Adını Siz Koyun… - İSMAİL HAKKI DALAK

Adını Siz Koyun…


İnsan hayatında, “İki şey mühimdir, birincisi okyanus gibi bol haysiyet, ikincisi Elif gibi dimdik şahsiyet” diyor, Hazreti Mevlana. Aslında bu mükemmel sözün üzerine susmak gerekiyor, amma…

Şahsiyet kazanmak için Hud suresi 112. Ayette buyurulduğu üzere emrolunduğu gibi dosdoğru olacağız. Haysiyet için ise Allah’tan başkasının karşısında eğilmeyecek ve kuldan medet ummayacağız. Kulunun rızkına kefil olan Allah’a inancımız tam ve istikametimiz doğru ise yeter.

İnsanoğlu, yaratılış fıtratı üzere dosdoğru olmalıdır. Para kazanmak, mal mülk sahibi olmak, güç merkezlerine yönelik fikir değiştirerek makam kazanmak aslında çok kolay. Zor olan önce haysiyet, akabinde şahsiyet kazanabilmek. Yüce Allah’ın huzuruna vardığımızda bu ikisi önemli olacak. Haysiyet ve Şahsiyet olmayan bir kulda başka ne olsa kıymeti olabilir ki?

İnsan bu özellikleri neye karşılık yok sayabilir veya olmasa da olur diyebilir, anlayamıyorum. Hak etmeden sağlanan bir kazanç, ne olursa olsun helal olmaz, olamaz. Ehil olmayanın işin başına geçmesi doğru mudur? Asla! Tıp fakültesini bitirmeyen reçete yazabilir mi, ameliyat yapabilir mi? Bir insanın çok dürüst ve iyi insan olması onu cerrah yapabilir mi? Olmaz değil mi? Elbette olmaz, olmamalı da. Amma velakin doktor olmasa da doktorların başına amir olabiliyor, ne yazık ki!

Hemen her köşe başında, cami kapısında, trafik ışıklarında bekleyen dilenciler var. Hele birde eli ayağı sağlam ve genç ise çok kızıyor ve bir şey vermeden geçiyoruz değil mi? Bunların birde takım elbise giyinenleri var. Tabi onlar özgeçmişlerine önemli şahsiyetleri referans yazarak ya bir makam ki bunun sonu yok, ya büyük bir iş, elnbette bunun da sonu yok tabi ki. Bunlar için toplumun bir şey dediği pek yok. Her dönem belirli bir kesim bu hakkı anasının ak sütü ve alın teri gibi hak görüyor. Cami kapısında çocuk kucağında bekleyen kadına dilenci deniyor da bunlara ne deniyor, bilemiyorum. Artık adını siz koyun.

Kimi çocuğuna iş için bekliyor, kimi kendine makam için bekliyor, kimisi de daha çok kazanmak bekliyor. Beklediği hakkı olmasa da, kapısında beklediği doğru olmasa da (ki doğru olsa ne yazar) bekliyor. Kimi azın kimi çoğun peşinde. Azın peşinde olana kızar ayıplarız, çoğun peşinde olana referans olur yardım ederiz. Küçüğüyle uğraşır, büyüğüne saygı duyarız. Farkı olmayanlar için bu tezat neden? Anlamıyorum.

Birleri bana sakın kızmasın. Yaratan Yüce Allah bizi Elif gibi dosdoğru yarattı. Gönderdiği peygamberler ise bizlere doğru yolu gösterip yanlışa sapmamamızı tavsiye ettiler. Peki, bizlerdeki bu kıvraklık neden? Dün huzurdan geldik, yarın huzura gideceğiz. Bizdeki bu aymazlık ve cesaret nedir? Hak etmediğimiz şeyleri istemek kul hakkı değil midir? Adını siz koyun.

Yaşadığımız zaman ahir zamandır. Hayatta hiçbir şey için eğilip bükülmeye, referanslarla yükselmeye ve çok para kazanmaya gerek yok. Her şeyin mutlak sahibi Yüce Allah’tır. Bize sadece tevekkül etmek düşer.

Har içinde biten gonca güle minnet eylemem,

Arabi, Farisi bilmem, dile minnet eylemem,

Sırat-ı Mustakim üzere gözetirim rahimi,

İblisin talim ettiği yola minnet eylemem. Nesimi…

Kimseye minnet etmeden, yalnızca Yaratan Yüce Allah’tan isteyenlere. Selam, Saygı ve En Kalbi Dualarımla…

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25Mar

Muhsin Başkan…

29Şub

Ramazan...

26Oca

DEVLET Dersi...

06Kas

Adam Gibi Adam Celal Adan…

26Ekm

Ortadoğu’da Soykırım…