Bahçeli'den Referandum Öncesi Şaşırtan Çıkış

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli,' Partide muhalefet yapan olacak ama seviyeli olmalı.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli," Partide muhalefet yapan olacak ama seviyeli olmalı. Eyalet sisteminden söz eden danışmanlar var. Benim danışmanım eyalet sistemi dese görevden alırım. Şimdi 'Eyalet sistemini getireceğiz' diye bir danışman, Cumhurbaşkanı danışmanı olarak söylüyor ve Cumhurbaşkanı da buna ses çıkartmıyor, kabulleniyor ise o zaman iki gün içerisinde eyalet sistemine karşı olan, üniter yapıda düşüncesi olan ülkücülerin kararı ne olabilir? Bunları düşünmek lazım." ifadelerini kullandı.

MHP lideri Bahçeli canlı yayında

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise Star TV-NTV ortak yayınında soruları yanıtladı.

"Başkan olacak kişi beş artı beş yıl iki dönem görev yapacak ama isterse Meclis, tekrar seçime gitme kararı alabilir ve dokuzuncu yılda diyebilir ki 'Bir üçüncü dönem daha görev yapsın'. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu?" denilmesi üzerine Bahçeli, "Böyle bir şeye gerek yok. Bunları söyleyen insanlar kendileri inanıyorlar mı acaba? O soruyu sormak lazım." dedi.

"Cumhurbaşkanı danışmanları da bunu dile getirmişti" ifadesi üzerine Bahçeli, şunları söyledi:

"Zaten beni en fazla düşündüren konu şudur, bunu yanlış anlaşılmalara da vesile olarak söylemiyorum, herhangi bir partinin iç meselesine karışmak için söylemiyorum, Sayın Cumhurbaşkanı'nın takip ettiği politika açısından söylemiyorum. Ortada bir gerçek var. Sayın Başbakan Binali Yıldırım Bey, Türkiye'de ulaşmadığı yer kalmadı, gece gündüz. Sayın Cumhurbaşkanı toplu açılışlar sebebiyle ulaşmadığı yer kalmadı. İlgili bakanların dolaşmadığı yer kalmadı. Hepsi ne için dolaşıyorlar, aynı zamanda bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabulü açısından düşüncelerini halkla paylaşıyorlar. Şimdi bir danışman kalkıyor, bir eyalet sisteminden bahsediyor. Öyle bir açıklamayı yapan insanlar ya Adalet ve Kalkınma Partisinin hedefini sabote ediyorlar veyahut da bir iç pazarlıkla görevlendirilmiş konuşmacılar mı bunlar? Bunları zaman gösterecek. Şimdi 'Eyalet sistemini getireceğiz' diye bir danışman, Cumhurbaşkanı danışmanı olarak söylüyor ve Cumhurbaşkanı da buna ses çıkartmıyor, kabulleniyor ise o zaman iki gün içerisinde eyalet sistemine karşı olan, üniter yapıda düşüncesi olan ülkücülerin kararı ne olabilir? Bunları düşünmek lazım."

Bununla ilgili görüşlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iletip iletmediği sorulan Bahçeli, şöyle konuştu:

"Hayır, bunu saklamanın bir manası yok, benim iletmeme gerek de yok. Her şeyi yakınen takip eden bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan. Geçmişte Kayseri'de bir belediye başkanlığı yapmış başka bir özelliği olmayan bir kişinin danışman olarak Türkiye'yi sabote edebilecek cümleleri kullanmasını anlamakta ben zorlanıyorum ve kabul de etmiyorum. Öyle danışman olmaz, o zaman Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Adalet ve Kalkınma Partisinin emeğine, diğer siyasi partilerin emeğine ve MHP'nin kararını sabote eden bir insan konumundadır. Benim danışmanım olmuş olsa o saatte görevden alırdım."

İŞTE O RÖPORTAJ:

Nazlı Çelik: Referanduma 3 gün kaldı ve herkes sizin ne diyeceğinizi bekliyor. Efendim bu iş nereden çıktı?

