Sen Unutsanda Ölüm Seni Asla Unutmaz - FERAH USLU

Sen Unutsanda Ölüm Seni Asla Unutmaz


Ömrümüzü öyle tuhaf yaşıyor ve zamanımızı öyle harcıyoruz ki sanki miras yedi gibiyiz. Ömrümüzün  nereden geldiğini, ne sebeple geldiğini sorgulamadan  hemen uyanacak gibi derin uykulara dalıyor ve  hiç ölmeyecek gibi büyük enerji ile güne adım atıyoruz. Sanki her an devamı gelecek gibi günlerimizi, yıllarımızı, aylarımızı bozuk para gibi harcayarak heba ediyoruz.

Günlerimizi takvim yaprağını kopartarak geriye atabiliyoruz. O gün ne yaşanmış ve gün içindeki ne vardı düşüncesinden pervasızca görmezden gelebiliyoruz. Ayılması çok zor sarhoş edasıyla rüzgarın sağa sola savurduğu bir yaprak misali. Zamanın  önünde sürüklenme, bir şeyi elde etmek uğruna yalakalık etmeler, diz çökmeler  dünyaya bir daha mı geleceksin düşüncesi ile gez, toz, eğlen, sorumluklarını  bir kenara bırakarak zamanının farkına varamamak kadar ne acı olabilir ki ?

Yüksek mertebede olmak insanın içini gıcıklayan arzu, istek ve ihtirasları kıskacında sıkışıp kalarak insanlık erdemliğini, saygınlığını unutarak hayatın akışına , değersizliğine ve pisliğine bulaşarak teslim olmak.

Hal böyle olunca arzu , tutku ve isteklerini sınırlayan durum karşısında sabır etmeden gayri meşru yolla etme çabası her şeyi darma, dağın eder. En tehlikelisi de insanın kendisini, çok güçlü , özgür hissetmesidir. Kişiliğini tamamen hırsı ve egosuna teslim ettiği andır. Öyle bir yaşamı kabul eden ve sonu olmayan bir yola esir olmasıdır.

Erdemlilik, merhamet, hakkaniyet biz insanların olmazsa olmazıdır. Sahip olduğumuz değerleri tümden silmesi gayri meşru yoldur. İşte o an elde edilen fırsatlar, felakete,umutlar, hüsranla,sevgi, nefretle insanın yaşamına geçiyor. Ölçüsü olmayan yaşam tarzı özgürlüğü elde edeceği insanı çepe çevre sarıyor.

Fakat insanın kendini en mutlu ettiği an felaketle karşılaşması, en güçlü hissettiği anda yenilgiyi tadıyor. Arzularının ve hırsının ve kendini terk etmiş iradesi menfaati neyi gerektiriyorsa  insana  doğru ve haklı yolu gösteriyor.

Kıskançlık, açgözlülük, doyumsuzluk, haksızlığı hak zannetmeye dönüşüyor. Böylesine dar görüşlülük, nerden geldim nereye gidiyorum, ne olacağım düşüncesizliğinden nasibini almamış olması ve başkasına geçmesi her iyiliğe güzelliğe, doğruluğa kapalı, ilgisiz ve alakasız kalabiliyorlar.

Şunu asla unutmayalım kendine ait olmayan kazanç değersizdir ve kıymeti yoktur. Herhangi bir şey kendine aitse değer kazanıyor kıymetlidir. Dünyevi ne varsa insanın iştahını kabartıyor ve elde etmek için her yolu dener kendini güçlü hisseder ve tadına doyamaz. Gözüne kestirdiğini elde edemezse elde etmek adına  kıskançlık, entrika çevirmeler, diz çökmeler , dedikodu ve çamur atma gibi davranışlar sergileyerek oyun içinde oyun oynayarak elde eder ve bu durumdan şikayet etmez.

Daha çok kazanan, daha çok övünen, ön planda olmalar, daha çok şöhret sahibi  ,  söz sahibi olmalar sahip olduğu düşüncelerdir. Ne zamanki hedefine ulaştı ancak insanların ona karşı davranışları, samimiyetsizliğini gördüğünde kendini törpülemeye başlasa da  zaman akıp gidiyor. Dünyevi şeyler çoğaldığında zamanın kısaldığının farkına varsa da artık çok geç. Kendinin gücünün azaldığını fark ettiğinde uğruna ömür adadığı  ve harcadığı zamanını düşünmeye başladığında çıkış yolu arasa da yolların kapandığını, yüzünde ki ikinci maskesi düşüyor insanlar yapılan haksızlıkları unutuyor ama ölüm insanı asla unutmuyor. Her nerede olursan ol , nerde yaşarsan yaşa seni tutup orada yaşamına son veriyor.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
29Kas

Ne Ekerseniz Onu Biçersiniz

05Ekm
17Eyl

Emek Vermeden Hazıra Konmak Olmaz

20Ağs
30Tem

Kendi Kendimizin Doktoru Olmuşuz