Çünkü ana karnında kendinden emindi. Bir sahibi vardı. Göbek bağıyla bir cana bağlıydı. Bir vücutta yaşayıp gidiyordu.

Ne zaman ki ana karnından ayrıldı; ızdırap, sıkıntı, hayatta kalma mücadelesi başladı. Ben de varım diye ağlaması ve haykırması ondandır. Kendi varlığını ispat etmek ister. Çünkü yaratan onu çok yönlü donatarak dünya hayatına sevk etmiştir. Artık bebek hep emin eller ister ki rahat mutlu olsun. O da gerçek bir anne, gerçek bir baba kucağı değil midir?

Anne doğan bebeğe bakar. Gördüğü fizik vücudunun ihtiyaçlarını temin eder. Emzirir, süt verir, fiziki vücuduna gerekli bakımı yapar. Peki, diğer görünmeyen vücudun, görünmez canlı olan vücudun gıdasını, bebeğin sütünü, mamasını, giysisini hangi anne verecek, hangi baba verecek. Mesele burada başlar.

Allah Allahlığını en güzel gereklileriyle yaparak yaratmış, donatmış. Eksiksiz, noksansız en büyük ikramı da akıl olarak vermiş. Düşünün, araştırın, tespit ile deneyin, diye  bir saat tefekkür ve düşünmeyi bir ömür ibadete değer kılmış. Her anneye babaya, her insana gerekli mesajı da vermiş. İş bize kalıyor. Bize düşen görevimizi, biz yapabiliyor muyuz?

Tam olarak insanlık icabı görevimizi bilemediğimizden ve bizim hayatımıza yön verilmediğinden bir de bakıyorsun manevi vücut olarak doygun değil açsın. Açlığını gidermek için gücün yetiyorsa başlıyorsun, ne buluyorsan onunla karın doyurma derdine düşüyorsun. Ne ile karın doyar onu da bilmiyorsun. Aynen çocuk misali, hani çocuk ne bulursa her şeyi eline alıp ağzına götürür ya, biz de açlığımızı gidermek için önümüze gelen her şeye sarıldık ve anneyi ve babayı unuttuk.

 Aynen diğer insanların manevi ihtiyaçlarını karşılamak için ateşe, puta, şana-şöhrete, dünya malına, makam-mevkiye sarıldığı gibi biz de sarıldık. Ne bulduysak, sarıldık ve anneye babaya sarılmayı unuttuk. Bizim açlığımızı dünya malı bir türlü doyurmadı. Aksine daha acıktırıyor, bizi iyice hırçınlaştırıyor.

Kimse bilmez ki sevginin, ilginin, inanç duygularının karın doyurduğunu, kim bilsin? Gözle görünen tarafı yok ki. İç dünya meselesi, kim anlar ki ihtiyacını gidersin. Çok şükür ki Allah’ımız bu olayları görüyor, biliyor   O da bir anne ve baba duası kurtarıcı oluyor. Yoksa işler çıkmazda, Allah muhafaza eylesin inşallah...

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • Emre Bayir | 09 Aralık 2020 22:00

    Çok güzel bir yazı, helal olsun.

YAZARIN SON 5 YAZISI
13Mar

Dostluk ve Arkadaşlık

24Şub
14Şub
12Şub

Seçilmiş Yalnızlık Nedir

18Tem