Devlet Bahçeli: Öncelikle 16 Nisan'da yapılacak olan referandumun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu referandum milletimiz için çok önemlidir. Bazı önemli kararlar da alınmaktadır bu referandumda. Bu ülkede yaşayan ve seçmen olarak sorumluluk taşıyan her insanın sandığa gitmesini görev olarak kabul etmesinde yarar vardır. Pazar gününü mutlaka ve mutlaka sandığa giderek milletimizin geleceği için sandığa gidip tercinizi ortaya koymalarını istiyoruz. Türkiye'de 9 Ocak'tan itibaren TBMM'ye getirilen ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin değerli milletvekillerinin tamamı tarafında sunulmuş olan bir anayasa değişikliği metni üzerinde hem meclis içinde hem de meclis dışında çok yoğun tartışmalar olmuştur. Hala devam etmektedir bu tartışmalar. Bütün siyasi partilerimiz, değerli liderleri, milletvekilleri, meclisteki grup başkanvekilleri ve kamuoyunda uzman olarak bilinen başta bizim insanlarımızla birlikte basınımızın değerli temsilcileri her akşam konu üzerinde tartışmalarını sürdürmüş ve halkımızın daha iyi anlaması için gayret sarf etmişlerdir. Bugüne kadar bu değerlendirmeler ışığında milletimiz sandığa giderek kendi tercihini ortaya koyacaktır ve sonuç milletimiz açısından geleceğimizin belirlenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Siyasi partilerimiz seçin beyannamelerinde, parti programlarında önceliklerini özellikle 82 anayasasının katı şartlarını daha demokratik ve normalleşme sürecine taşıyabilecek bir değişimi ve bir yeni anayasa anlayışı ifade etmişlerdir. Bu değişim ve yeni bir anayasa anlayışı farklı farklı topluma aktarılmıştır ama bütün siyasi partilerimizde bu görüş hakim hale gelmiştir. 82 anayasasının kesin olarak değiştirilmesi konusunda ve yeni bir anayasaya ihtiyaç konusunda kanaat ortaya koymuşlardır.

Nazlı Çelik: Siz yıllar boyu başkanlık sistemine karşı söylemler geliştirdiniz ve hatta Türkiye'nin parlamenter sistemle devam etmesi yönünde birçok beyanınız olmuştu. Derken bir grup toplantısında AK Parti'nin uzun süredir düşündüğü ve istediği bu teklifi siz dile getirdiniz. Ne oldu da böyle bir sürpriz çıkış oldu?

Devlet Bahçeli: Bu konu tartışmanın odağını teşkil etmektedir aynı zamanda da Milliyetçi Hareket Partisi'ne saldırının kaynağını teşkil etmektedir. Anayasa değişikliği konusunda bu metne itirazı olanlar Milliyetçi Hareket Partisi'ni geçmişi ile bugün ve geleceği açısından aşırı derecede suçlamaya çalışmışlardır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin önceliği milletimiz ve devletimizdir. Devlet ve milletimizin bekasıdır.

Nazlı Çelik: Nedir efendim Türkiye'nin bekası, bir bölünme riski mi vardı bundan mı korktunuz?

Devlet Bahçeli: Beka varoluştur. Türk milletinin ve devletinin varlığını koruma meselesidir. Eğer gelişen siyasi olayalr beka sorununu ortaya çıkartıyor, ülkemizi ve milletimizi yakın bir tehdit ve tehlike altına alıyorsa bu Milliyetçi Hareket Partisi açısından çok önem arz eder. Gelişmeleri takip ettiğimiz zaman bir beka sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Nazlı Çelik: FETÖ mü bu PKK mı yoksa farklı bir şey mi?

Devlet Bahçeli: Buna çok geniş kapsamlı yaklaşmak lazımdır. Birinci temel sorun birlik ve beraberliğimizin korunması. Bunu bozmaya çalışan her türlü terör faaliyetinin sonlandırılması. Bu esaslar halinde devam etmekte yarar görmekteyiz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak başında bu yana görüşlerimiz içinde parlamenter sistemi savunmuşuzdur. 1973 yılında seçim beyannamemiz yani Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nden Milliyetçi Hareket Partisi'ne dönüştüğümüz dönemde parti programının hazırlanmasında özellikle üzerinde durduğumuz güçlü bir iktidar ve mutlu bir millettir. Güçlü iktidar kavramı içinde de o günkü şartlar içinde tarihi süreçten bu yana milletimizin benimsemiş olduğu bir yönetim anlayışı esas alınmıştır. Ancak gelişme sürecinde parlamenter rejime ve çok partili hayata geçilmiştir. Parlamenter sistemin uygulanması sırasında da Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı temel sorunları dikkate alarak bazı kararlarını ısrarlı şekilde sürdürmüştür.

Nazlı Çelik: Yani o dönem parlamenter sistemi destekliyorduk ve hatta başkanlık sistemi gelirse bölünme riskinin asıl o zaman kaynaklanacağını dile getiriyordunuz.

Devlet Bahçeli: Başkanlık sistemini savunan siyasi partilerimiz olmuştur. Anayasa değişikliği çalışmaları sırasında kurulmuş olan komisyonlara sunulan önerilerde de parlamenter sistemin korunması ve güçlendirilmesinden yana olanlar olduğu gibi bir sistem değişikliğine gitmek suretiyle başkanlık sistemini önerenler de olmuştur.

Milliyetçi Hareket Partisi parlamenter istemin korunması ve güçlendirilmesinden yana olmuştur. Parlamenter sistemi özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ortaya koymuş olduğu sorunları da göz önüne alarak bir sigorta olarak görmüştür. Bazıları halk tarafından cumhurbaşkanının seçilmesini istemiştir. Ama Türkiye'de açılım denen bir süreç, çözüm denen bir süreç başladığı sırada Türk milletinin etnik ve mezhep temelli bölünmesine gayret gösteren unsurların yoğun bir faaliyet içine girmiş olmaları karşısında biz o dönem içinde halkın cumhurbaşkanını seçmesini sağlıklı görmedik. Ama mecliste de seçilirken önemli sorunlar yaşanmıştır. 12 Eylül öncesinde 115 turdan sonra cumhurbaşkanı seçilememiştir ve hepimizi üzen büyük tahribat altında toplumu önemli yarılmalara sürükleyen bir 12 Eylül rejimi ile karşı karşıya kalınmıştır. Bütün bunları dikkate alarak hareket ettiğimiz zaman parlamenter sistemi Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep düşünmüş ve öne çıkartmışızdır. Ancak bir anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi sonrasında farklı bir durum ortaya çıkmıştır.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini Milliyetçi Hareket Partisi erken bulmuştur ve hayır oyu kullanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle sürekli tırmanan terör ve terörün kat etmiş olduğu siyasal alan ve o alan içinde bölünmeye sürükleyebilecek bazı demokratik adımlar adı altında mesafe kat etmeleri ülkemiz içinde bir tehlike teşkil etmekteydi. Onun için cumhurbaşkanlığı seçiminde gerekli kılınan anayasa değişikliğinde biz hayır oyu kullandık. Netice itibariyle bizim oylarımız yetersiz kaldı. 18 maddenin üzerinde her maddenin üzerinde başka tartışma yapacağımız yerde bu noktayı ele alarak ve aradaki farklılaşmayı, ayrışmayı, dayatmaları göz önüne alarak Türkiye'yi daha sağlıklı ve demokratik bir topluma nasıl götürebileceğimizi düşünmek gerekmektedir. Türkiye'deki istikrarsızlık, kaos, kriz, kargaşa, darbe, kalkışma bütün bunların hepsini dikkate alarak hareket etmek lazım.

Nazlı Çelik: O zaman hayır çıkarsa bu kaos sokaklarda devam mı edecek

Devlet Bahçeli: Şimdiki açıdan öyle bir riskin olduğu benim kanaatimdir. Bunun ayrıntılarını zamanımız olduğu takdirde çok yoğun konuşmak gerekir. Halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı var, halk tarafından seçilmiş bir TBMM var. Halk tarafından TBMM parlamenter sistem için yasamadan bir yürütme çıkarmak durumundadır. Yani bir başbakan ve bakanlar kurulu olacak cumhurbaşkanı da bunu onaylayacak. Fakat uygulamada cumhurbaşkanı anayasamızda belirtilen 104 ve 105. Maddelerdeki görev ve sorumluklarını aşarak kendi partisinden bir başbakan ve bakanla kurulunu oluşmuş olması ve Meclis'te de büyük bir çoğunluğu elde etmiş olması tabiatıyla bir yönetim şekli ortaya koyuyor. Fakat bu yönetim şekli anayasal değil. Yani cumhurbaşkanı her şeye müdahale edebilir bir konuma geliyor. Burada bir tek adamlığa gidiş bir diktatörlük kanaatleri vesaire gibi toplumda tartışılır hale geliyor. Böyle bir durumda hükümet ve bazı sorumlular ve Sayın Cumhurbaşkanı bir fili durumdan bahsediyor. Bu fiili durumdan bahsediliyorsa burada bir dayatma var demektir, anayasayı çiğneme vardır, cumhurbaşkanlığının görevinin aşılması vardır. Böyle bir durumun karşısında ya fiili durumu devam ettirirseniz Türkiye'de nelerin olabileceğini kestirmek zaman içinde belli olmayabilir. Ama fiili durumu hukuki bir zemine taşırsanız o zaman farklı bir anlayışı hakim kılabilirsiniz.

Bize pazarlık yaptı diyenler büyük hata işliyorlar. MHP herhangi bir partinin yedek lastiği değildir. Bize Başkan Yardımcılığı teklifi yapılamaz.

Cumhurbaşkanı ihtiyaca göre yardımcı sayısını belirler.

Seçilmiş kişinin tarafsız kalması mümkün değildir. Tarafsızlık konusunda değerlendirmeyi halk yapacak. Mevcut anayasaya göre tarafsızlık mecburidir.

Partili Cumhurbaşkanı sözkonusu partinin sorunu olur.

Yargıyla ilgili geçmişte yaşananları biliyoruz. Atanacak yargıcın hiç mi şahsiyeti yok?

Sadece olumsuzlukları konuşmak kafaları karıştırıyor. Bize karşı çıkan 4 vekil oldu, biz zayıf lider miydik?

"Ülkücü işini yarım bırakmaz" sözü tehdit değildi. Bunları yapan ülkücü değildir. Yaşananların ne olduğunu iyi incelemek lazım. Partide muhalefet yapan olacak ama seviyeli olmalı.

Eyalet sisteminden söz eden danışmanlar var. Benim danışmanım eyalet sistemi dese görevden alırım.

Benim hiçbir erken öngörüm olmaz. Fiili durumu hukuka çekmek her zaman destek değildir.

(KERKÜK'TEKİ BAYRAK KRİZİ) Türkiye'de bayraklarını dalgalandırması tarihi hata.

(Darbe tehlikesi geçti mi?) Kararlılık sürdüğü müddetçe risk görmüyorum. Darbecilerin mutlaka sivil kanadı vardır, bulunmalıdır. Bizim partimizin içinde olan FETÖ'cüleri biliyorum. Partimizin içinde olan da var ayrılanlar da var.

Kontrollü darbeyi söyleyen kontrolün kimde olduğunu da bilmeli.

Tatbikat olmadığını anlayınca genel merkeze döndüm. Başbakan'ı arattım, bunun kalkışma olduğunu ilettim.

Anayasa'nın ilk 4 maddesi bizim varlık nedenimizdir. Bu devlet çadır devleti değildir.Bu model Avrupa için de öncülük olacaktır. Kaynak: Hürriyet

Bakmadan Geçme